Vahap COŞKUN
İstanbul Şehir Üniversitesi’ne siyasi saiklerle el konulmaya çalışılması, muhafazakâr camiada çoğunlukla sessiz de olsa aslında hararetli bir tartışma başlattı. Çünkü Şehir Üniversitesi, AK Parti döneminde muhafazakârların kendilerinin oluşturduğu, gurur duyulabilecek nadir kurumlardan biriydi. Birçok iktidar mensubunun çocuğu da, kaliteli bir eğitim verdiğinden, bu üniversitede okuyordu. Dolayısıyla iktidarın hukuken tartışılmalı gerekçelerle üniversitenin tasfiyesine yönelmesi, camiada bir sıkıntı yarattı.
Bir süre suskun kaldıktan sonra, tartışmaların uzamasının ve zamanla daha fazla sayıda itiraz sesinin yükselmesinin iktidarına zarar verdiğini gören Cumhurbaşkanı Erdoğan konuya bodoslamadan girdi. Parti kurma hazırlıkları içinde olan Davutoğlu ve Babacan ile Mehmet Şimşek’i dolandırıcılıkla itham etti. Böylece AK Parti’de uzun süredir bilinen ama alttan altta yürütülen kavgayı su yüzüne çıkardı.
Erdoğan’ın suçlaması çok ağırdı. Babacan buna bir yanıt vermedi. Ancak Davutoğlu’nun karşılığı çok sert oldu. Öne çıkan iki husus vardı eski başbakanın açıklamasında.
İlki, “damadıma, oğluma, kızıma, gelinime bırakmayacağım” vurgusuydu. Türkiye’de halk, siyasi liderlerin aile fertlerinin siyasete ve para-pul işlerine karışmasından hazzetmez; bunları kabul edilemez günahlar olarak görür. Davutoğlu’nun “damat, oğlan, kız, gelin” vurgusu, doğrudan Erdoğan’ın ailesinin devlet işlerine müdahale etmesinden kaynaklanan ve hemen her kesimce paylaşılan bir rahatsızlığa işaret ediyordu.
İkincisi, görev başındakileri de içermek üzere bütün cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar ve üst düzey bürokratlar ile onların birinci ve ikinci derece akrabalarının mal varlıklarının Meclis tarafından araştırılmasını talep etmesiydi. Davutoğlu, araştırma neticesinde hukuki kriterlerle izah edilemeyen mal varlıklarının ve kaynakların Hazine’ye intikal ettirilerek bir “yetim ve yoksul fonu” oluşturulmasını ve bu fonun yetimlere, öksüzlere, şehit yakınlarına, gazilere ve sayıları her geçen gün artan işsizlere dağıtılmasını önerdi.
Sanırım Erdoğan, muhataplarının ya alttan alacaklarını ya da yumuşak bir cevapla geçiştireceklerini düşünmüş, kendisine bu derece üst perdeden bir karşı çıkış olacağını tahmin etmemişti. Ancak Davutoğlu’nun “hodri meydan” çekmesi, Erdoğan’ın ithamlarını stratejik bir hatâya dönüştürdü. Hata iki yönlü.
Bir yandan, eğer gerçekten ortada bir “dolandırıcılık” varsa, Erdoğan’ın bu dolandırıcılığa neden müdahale etmediği sorgulanacaktır. İddia ettiği gibi açık bir hukuksuzluk söz konusu ise, bu hukuksuzluğa “dur” dememesi kendisini de sorumlu kılacak bir netice üretir.
Diğer taraftan yolsuzluk, AK Parti’nin en zayıf halkası. Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklarla mücadeleyi şiar edinerek yola çıkan bir parti, bugün -- her üç Y’de de, ama -- özellikle yolsuzlukta sınıfta kalmış durumda. Eski yol arkadaşlarını rakip oldular diye yolsuzluk üzerinden vurmaya çalışmak, en büyük zararı AK Parti’ye verecek. Davutoğlu’nun “Meclis’e bilgi vermeye hazırım” deyip mal varlıklarının detaylı bir şekilde incelenmesi restini çekmesi, muhtemelen bu resti görmekten kaçınacak olan AK Parti’yi yıpratacaktır.
Muhalefete burada önemli bir görev düşüyor. Başlayan bu tartışmayı ülke için hayra vesile kılmak gerekir. “Bırakın yesinler birbirini” gibi bir yaklaşım, siyaseten yanlıştır. Muhalefet, bu tür bir kolaycılığa yatma yerine, Davutoğlu’nun çağrısını sahiplenmelidir. Meseleyi Meclisin önemli ve öncelikli bir gündem maddesi haline getirmelidir. Mecliste ciddi bir araştırma yürütülmeli, etekteki taşlar dökülmeli, kamunun kaynaklarını kimin heba ettiği ve kimin yakınlarına peşkeş çektiği ortaya çıkarılmaya çalışılmalıdır.
Toplumda bunun karşılığı vardır. Kim “Hayır, yolsuzluklar araştırılmasın” diyebilir ki?
(*)Gazete Pencere, 13.12.2019
Yazarlar
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025