Vahap COŞKUN
Türkiye geçen Cuma gecesi koronavirüs ile mücadelesinde çok büyük bir hatâ yaptı. Muhalefet ve uzmanlar uzunca bir süredir, salgının yayılmasını önlemek için kısmi ya da genel bir sokağa çıkma yasağı ilan edilmesini talep ediyordu. Hükümet ise “Türkiye’de her şart altında çarkların dönmesi gerekir” düşüncesiyle bu talepleri ısrarla reddediyordu. Hattâ iktidara yakın medya gruplarında, ciddi ciddi, sokağa çıkmanın bir tuzak olduğu ve halkı sokaktan çekerek hükümete karşı bir kalkışmanın tezgâhlandığını yazanlar bile oldu.
Ancak, artık kaçınılmaz bir gereklilik haline geldiğinden olsa gerek, İçişleri Bakanlığı Cuma gecesi saat 22 sularında, otuz büyükşehir ve Zonguldak’ta iki gün sokağa çıkılmasını yasakladı. Yasağın iki saat sonra devreye girecek olması, halkta bir panik havası yarattı. İnsanlar fırınlara, marketlere, bakkallara hücum etti. Titizlikle uyulması gereken sosyal mesafe ve temastan kaçınma gibi mücadele ilkeleri unutuldu, sokaklar ana-baba gününe döndü.
Tablo çok rahatsız ediciydi. Hükümete salgınla savaşta danışmanlık yapan Bilim Kurulu üyeleri, bir hazırlık yapılmadan ve halka ihtiyaçlarını nasıl temin edeceklerini bildirmeden ilân edilen böyle bir yasağın, hiçbir şekilde kabul edilemez olduğunu ifade ettiler. Bir çuval incirin berbat edildiğini savunan bazı üyelerin Kuruldan istifa etmek istedikleri, ancak Sağlık Bakanı’nın gayretleriyle bu istifaların önüne geçildiği haberi kulislere yayıldı. Muhalefet partileri, iş bilmezliğinden ötürü bugüne kadar yapılan her şeyi boşa çıkardığı gerekçesiyle hükümete yüklendiler. Sosyal medyada iktidar topa tutuldu.
Mızrak çuvala sığmayınca
Her kesimden gelen eleştirilere hükümet önce iki şekilde karşılık verdi. Biri, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun verilen kararın doğru olduğunu savunmasıydı. Soylu’ya göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla alınan bu kararın hem zamanlaması hem de tatbiki yerindeydi; bazı yerlerde kalabalıkların oluşması ve bi rtakım arzu edilmeyen görüntülerin yaşanması doğaldı. Sokağa çıkma kararı ne zaman alınırsa alınsın bu tür manzaralar yaşanabilirdi ve zaten sınırlı sayıda insan sokağa inmişti. Dolayısıyla kararı ve ardından yaşananları abartmamak lâzımdı.
Diğeri, hükümet yerine halkın suçlanmasıydı. Soylu’nun açıklamasının makul bir tarafı yoktu, kimseyi tatmin etmemişti. Kabineden bile hiç kimse Soylu’ya arka çıkmadı. Bedeli ağır olabilecek bir siyasi yanlış vardı ortada ve oklar hükümet yöneltilmişti. Bunun üzerine bir medya bombardımanı başladı. Her şart altında iktidarı savunmakla vazifeli kalemşorlar ve troller, iktidarın sorumluluğunu perdeleyip bütün suçu halkın üzerine yıkmak için yoğun bir mesaiye başladı. Halkın sorumsuzluğundan, cehaletinden, kıt akıllığından vurdular; eğitimsizliğinden, açgözlülüğünden, nankörlüğünden çıktılar. Hükümet üzerine düşeni yapmıştı; eğer bir kusur varsa bu hükümette değil, “bidon kafalı”, “göbeğini kaşıyan” kara kalabalıklardaydı.
Kendi siyasal geleneğini inkâr
Ne var ki, merkez sağın bugüne kadar asla müracaat etmediği ve bir nevi kendi siyasal geleneğini inkâr sayılabilecek bu argüman tutmadı. Eleştirilerin önünü kesmedi. Aksine, ters tepip eleştirilerin daha keskinleşmesine neden olunca iktidar çark etti. Evvelâ Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cuma akşamı bir kargaşa olduğunu, gerekli tedbirlerin alınacağını ve kararların zamanında açıklanacağını belirtti. Ardından Soylu bir öngörü hatası yaptığını ve eleştirileri alıp kabul ettiğini duyurdu.
