Vahap COŞKUN
12 Eylül 1980’de Türkiye’de bir darbe yapıldı. Meclisin kapısına kilit vuruldu, partiler kapatıldı. Üç yıl boyunca ülkeyi demir yumruklarıyla yöneten askerler, 1983’te sivil yönetime geçme kararı aldı. Sandık ortaya konacak ama dileyen herkes seçimlere katılamayacaktı. Ancak askerlerin vizesinden geçebilenler aday olacaktı. Nihayetinde 6 Kasım 1983’te yapılacak olan seçimlere için, üç partiye izin çıktı: Askerler tarafından desteklenen Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP), merkez solu temsil iddiası taşıyan Halkçı Parti (HP) ve merkez sağda konumlanan Anavatan Partisi (ANAP).
Darbecilerin talebi, emekli bir generalin (Turgut Sunalp) genel başkanlığını yaptığı MDP’nin seçimlerden zafer ile çıkmasıydı. Darbenin lideri Kenan Evren halktan MDP’ye oy vermelerini istiyordu. MDP hükümeti kuracak, HP dengeli bir muhalefet sergileyecek, ANAP’ın varlığı ile de görüntü kurtarılacak, böylece askeri düzen makyajlanarak devam edecekti. Ancak beklenen olmadı; Evren’in arkasına alan MDP halktan veto yerken, seçim öncesi hiç ihtimal verilmeyen Turgut Özal’ın ANAP’ı sandıkları sarstı. Oyların yüzde 45’ini, 400 milletvekilinden 211’ini alan Özal tek başına iktidar oldu.
“Çağ atlamak”
Dört siyasi eğilimi aynı çatı altında buluşturduğunu söyleyen Özal, hem ekonomide hem siyasette özgürlükçü bir perspektifi savunuyordu. Bir taraftan Türkiye’nin ekonomik sistemini radikal bir biçimde değiştirdi. Devletin ekonomideki payını küçülttü, özel sektöre ağırlık verdi, rekabeti artırdı ve ekonomiyi dünyaya açtı.
Diğer taraftan ise, darbelerle kıskaca alınmış Türkiye’de insanların biraz olsun nefes alabilmesini sağlamak için özgürlük alanlarını genişletmeye çalıştı. Ona göre mutlaka savunulması gereken üç prensip vardı: Hür ve serbest düşünce, din ve vicdan hürriyeti, serbest teşebbüs. Türkiye’yi ayağa kaldıracak, onun ifadesiyle “Türkiye’ye çağ atlattıracak” ilkeler bunlardı.
Ancak, geçmişte merkez sağ liderlerde görülen bir hastalık Özal’da da belirdi. İktisadi serbestlikten vazgeçmedi ama iktidar süresi uzadıkça siyasi özgürlüklere olan vurgusu azaldı. Meselâ 12 Eylül’ün yasaklarının arkasında hizalandı. Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan ve Alparslan Türkeş başta olmak üzere darbecilerin siyasetten men ettiği politikacıların hayata dönüp dönmemeleri için yapılan halk oylamasında yasakçı tarafın başını çekti. Kürt meselesinin derinliği ilk etapta kavrayamadı ve sorunu tamamen askerlere devretti. Basın özgürlüğünü kısıtlama yoluna gitti ve kendine bağlı bir medya oluşturmaya çalıştı.
“Üzerimizden silindir geçti”
Özgürlüklerle arası bozulmaya başlayınca, Özal’ın halk desteği de azaldı. 1987’de yapılan seçimlerde, yaklaşık on puan kaybetti ve yüzde 36’ya geriledi. Düşen halk desteğini seçim sistemi mühendislikleriyle telâfi etmeye çabaladı ama nafile! 1987 genel seçimleri darbeydi ama Özal asıl darbeyi 1989 yerel seçimlerinde yedi.
Özal seçim stratejisini daha iyi hizmet vermek üzerinden değil halkı tehdit etmek üzerinden kurmuştu. “Eli kolu bağlı bir belediye başkanı ister misiniz?” ilânlarıyla yürütülen kampanyada halka verilen mesaj açıktı: “Eğer gider de muhalefet partilerinden bir belediye başkanı seçersen, ben hükümet olarak onların önüne engel çıkartacağım, onları çalıştırmayacağım.”
