Vahap COŞKUN
Önce Erdoğan ile Trump’ın yaptığı telefon görüşmesine ilişkin Beyaz Saray’ın açıklaması geldi. Açıklamada, Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna bir askeri operasyon yapmak için uzun süredir planlama yaptığını, bu operasyonun kısa bir süre içinde başlayacağını, ABD’nin bu operasyona katılmayacağını, IŞİD’i yenen ABD askerlerinin bölgeden çekileceğini ve son iki yılda bölgede yakalanan IŞİD savaşçılarından artık Türkiye’nin sorumlu olacağı belirtildi.
Ardından, Trump’ın bütün dünyaya fazla mesai yaptıran sosyal medya atağı geldi. Yağmur gibi yağan mesajlarda, Ortadoğu’daki herkese haddini bildiren bir ton egemendi. ABD, Ortadoğu’da sonu gelmez savaşlardan bıkmıştı. Eve dönme zamanı gelmişti. Kürtler, IŞİD’e karşı ABD’nin yanında savaşmıştı, ama ABD bunun için Kürtlere muazzam bir para ve silah desteği vermişti. Artık Kürtler kendi başlarının çaresine bakmalıydı. Avrupa ülkeleri, kendi vatandaşları olan IŞİD teröristlerini ülkelerine almıyor onlara ABD’nin göz kulak olmasını istiyordu. Fakat ABD enayi değildi; IŞİD ABD’nin değil, Kürtlerin, Türklerin, Avrupalıların ve Ortadoğuluların sorunuydu, taşın altına onların elini koyması gerekirdi.
“Muhteşem ve eşsiz bilgeliğim”
Trump’ın ilk mesaj bombardımanı, Türkiye’yi memnun etti. ABD askerlerinin bölgeden çekilmeye başlaması ve SDG’ye bir operasyonda kendilerine ABD korunmasının sağlanmayacağının bildirilmesi Türkiye’de bir “yeşil ışık” olarak değerlendirildi.
Lakin gerek Cumhuriyetçi gerek Demokrat bazı ağır topların keskin eleştirilerinin ve ABD müesses nizamının devreye girmesiyle Trump’ın Türkiye’ye yönelik ağzı da değişti. Trump “muhteşem ve eşsiz bilgeliğiyle” çizdiği sınırların dışına çıkması halinde, Türkiye ekonomisini tarumar edeceğini söyledi. Daha önce yapmıştı, şimdi yine yapardı. Yani Türkiye de ayağını denk almalıydı.
Kürtlere hayal kırıklığı çöktü. Türkiye’de kaşlar kalktı. Trump bu sefer hem Türkiye’yi hem de Kürtleri gözeten ve bir denge kurmayı amaçlayan dengeleyen ifadeler kullandı. Türkiye hem ekonomik hem de askeri olarak çok önemli bir müttefikti. Türkiye’nin İdlib’te çok sayıda insanın hayatının kurtulmasına yardım ettiği unutulmamalıydı.
Kürtler de çok özel insanlar ve iyi savaşçılardı. ABD’nin Suriye’den ayrılma sürecinde olması Kürtleri terk ettiği anlamına gelmiyordu. ABD, Kürtleri finansal ve askeri olarak desteklemeyi sürdürecekti. Ve eğer Türkiye gereksiz bir şekilde güç kullanırsa, ABD Türkiye’nin kırılgan ekonomisini yok edecekti.
“Doğal düşman”
“Kürtler ve Türkler birbirlerinin doğal düşmanı” diyecek kadar bölgeden haberdar, “Bir tarihçi onların birbirleriyle yüzyıldır savaştığını söylüyor” diyecek kadar tarihe vakıf bir Amerikan başkanı var! Meseleye bu kadar uzak olunca, beyanatları da iç politik dengelere ve aldığı tepkilere göre biçimleniyor. Bir ifadesi diğerini nakzediyor. İlkin herkesi bir hizaya çekiyor, ardından herkese boncuk dağıtıyor. Bazen durumu toparlamak kastıyla söyledikleri işleri daha belirsiz kılıyor.
Yine de sahada olanlara bakıldığında bazı gelişmeler öngörülebilir. ABD’nin Suriye’den tümüyle çekilip çekilmeyeceği belli değil. Ama Pentagon olası operasyon alanından çekildiğini resmen duyurdu. Dolayısıyla Türkiye’nin ilk aşamada Grê Sipî ve Serêkanîyê’ye girmesi bekleniyor. Ankara’dan kaynaklı haberlere göre Türkiye’nin aşamalı bir planı söz konusu; Önce 5-10 kilometreye, akabinde altı yerleşim birimini içine alan 30 kilometrelik bir alana inilmesinin hazırlığı yapılıyor.
ABD’nin artık yüklenmek istemediği IŞİD’ın sorumluluğunu Türkiye’nin üzerine aldığı kesin. Ancak bu sorumluluğu nasıl yerine getireceği noktasında bir açıklık yok. Çünkü IŞİD elemanlarının tutulduğu cezaevleri ve kamplar, Türkiye’nin güvenli bölge için öngördüğü 30 kilometrelik alanın ötesinde.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’de Fırat’ın doğusunda 30 kilometre derinliğinde ve 480 kilometre uzunluğunda bir güvenli bölgede oluşturulacağını ve 140 köy ile 10 ilçenin inşa edileceği bu bölgede 2 milyon Suriyelinin istihdamını planladıklarını söyledi. Genel Kurul’da ilan edilen bu projenin de karanlıkta kalan birçok yönü var. Bahse konu yerleşim birimlerinin ekonomik yükü kimlere ihale edilecek? Uluslararası kamuoyu bu projeye ikna ve destek olacak mı? Kürtlerin yerleşik olduğu topraklarda yapılacak demografik mühendislik ne tür çatışmalara neden olabilecek? Bu çatışmaların içte ve dışta yaratabileceği istikrarsızlıklara karşı ne tür tedbirler alınacak? Bunların hesaplarının yapıldığını gösteren bir emare yok.
