Vahap COŞKUN
Siyaset her şeyden evvel süreklilik gösteren bir sosyal faaliyettir. Bir yerde bir toplum varsa orada siyaset de vardır. Çünkü toplum halinde yaşamak mecburiyetinde olmalarına karşın, toplumsal yaşamın nasıl olması gerektiği noktasında insanlar arasında bir birlik, bir mutabakat yoktur. İnsanlar kamusal hayatın ne şekilde düzenleneceğine ve kamusal işlerin kimler tarafından hangi usuller gözetilerek yerine getirileceğine dair farklı düşünceler taşır. İşte siyaset, bu farklılıkların hem bir arada bulunmalarının ve hem de kafa göz yarmadan mücadele etmelerinin çerçevesini çizer.
Bir toplumda herkesi ilgilendiren konular hakkında kararların alınması ve uygulanmasını ifade eden siyaset, en yaygın insani faaliyetlerden biridir. Toplumsal ilişkilerin gelişmesi ve karmaşıklaşmasına bağlı olarak, zaman içinde, siyasetin ilgi ve etki alanları artmıştır. En yaygın insani ve sosyal bir faaliyet olması hasebiyle, bugün ortalama insanın siyasete bigâne kalması düşünülemez.
Siyaset önemlidir; sizin siyasetle alâkadar olmamanız, siyasi süreçlere katılmaktan imtina etmeniz, siyasetin sonuçlarından etkilenmeyeceğiniz anlamına gelmez. Zira siz uzak dursanız da bir başkası siyaset sahasına girer, siyasi mekanizmaları kontrol eder ve herkesle birlikte sizin de hayatınızı yön verecek kararları ya alır ya da bu kararlara tesir eder.
“Kirli bir kelime”
Ancak bu denli mühim olmasına rağmen, siyasete genel olarak pejoratif bir anlam yüklenir. Zihinlerde “kirli bir kelime” olarak yer eden siyaset; yalanı, dolanı, kandırmayı, manipülasyonu, bağnazlığı, kavgayı, şiddeti, sıkıntı, kargaşayı çağrıştırır. Siyasetçilere, sadece kendi menfaatlerinin peşinde koşan, bunun için de her türlü entrikayı yapabilecek kişiler olarak bakılır. Dolayısıyla toplumda, siyasete ve siyasetçilere duyulan güven yerlerde sürünür.
Siyasete ilişkin bu negatif algı, eşyanın tabiatı gereği en siyasi olan meselelerin bile siyasetin dışına çıkartılmasını doğallaştırır. Herhangi kamusal bir meselede akla gelen ilk soru sorulduğunda, bazı işlerde hata veya eksik olduğu söylendiğinde, yapılması gerekenler hakkında farklı ve eleştirel bir tavır takınıldığında, hemen “Siyaset yapma!” nidaları yükselir. Tuhaf olan, siyaseti itibarsızlaştıran bu davranışın siyasetçiler arasında da popüler olmasıdır. Onlar da birbirlerini “siyaset yapmak”la suçlayarak (!) aslında kendilerini öğüten değirmene su taşır.
Deprem ve siyaset
Son Elazığ depreminde, yine bunu yaşadık. Merkez üssü Elazığ-Sivrice olan 6.8 şiddetindeki depremde 41 vatandaşımızı kaybettik. Binden fazla yaralımız var. Öncelikle hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Allah canlarını yitirenlere sabır versin.
Türkiye bir deprem ülkesi; İstanbul Jeofizik Mühendisleri Odası’nın hazırladığı rapor, Türkiye’de 5.5 ve üzeri şiddette deprem üretebilecek 535 canlı fay hattının olduğuna, 18 il ve onlarca ilçenin bu faylar üzerinde bulunduğuna dikkat çekiyor. Çok büyük acı ve yıkım yarattığını her depremde bir kez daha tecrübe ettiğimiz bu tablo, siyasetin bütün gücüyle bu konunun üzerine eğilmesi, gerek deprem öncesi gerek deprem sonrası alınması icap eden bütün tedbirlerin vakit geçirilmeksizin bir an önce alınması gerektiğine işaret ediyor.
“Deprem, doğal bir afettir, kimse bunu önceden öngöremez, siyaseti buna karıştırmayın” demenin mantıklı bir tarafı yok. Çünkü bir yerde şehir planına, yapıların hangi şartlarda ve özelliklerde inşa edileceğine, deprem öncesinde hangi tedbirlerin alınması gerektiğine, deprem sonrasında müdahale edecek kurumların teşekkülüne, depremzedelere nasıl ve ne kadar yardım edileceğine, yeni yerleşim alanı kurulacaksa bunun nereye yapılacağına vb karar verecek olan siyasettir.
“Göçük altında kalan devlet”
Devletin göçük altında kaldığı 1999’daki Marmara depreminden bu yana geçen sürede, Türkiye’nin deprem sonrasına müdahalede önemli bir merhale kaydettiği görülüyor. Sivrice depremi haber alınır alınmaz hem merkezi hükümetin hem de yerel yönetimlerin ilgili birimlerinin teyakkuza geçmeleri, kısa sürede deprem bölgelerine varmaları, kurumlar arasındaki işbirliği ve toplumsal dayanışma takdire şayandı.
Buna mukabil deprem öncesi safhada Türkiye’nin karnesi parlak sayılmaz. Kentsel dönüşümde pek bir mesafe alınamaması, rantı azami kılmak için şehirlerin kötü yapılaşmasına göz yumulması, yapıların denetimlerinin titizlikle yapılmaması, belediyelerin imar planına aykırılıklara yol vermesi, imar aflarına devam edilmesi gibi sorunlar varlığını sürdürüyor. Dolayısıyla merkezi ve yerel iktidarların bu alanlardaki tercihleri ve ürettikleri sonuçlar elbette konuşulacaktır, konuşulmalıdır.
“Mücadeleyi zaaf uğratmak”
Vatandaş verdiği verginin izini sürer. Denetimlerin ve kurtarma çalışmalarının etkinliğini sorgular. Sorumlulardan hesap sorulmasını talep eder. Demokrasinin olmazsa olmazlarıdır bunlar. Hiç kimse, hele kamu adına yetki kullanan siyasi aktörler, bunlardan gocunamaz. Deprem, memleket için hayati bir önemi haiz; dolayısıyla siyasilerin bu mevzudaki kararlarının isabetini tartışmak “mücadeleyi zaafa uğratmak” olarak nitelenemez.
Tam aksine, muhakeme edilmiş, dengeli ve kanıtla desteklenmiş serinkanlı değerlendirmeler ve öneriler, bilinçli ya da bilinçsiz yanlışların, noksanların veya istismarların ortaya çıkmasına hizmet edeceğinden, bütün topluma fayda sağlar.
Yapılmaması gereken, siyaset değildir. Yapılmaması gereken, kurt puslu havayı sever misali, zaten hassas olan ortamı kışkırtmak, acıları istismar etmek ve rakip ya da muhalif olarak görülenleri linç ettirmeye kalkışmaktır. Zaten bu tür davranışlardan yalnızca deprem zamanlarında değil, her vakit kaçınmak gerekir.
(*) Kürdistan 24, 29.01.2020
Yazarlar
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025