Vahap COŞKUN
Türkiye ile Rusya arasında varılan Soçi Mutabakatı, Suriye meselesinde önemli bir dönüm noktasına tekabül ediyor. Mutabakat sonrası oluşan havada SDG’nin akıbeti ve yeni Suriye’de Kürtlerin konumu, en kritik başlıklardan birini oluşturuyor.
SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi, Türkiye’nin askeri operasyonunun devam ettiği bir esnada, 13 Ekim'de Foreign Policy dergisinde bir makale yayınladı. “ABD’den askerlerinin bölgede çarpışmasını değil, siyasi arabuluculuk için ağırlığını kullanmasını istediklerini" belirten Abdi, Rusya’nın ve Suriye rejiminin, korumaları altındaki milyonlarca insanın hayatını kurtaracak tekliflerde bulunduklarını, ama SDG’nin onların vaatlerine güvenmediğini söylüyordu. “Açıkçası kime güvenilebileceğini bilmek zor” diyen Abdi, Moskova ve Esad ile işbirliği yoluna gitmeleri halinde ağır tâvizler vereceklerini bildiklerini ifade ediyordu.
Sahadaki olaylar Abdi’nin endişesini doğrular şekilde gelişti. Türkiye, ABD’yi kendisi ile SDG arasında bir tercihe zorlayınca ABD, SDG’ye tuttuğu koruma perdesini araladı ve Türkiye’ye operasyon için bir yol verdi. ABD’nin koruması zayıflayınca SDG’nin yüzü mecburen Moskova ve Şam’a döndü. Önceliği Türkiye ile Suriye’yi bir masaya oturtmak ve Suriye’nin toprakları üzerindeki kontrolünü artırmak olan Rusya, Soçi’de Türkiye’ye 150 saatte SDG’yi sınırların 30 km gerisine çekmeyi taahhüt etti. Süre bittiğinde de taahhüdünü yerine getirdiğini dünyaya duyurdu.
Kartlar Rusya’nın elinde
Böylece Fırat’ın doğusunda kartlar büyük oranda Rusya’nın eline geçti. Önce Ankara’nın harekâtıyla, ardından Soçi Mutabakatı ile önemli oranda gerileyen SDG’nin, yeni Suriye’de Şam ile gevşek bağları olan bir federatif ya da özerk bölge oluşturma planını gerçekleştirme olanağı kalmadı. Yine de SDG hâlâ sürecin önemli bir aktörü ve elinde iki önemli koz var.
Kozlardan biri, diri bir silahlı güce sahip olmasıdır. Uzun yıllardır süren iç savaş Suriye ordusunu çok yıprattı. Rejimin, ülkenin tamamında denetimi sağlayabilecek bir askeri gücü yok. Bu yüzden SDG’nin orduya entegre edilmesi Suriye’ye askeri anlamda bir taze kan pompalanması anlamına gelir. Meselâ rejimin İdlib’e bir askeri operasyon yapması halinde böyle bir güce çok ihtiyaç duyacağı ve yanında görmek isteyeceği izahtan varestedir.
Nitekim Soçi’nin ertesinde rejim hemen SDG’ye orduya katılması çağrısında bulundu. SDG ise, güçlerin birleştirilmesini prensip olarak kabul ettiklerinin ama SDG’nin özgün yapısının korunması gerekliliğinin altını çizdi. SDG’nin ilkesel kabulü, bir pazarlık döneminin başlayacağına işaret ediyor. Bununla birlikte zamanın Suriye lehine işlediğini ve süreç ilerledikçe Suriye’nin şartlarını hayata geçirme konusunda avantaj sağladığını da belirtmek gerekiyor.
Kürtler petrol bölgesine
Diğer koz ise, petrol sahalarındaki hâkimiyetidir. Suriye petrollerinin yaklaşık yüzde 90’ı SDG’nin kontrolünde; bu petrol dünya piyasaları için çok büyük bir kıymet taşımasa da Suriye için hayati değerde. Petrolü elinde tutanın, yeni Suriye’nin inşasında sözü daha çok olur. Zaten Fırat’ın doğusundan çekilen ABD, askerlerini petrol bölgesine konuşlandırıp petrolü sağlama aldığını ve burada SDG ile işbirliği yapmaya çalışacağını duyurdu.
ABD, Suriye’deki askerlerinin büyük bir kısmını Irak’a çekmeyi, Suriye’de bulunduracağı 200 askerle petrol sahalarını kontrol etmeyi ve Suriye’nin ya da başka bir rakip gücün bu bölgeye yönelecek ataklarına Irak’tan müdahale etmeyi planlıyor. “Belki Kürtlerin petrol bölgelerine ilerleme zamanı gelmiştir” diyen Trump, petrolle Suriye’nin can damarına hükmetmeyi, SDG’yi sınırdan uzaklaştırıp Türkiye’nin gönlünü etmeyi ve petrolle SDG’yi avucunda tutmayı amaçlıyor.
Lâkin ABD’nin bir taşla birçok kuş vurmayı hedefleyen bu projesinin önünde birçok engel var. Giderek egemenliğini tahkim eden Suriye’nin buna göstereceği sert reaksiyon, Rusya’nın itirazları, Türkiye’nin SDG’ye mali ve siyasi güç kazandıracak bu tür bir yapılanmaya rıza göstermemesi ve bölgenin demografik yapısı, bu bağlamda ilk akla gelenler. Bununla birlikte mevcut hal, SDG’ye pazarlık masasında bir alan açıyor.
Kültürel haklar ve sınırlı adem-i merkeziyet
Hatırlanacaktır, Rusya 2017’nin Ocak ayında Kürtlerin bir yandan kültürel ve kimlik haklarının güvence altına alınmasını, diğer yanda da savunma, enerji ve dış politikada Şam’a tam bağımlılığını öngören bir sınırlı özerklik taslağı sunmuştu.
2018’de Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov “Geçen yüzyılda Batılı meslektaşlarımızın yaptığı gibi bölgeyi karıştırmanın aksine, Kürtlerin bulundukları ülkelerin sınırları içinde eşit haklara sahip olması için çalışmalıyız” diyerek aynı noktada olduklarını bir kez daha açıklamıştı.
Aradan geçen sürede Rusya, Suriye’de en belirleyici aktöre dönüştü. Dolayısıyla hâlihazırdaki tabloda en olası senaryo, SDG’nin Suriye ordusuna eklemlenmesi, anayasada Kürtlerin kimlik ve kültürel haklarının tanıması ve sınırlı adem-i merkeziyetçi bir idari yapının kabul edilmesi olarak gözüküyor.
(*) Kürdistan 24, 06.11.2019
https://www.kurdistan24.net/tr/opinion/cc18875e-ccfc-415c-ab8c-12f6c1b67075
Yazarlar
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025