İktidar kanadında sular duruldu diye düşünülürken, sokağa çıkma yasağının bitmesine az bir süre kala Soylu, sosyal medya hesabına koyduğu bir açıklamayla bütün sorumluluğun kendisinde olduğu belirterek İçişleri Bakanlığı görevinden istifa etti. Muhalefet partileri istifayı olumlarken, AK Parti tabanı da Soylu’nun istifasının kabul edilmemesi için hareketlendi. Nihayetinde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, istifanın Cumhurbaşkanı tarafından uygun görülmediğini duyurdu ve böylece Soylu yerinde kaldı.
Günah keçisi
Soylu’nun gitmesi ile gelmesi arasında kalan saatlerde tam olarak nelerin yaşandığını, kimlerin kimlerle görüştüğünü ve hangi pazarlıkların yapıldığını bilmiyoruz. Muhtelif teoriler olmakla birlikte iki tanesi çok popüler.
Biri, olan biteni “tümüyle bir mizansen” olarak görüyor. Buna göre, bir yandan Cuma gecesinin günahını Erdoğan’ın üzerinden çekip alan ve diğer yandan da Soylu’nun samimi ve sorumlu devlet adamı portesini cilâlayan bir oyun sahneye kondu. Yaşanan, sokağa çıkma fiyaskosuyla epey yıpranan iktidarın imajını tekrardan parlatmayı amaçlayan bir tiyatroydu; oynandı ve bitti.
Diğeri ise istifayı bir mizansen değil, Soylu’nun karşı atağı olarak yorumluyor. Buna göre de, sokağa çıkma Soylu’nun şahsi tasarrufu değildi. Erdoğan’ın bilgisi dâhilinde alındı ve onun talimatıyla yerine getirildi. Lâkin bu karar menfi neticeler üretip çok tepki çekince Soylu yalnız bırakıldı. İbrahim Kalın gibi Erdoğan adına konuşma yetkisini haiz aktörler, topu Soylu’nun sahasına sürdü. Günah keçisi haline getirilen Soylu, istifa hamlesiyle rest çekti ve el yükseltti.
İstifanın, aktörlerin rolleri konusunda anlaştıkları bir senaryo olduğu yorumlarına katılmıyorum. Aksine, Pazar akşamı başlayıp Pazartesi günü öğlene kadar uzayan olayın, iktidar içi anlaşmazlıkların bir yansıması olduğu yönündeki görüşlere daha yakın duruyorum. Mamafih, arka planındaki gelişmelerden bağımsız olarak bu istifadan birtakım siyasi sonuçlar çıkarabileceğimiz düşünüyorum.
Bulunmaz Hint kumaşı!
Birincisi, mevcut hükümet sistemiyle doğru ve işlevsel bir yönetimin mümkün olamayacağına dair zaten var olan kanaatin daha da pekişmesini ve yaygınlaşmasını sağladı. İktidar, karşı karşıya kalınan bir krizi idare edemediğini ve bunun da bir siyasi sorumluluğa tekabül ettiğini kabul etmek durumunda kaldı. Önce Ulaştırma Bakanı, ardından İçişleri Bakanı; üstü örtülemez bir yönetim sıkıntısı var. Tencerenin kapağı açıldı, kokular sağa sola yayıldı. Muhtemelen çok da uzak olmayan bir gelecekte parti içi mücadele ve rahatsızlıklar, AK Parti’de daha sert rüzgârların esmesine yol açabilir.
İkincisi, Erdoğan, Soylu’nun ayrılmasının yaratacağı zedelenmeyi düşünerek istifasını kabul etmedi. Daha önce 2018’de de Soylu ayrılık sinyali vermiş, Erdoğan müsaade etmemişti. Soylu’nun medyadan destek almasının ve Erdoğan’ın ona bulunmaz Hint kumaşı gibi muamele etmesinin, AK Parti’deki klikler arası mücadelede Soylu’nun elini güçlendirdiği açık. Ancak bunun ilânihaye böyle süreceğini söylemekten imtina etmek gerekir. Kemal Can’ın benzetmesiyle “Soylu’nun bir set aldığı düşünülebilir. Fakat maçı kazanıp kazanmadığı hakkında yorum yapmak için biraz erken.”
Ve üçüncüsü, istifa açıklamasından ve istifanın kabul edilmediğinin duyurulmasından sonra, ulusalcı çevrelerin ve MHP lideri Bahçeli’nin Soylu’nun arkasında durması not edilmelidir. Soylu’ya verilen açık çek, iktidar denkleminin anlaşılması açısından son derece önemli; Soylu, sadece Soylu değil.
(*) Kürdistan 24, 15.04.2020
https://www.kurdistan24.net/tr/opinion/68fbbd16-9c66-4f5f-a757-1128e40c008b
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025