Vahap COŞKUN
Dünya salgınlarla geçmişte sınandı, bugün sınanıyor ve gelecekte de sınanacak. Vebadan çiçek hastalığına, koleradan İspanyol nezlesine, AIDS’ten SARS’a kadar çok sayıda hastalık, tarihin farklı dönemlerinde dünyayı sarstı. Ortaya çıktıkları andan çarelerinin bulunduğu güne kadar bu hastalıklar, korkunç tahribat yaratıp binlerce, yüzbinlerce veya milyonlarca insanın ölümüne neden oldu.
Şimdilerde de herkes yeni bir virüs ile meşgul; yeni tip korona virüsü bütün dünyayı kasıp kavuruyor. Korona, ilk olarak Çin’in Wuhan kentinde görüldü. İlk vakanın, Wuhan’daki hayvan pazarında balık satan 49 yaşındaki biri olduğu sanılıyor. Başlangıçta yeni tip virüsün ne kadar büyük bir tehlike olduğu fark edilemedi. Fakat virüs, Wuhan’dan çok kısa bir süre içinde diğer ülkelere yayılınca dünya alarm durumuna geçti.
Kepenk indirmek
Her bir ülkeden yeni vaka ve ölüm haberleri geldikçe tedbirler daha sıkılaştı. İtalya ve İspanya karantina altına alındı. Virüsün bir insandan diğerine aktarımı çok kolay ve hızlı bir şekilde gerçekleştiğinden, devletler, vatandaşları kalabalıktan uzak tutmak ve evde kalmalarını sağlamak için önlem üzerine önlem aldı. Ülkeye giriş-çıkış ya yasaklandı ya da çok sınırlandırıldı. Birçok yerde okullar, alış-veriş merkezleri, ibadethaneler, eğlence mekânları kapatıldı. Spor müsabakaları ve kültürel faaliyetler askıya alındı. Seyahatler, toplantılar, tatiller, konferanslar iptal edildi.
Herkesin -- kendisi de dâhil olmak üzere -- herkese hasta şüphelisi olarak yaklaştığı bir iklim oluştu. Başkalarıyla arasına mesafe koymak için insanların birçoğu evlerine kapandı. Panik havası nedeniyle marketler önünde kuyruklar oluştu, raflar boşaltıldı. Dünya, bir nevi kepenk indirdi. Siyasi, iktisadi ve hukuki ilişkiler bu virüsün etkisi altına girdi. Korona, neredeyse tek gündem maddesi haline geldi; evde veya işyerinde herkes onunla yatıp onunla kalkmaya başladı.
Hemen her alanda dünyayı felç eden bu salgın, kaçınılmaz olarak, sosyo-politik bakımından da bazı kritik neticeler üretecektir. Sürüp giden tartışmalara, devletlerin hareket biçimlerine ve toplumların verdiği tepkilere bakarak bu neticeleri birkaç noktada toplamanın mümkün olduğunu düşünüyorum.
Küçük köyde büyük tehlike
(1) Korona, küreselleşme üzerinde iki yönlü bir düşünmeyi zorunlu kılıyor. Bir yandan, küreselleşmenin dünyayı gerçekten küçük bir köye çevirdiği, sahada bir kere daha tecrübe ediliyor. Çin’in bugüne kadar ismi bilinmeyen bir kentinden çıkan bir virüs, muazzam bir hızla diğer ülkelere sıçrıyor ve kısa bir sürede bütün dünyayı tehdit eder bir boyuta ulaşıyor. Yazı yazıldığı esnada korona virüsünün tespit edildiği ülke sayısı 158’di.
Şüphesiz, geçmişte de bölgesel ve küresel düzeyde öldürücü hastalıklar yaşandı. Lâkin sürat açısından hiçbir dönem şimdiyle kıyaslanamaz. Bir hastalığın bir ülke veya kıtadan bir başka ülke ve kıtaya yayılma süresi, dünden bugüne çok kısalmış durumda. Yoğun iktisadi faaliyetler, büyük sosyal hareketlilik ve modern ulaşım araçlarından ötürü, bugün dünyanın bir ucunda boy veren bir hastalık yarın dünyanın diğer bir ucuna taşınabiliyor.
Diğer yandan, sorun küresel olmakla birlikte devletler bu soruna karşı genellikle ulusal çapta bir mücadele veriyor. Salgının patlak vermesinin ardından, devletler sınırlarını tahkim ederek ve dijital duvarlar örerek kendilerini korumaya çalışıyor.
