Vahap COŞKUN
Lider odaklı yapılarda temel ilke, her halükârda liderin muhafaza edilmesidir. Lider, tartışılmaz bir makamdadır. Elinde sihirli değnek tutan büyülü bir kişiliktir o. Her zaman doğruyu görür, yararlı olanı bulur. Milleti ve partisi için hayırlı işler yapar. İstikametinden sual olunmaz. Bazı eylem ve söylemler biz fanilere yanlış, tuhaf veya garip görünebilir. Lâkin onların altında da mutlaka bir hikmet vardır ve o hikmeti de lider bilir.
Başarıların tek bir sahibi vardır; o da liderdir. Kitlelere güç veren, moral aşılayan ve onları ikna eden, odur. Kötü bir dönemde onun harekete geçmesi yeter. Sahalara indiğinde bütün dengeleri altüst eder. Rakipler allak bullak olur. Muhaliflerin tozu atılır. Engin bilgisi ve baş edilmez politik sezgisiyle doğru politikaları saptar, atılması gereken adımları atar ve nihayetinde arzu edilen neticeleri alır. Zaferi getiren liderdir; o olmazsa ne bir başarı ne de bir gelecek söz konusu olabilir.
Eğer bir başarısızlık olmuşsa, bunun nedeni liderin dışında aranır. Çünkü lider başarısızlığa sebebiyet verecek bir yanlış yapmaz, yapması düşünülemez. Kimi zaman liderin kendisi hatâ veya hatâlar yaptığını söyleyebilir. Ama bu bir gerçeğin ifadesinden ziyade onun tevazuunu yansıtır. Hesabı sorulması gereken bir yanlış yapılmışsa, bir yerde bazı aksamalar olmuşsa bunun müsebbibi, elbette ki lider değil, onun yanında yöresinde duranlardır.
“Lider iyi, çevresi kötü”
Hülâsa lider iyidir; kötü olan çevresindekilerdir. Lideri yanıltan onlardır. Çünkü onlar üzerlerine düşeni yapmazlar. Lidere gerekli malumatı vermedikleri ve doğru bir çerçeve sunmadıkları için işlerin sarpa sarmasına neden olurlar. Liderin altta olup bitenlerden haberi yoktur. Eğer nelerin döndüğünü bilse, kendisinden beklendiği gibi hemen vaziyete el atacak, terslikleri düzeltecek ve sorumluların faturasını kesecektir.
23 Haziran’dan sonra AK Parti’de böyle bir ruh hali var. İstanbul seçiminde yaşanan hezimet, asla Erdoğan ile irtibatlandırılmıyor. Ağır yenilginin nedenleri sorgulanırken, akla gelebilecek her olayın ve aktörün payı çıkarılmaya çalışılıyor ama Erdoğan kesinlikle bu işe bulaştırılmıyor. Seçimin iptal edilmesine ikna edildiğinden bahsediliyor. Kampanya dilinin yanlışlığından dem vuruluyor. Kısa bir süre zarfında keskin dönüşlerin yarattığı rahatsızlıklardan şikâyet ediliyor, vs.
Ve bütün bunlar sanki Erdoğan’ın bilgisi ve iradesi dışında gerçekleşen hadiselermiş gibi, yanlışlar hep başkalarının hesabına yazılıyor. Reisin çevresinde ona gerçekleri söyleyecek kimsenin bulunmadığı ve sürekli yanıltıldığı belirtiliyor. Bunu yapanların ortaya çıkarılıp defterlerinin dürülmesi gerektiği, arabanın ancak bu şekilde doğru yola gireceği söyleniyor.
Korunaklı bir alan
Şimdi, tabanda bu söylenenlere samimiyetle inanan bazı kesimlerin olduğunu görüyorum. Bir yanlışı yakıştırmayacak kadar Erdoğan’a inanan insanlar var. Kendilerinin de kabul etmediği bazı uygulamalardan Erdoğan’ın gerçekten haberinin olmadığını, aksi takdirde buna hemen el atıp hal yoluna koyacağını düşünüyorlar. Şahsi bir beklentileri yok bu insanların; bazen kendilerini kandırma raddesine varsa da, Erdoğan’a aşırı bağlı olduklarından ona toz kondurmuyorlar.