Ne var ki halk bu tehdide kulak asmadı, ANAP’a büyük bir hüsran yaşattı. İstanbul gibi kazanılmasına kesin gözüyle bakılan yerlerde bile muhalefet iktidarı ezdi geçti. ANAP yüzde 21.8’e düşmüş, büyük bir başarıya imza atan muhalefet hükümetin meşruluğunu tartışmaya açmıştı. Faruk Bildirici, 1989 seçimlerinin ANAP’ta nasıl bir ruh hâli yarattığını şöyle anlatıyor:
“O gece ANAP Genel Merkezi'ndeki yıkımı unutamam. Gecenin ilerleyen saatlerinde seçimin kaybedildiği belli olmuştu artık. Yanılmıyorsam Özal yoktu partide. Genel Başkan Yardımcısı Oltan Sungurlu'yu bulduk. Daha biz ‘seçim sonuçları’ demeye kalmadan yanıtladı bizi: Üzerimizden silindir geçti.” (https://t24.com.tr/yazarlar/faruk-bildirici/gazetecinin-not-defteri-ozal-siz-27-yildan-sonra-ozal-li-yillarin-hikayesi,26296)
Dönüm noktası
Bugün geriye dönüp baktığımda, 1989 seçimlerinin ANAP için bir dönüm noktası olduğunu düşünüyorum. Özal için işler bozulmaya başlayalı çok olmuştu ama o yerel seçimlerden sonra hiçbir dikiş tutmaz oldu. Her şey sarpa sardı, giderek tablo ANAP için daha kötü ve içinden çıkılmaz bir hale geldi. Sun’i teneffüs yoluyla ANAP bir süre daha varlığını devam ettirdi. Ama ANAP eski ANAP değildi; bir zamanların reformcu partisi olmaktan çıkmıştı ve hiçbir vakit o eski kimliğine geri dönemedi. Bir noktada Özal da parti ile yollarını ayırdı, kendisinin Türkiye’ye damgasını vurmasını sağlayan ilkeler üzerinden yeni bir parti kurmak için kolları sıvadı ama ona da ömrü yetmedi.
31 Mart 2019’da yapılan yerel seçimlere dair bir hüküm vermek için erken olabilir. Fakat ben ilerde, bu seçimlerin de AK Parti için bir dönüm noktası olarak değerlendirilebileceği kanısındayım. Zira gerek seçim öncesi ve gerek seçim sonrası tercihler, fena halde dönemin ANAP’ına benzerlikler gösteriyor.
AK Parti de, 2019 seçimlerine en iyi hizmeti kendisinin üretebileceği iddiasından ziyade halkın gözünü korkutarak girmeyi yeğledi. Bir belediye seçimini ülkenin varlık-yokluk meselesi haline getirdi. Belediyeleri kaybetmesi halinde İstanbul ve Ankara belediyelerine teröristlerin dolacağını, belediyenin onlar tarafından yönetileceğini bile söyledi. HDP’nin kazanacağı belediyelere kayyum atayacağını, Millet İttifakı’nın belediyelerine gün yüzü göstermeyeceğini söyledi. Tehditler savurarak, halkın tercihlerini yönlendirmeye uğraştı.
Yenilgi ve hezimet
Lâkin bu siyaset önemli oranda ters tepti. İktidarın doğrudan ve dolaylı bütün olanaklarını seferber etmesine karşın seçmenler bu gözdağlarına pabuç bırakmadı. AK Parti, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere, oluşturduğu iktidar ağını korumak açısından hayati derecede önem atfettiği birçok merkezi kaybetti. 31 Mart’ın yarattığı tablodan AK Parti’nin okkalı bir ders çıkarması gerekirdi. Ama AK Parti bu dersi reddetti, yanlışlarını ısrarla sürdürdü ve İstanbul seçimlerini yeniletti. Mesajının alınmadığını gören halk bu kez 23 Haziran’da çok daha sert bir tokat attı.
AK Parti, 31 Mart’taki yenilginin 23 Haziran’da hezimete dönüşmesinden de ibret almadı, oralı olmadı. “Nerede yanlış yaptık?” diye düşünüp kendisine çeki düzen vermesi gerekirken, büyük şehirleri kaybetmeyi hazmedemediğini açık edercesine, belediyeleri sıkıştırmaya, yetkilerini budamaya, faaliyetlerinin önüne takoz koymaya başladı. Seçimlerin hemen ertesinde başlayan bu süreç, COVID-19 salgını ile mücadelede ivme kazandı. İktidar kendisini, muhalefet belediyelerinin hizmet vermesini engellemeye vakfetmiş görünüyor. Belediyelerin mağdurlara destek olmak amacıyla bağış kampanyaları düzenlemelerine izin vermiyor. Belediyelerin topladıkları paralara el koyuyor. 25 yıldır çalışan aşevlerinin hesaplarına göz koyuyor. Belediyelerin bedava ekmek dağıtmasını önlüyor. Sokağa çıkma yasağı ilân ediyor ama gerekli hazırlıkları yapması için belediyelere haber dahi vermiyor…
İktidarın bu yaptıklarını ne akıl kabul eder ne de mantık. Halktan haklı olarak tepkiler yükselince müracaat edilen “Paralel yapı, devlet içinde devlet” gibi gerekçelerin de kamu vicdanında bir karşılığı yok. Bu toz duman kalktığında insanların aklında, belediyenin yoksul vatandaşına bedava ekmek dağıtmasına müsaade etmeyen bir iktidar resmi kalacak.
Yoğun hırsın sebebiyet verdiği politik körlük nedeniyle, iktidar mensupları önlerinde duranı ayırt edemeyebilir. Muhalefet partisinden belediyeleri güç duruma düşürmek için başvurulan yöntemlerin gerçekte halkı cezalandırmak anlamına geldiğini görmeyebilir veya görmezlikten gelebilirler. Ama hiç şüphe yok ki, mağdurlar söyleneni duyar, yapılıp edileni görür ve günü geldiğinde çıkarttığı faturayı muhatabının eline tutuşturur.
(*) Kürdistan 24, 22.02.2020
Yazarlar
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025