Dayanışmayı evrenselleştirmek
Global nitelik gösteren bir tehlike karşısında başvurulabilecek iki yol var. Biri, uluslararası mekanizmaların güçlendirilmesi ve verilecek mücadelede bunların önemli bir rol üstlenmesi. Ancak son dönemlerde bütün dünyada esen otoriter ve milliyetçi dalga nedeniyle Avrupa Birliği, Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler gibi bölgesel ve küresel yapılar güç ve itibar kaybetti. Dolayısıyla bu yapılar kendilerinden beklenen işlevleri ne yazık ki yerine getiremiyor.
Diğeri ise, şimdi yapıldığı gibi, mücadelenin ulusal çapta yürütülmesi. Fakat bunun da istenen sonuçları üretmesi zor. Zira hiçbir ülke kendini dünyanın geri kalanından tamamen yalıtamaz; salgın bir yerde baş gösterdiğinde bütün dünya tehdit altına girmiş olur. Durum bu iken, ülkeler arasında dayanışma ve işbirliğinde zaaf yaşanması, koronaya karşı verilen mücadelede başarıyı güçleştirir ve geciktirir. Dolayısıyla dünya çapında dayanışmayı, yardımlaşmayı ve bilgi paylaşımını gerçekleştirecek organizasyonlar üzerinde tekrar düşünmekte fayda var.
Küresel olağanüstü hal
(2) Toplumların bir tehlike ile yüz yüze geldiklerinde özgürlüklerinden vazgeçmeleri ve alanlardan çekilmelerinde şaşılacak bir durum yok. Hele bu ölümcül bir tehlike ise, bu vazgeçme ve çekilme daha yoğun ve hızlı bir şekilde gerçekleşir. Korona da ölümcül; virüsünün sebebiyet verdiği korkunun büyüklüğü nedeniyle insanlar gönüllü bir şekilde özgürlüklerinden vazgeçiyor ve devletlerin aldığı bütün tedbirleri meşru görüyor.
Küresel bir olağanüstü hal var. Sınırlar kapatılıyor, seyahatler yasaklanıyor, bütün bir toplum karantina altına alınıyor. Herkes, sürekli bir biçimde kayıt altına alınıyor. İnsanların vücut ısıları takip ediliyor, nereye gittikleri ve kimlerle görüştükleri adım adım izleniyor. Kendilerine ait her verinin depolandığı bireyler, her yerde ve her an gözetleniyor. Mahremiyet ortadan kalkıyor, insanların bütün bilgileri devletin kullanımına açılıyor.
İktidarlar, her önlemi tek başlarına ve herhangi bir muhalefetle karşılaşmadan alabiliyor. Bir devletin aldığı kararı hemen bir başka devlet takip ediyor. Böylece gözetim küreselleşiyor. Başka bir zaman dile getirilmeleri halinde büyük tartışmalar yaratacak bu tür uygulamalar kolaylıkla kabul ediliyor, daha fazla kontrol ve denetim talep ediliyor. Salgının insan ruhunda yarattığı dehşetten ötürü, insanın her halinin gözetlenmesi haklı bulunuyor.
İnsanlık için tehlikeli bir yol
Lâkin bugün için doğru ve haklı görünen bu yönelim, gelecekte insanların başına başka türlü bir bela açabilir. Gizliliğin ortadan kalktığı, sağlık adına verilen her karara itirazsız uyulduğu ve devletin elde ettiği muazzam gücün meşruiyetle çerçevelendiği bir ortam, otoriter rejimlerin daha katılaşmasına ve hattâ totaliter rejimlerin gelişmesine neden olabilir.
İsrailli tarihçi Yuval Noval Hariri, BBC’ye verdiği röportajda, bu tehlikeye dikkat çekti. Ona göre, bu acil durum hali sona erdiğinde, bugün salgınla baş etmek için yapılan kapsamlı gözetimlerden elde edilen veriler totaliter rejimlere zemin hazırlayabilir.
“Virüsün bu zalimliği ile baş etmenin iki yolu var: Bir yol insanları bilgilendirmek, eğer insanlar aldıkları bilgilere güvenebilirse virüs karşısındaki davranışlarını değiştirebilirler. Diğer yol ise totaliter yol. İnsanların üstünde gözetim kurmayla uygulanabilecek bu yol, Ortaçağ’da uygulanabilecek bir yol değildi fakat şu an uygulanabilir. Bugün, insanların bedenlerine yaklaşmadan bile ateşli olup olmadıklarını ölçüp, yakın zamanda görüştüğü bütün insanların listesini çıkartabiliriz. İnsanlar, aldıkları bilgilere inanmayıp kendi içlerinde güven hissedemezlerse, bu işi her an her yerde hızlı uygulamalar yapabilen teknolojilere sahip olan totaliter rejimlerin yapması için mecbur kalırlar. Bu yol ilerisi için oldukça tehlikeli, umarım insanlık olarak bu yolu tercih etmeyiz.”
Konuya devam edeceğim.
(*) Kürdistan 24, 18.03.2020
Yazarlar
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025