Medyada ve parti yönetimde bu lâflara sarılanların durumu ise farklı. Onlar “Erdoğan iyi çevresi kötü” argümanının gerçek hayatta bir karşılığı olmadığını gayet iyi biliyorlar. Ancak, kötü gidişattan Erdoğan’ı da sorumlu tutmanın kendilerine çıkaracağı maliyetten ürküyorlar. Çevreyi suçlamak, Erdoğan’ı hariç tutarak günahı diğerlerinin üzerine yıkmak, onlara korunaklı ve konforlu bir alan sağlıyor. Hem eleştiri yapmış oluyorlar, hem de liderin tepkisini üzerlerine çekmekten kurtuluyorlar.
Erdoğan’ı sakınan bu eleştiri tarzının ne Erdoğan’a, ne de AK Parti’ye bir yararı dokunabilir. Tersine, “Çevresi Erdoğan’ı yanıltıyor” demek, kötüye doğru olan gidişatı hızlandırmaktan başka bir sonuç üretmez. Zira gerçeği ıskalıyor ve hattâ tahrif ediyor. AK Parti’nin 17 yıllık bir iktidar pratiği var. Erdoğan’ın partisine nasıl liderlik ettiği de bir sır değil.
Güçlü bir lider olarak çevresinde kimlerin olacağını Erdoğan belirliyor. Erdoğan’ın çevresi geçmişle kıyaslandığında “kötü” olabilir, ama bu ona dayatılmış ya da onun arzusu hilâfına oluşturulmuş bir çevre değil. Dün olduğu gibi bugün de, çalıştığı kadro Erdoğan’ın kendi seçimi. Her seçim bir sorumluluk içerdiğinden, liderler de yaptıkları seçimlerin mükellefiyetini üstlenmek mecburiyetinde. Eğer ekibin bir başarısı varsa, bu, liderin hanesine artı olarak işler. Yok, eğer ekip başarısız olmuşsa bunun sorumluluğunu da yine liderin göğüslemesi gerekir. Yenilgi anında topu çevreye atmak, hiçbir lideri kurtarmaz, Erdoğan’ı da.
Son karar mercii
Keza, gerek partinin gerek ülkenin ana güzergâhını ilgilendiren konularda son karar merciinin Erdoğan olduğu da daima hatırda tutulmalıdır. Hükümet sistemi değişikliği, Cumhur İttifakı, beka siyaseti, medyadaki yapılanma, AB ve ABD ile ilişkilerin rengi, Rusya ile kurulan bağlar ve sair kritik kararları veren ve yürüten, Erdoğan’dır.
Böylesi iç ve dış temel meselelerde yakın çevresinin ve partisinin Erdoğan’ın çizdiği hattın dışına çıkmasının imkânı yoktur. Çevre, belirlenen siyasetin altını dolduracak söylemler üretebilir. Ama alabileceği insiyatifin sınırını Erdoğan belirler. Hiç kimse Erdoğan’ın istemediği bir tercihte bulunamaz, bir dil kullanamaz, bir çıkış yapamaz.
Görünen o ki, içte ve dışta dikiş tutmuyor. Bunun altından, Erdoğan’ı eleştirilerden muaf tutarak ve çevresini günah keçisi yaparak kalkılamaz. Doğru tedavi için teşhis doğru yapılmalı. AK Parti için acı olabilir ama Erdoğan’ın siyasi tercihlerinin hatâlı ve kötü olduğu gerçeğiyle yüzleşmeden ve bunları değiştirme iradesi göstermeden, partinin içine girdiği girdaptan kurtulması mümkün değildir.
(*) Kürdistan 24, 03.07.2019
https://www.kurdistan24.net/tr/opinion/5ccd6836-bf57-4740-a163-f518a8a16b59
Yazarlar
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025