“Kimsenin toprağında gözümüz yok”
Türkiye’nin operasyonda ne kadar derine ineceğini ise belirleyecek başlıca birkaç faktör var: İlki ve herhalde en mühimi, ABD ile olan mutabakat. Trump iki kez “limitlerin aşılmaması” uyarısında bulunduğuna göre, burada operasyon için sınırlı bir alanın belirlendiği çıkarımı yapılabilir.
İkincisi ise, SDG ile Rusya, İran ve Suriye’nin alacağı tavır. Rusya ve İran’ın Türkiye’deki Suriye’deki askeri ağırlığını artırmasından ve daha çok toprağı kontrol edebilir hale gelmesinden rahatsızlık duydukları aşikar. Onların tercihi, SDG’nin rejim ile anlaşması. Eğer böyle bir uzlaşmanın mümkün olur ve Suriye ordusu halihazırda SDG yönetiminde olan bölgelere girerse, Türkiye operasyon planlamasını yeniden gözden geçirmek zorunda kalır.
Türkiye, Suriye meselesinde her defasında “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılıyız. Kimsenin toprağında gözümüz yok” diyor. Ancak, Fırat’ın doğusuna yapılacak operasyon, buna inanılırlığı azaltır. Türkiye, Suriye’nin iki bölgesinde (El-Bab ve Afrin) asker bulunduruyor. Gaziantep Üniversitesi’ne bağlı olarak orada üç fakülte kuruyor. Şimdi de diğer ikisine kıyasla çok daha geniş bir bölgeye girmeye hazırlanıyor. Bütün bu hamleler, Türkiye’nin Suriye’de geçici değil kalıcı bir güç niyetinde olduğunu gösteriyor.
Kürtleri satmak
ABD’nin bölgeden çekilme kararının “Kürtleri satmak” olarak nitelenmesinin bir anlamı yok. ABD veya bir başka devlet, kendi çıkarlarını önde tutarak içte ve dışta politika tercihlerinde bulunurlar. Mümkün olan en büyük kazancı elde etmek için menfaatlerine ve dengelerine odaklanır öyle adım atarlar. 1975’te de böyle oldu, 2017’de de.
Bu itibarla özellikle SDG’nin, ABD’ye bu kadar bağlı bir politikayı sürdürmesinin maliyetinin sorgulanması kaçınılmaz. Gelinen nokta tahmin edebilirdi: İki sebepten: Biri, geçen yıl Aralık Trump çekilme kararı vermiş ve ancak Pentagon’un ısrarıyla bundan vazgeçirilmişti. Dolayısıyla Trump’ın kafasında her zaman bir çıkma opsiyonu bulundurduğu ve o günün gelebileceğini akılda tutmak lazımdı. Diğeri ise, iki NATO müttefikinin, aralarındaki bütün sorunlara rağmen, SDG’den ötürü bir çatışmaya girmeyecekleriydi.
Ortaya çıkan bu vaziyet karşısında, SDG’nin Suriye ve Rusya’ya yanaşması beklenebilir. Lakin burada da pazarlık gücü eskisine nazaran daha düşük olacaktır. Amerikan koruması altındayken bile kabul edilmeyen taleplerin, Amerikan koruması kalktığı veya seyreldiği bir vasatta kabul edilmesinin olanağı yok. SDG, bir ihtimal Türkiye ile de diyalog arayabilir. ABD, bu noktada arabuluculuk üstlenmeye hazır olacaktır.
Ellerini ovuşturanlar
Eğer ABD gerçekten bölgeden tamamen ayrılırsa Rusya, İran ve Suriye iki önemli avantaj elde eder: İlki, ABD’nin gölgesi nedeniyle hiçbir tesirlerinin olmadığı bir alana müdahale etme fırsatına kavuşmalarıdır. İkincisi de, eli zayıflamış SDG’nin Şam’a ve Moskova’ya daha fazla yakınlaşma mecburiyeti duyacak olmasıdır. Bu nedenle ABD’nin askerlerini çekmesini ve Türkiye’nin olası operasyonunu, bu üç ülke muhtemelen ellerini ovuşturarak izlemeye hazırlanıyorlardır.
Türkiye için tablo daha karmaşık; bu operasyon Türkiye’nin Kürt meselesini çözmeyecek. İçerdiği belirsizlikler ve kaos tohumları nedeniyle sorunu daha da derinleştirmesi ihtimali yüksek. Oluşturulan seferberlik atmosferinin ise içeride milliyetçiliği körükleyeceği, Kürt düşmanlığını azdıracağı, muhalefeti sindirmek ve elde kalan sınırlı özgürlük alanlarını berhava etmek için kullanılacağı ise izahtan vareste.
https://www.kurdistan24.net/tr/opinion/3486b4f3-eca1-448a-a219-81641678b5a2
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025