Vahap COŞKUN
Erken seçim lafının tedavüle girdiği bir dönemden geçiyoruz Türkiye’de. İktidar kanadında görüntü net; ortaklar arasında hemen her konuda tam bir görüş birliği mevcut. Cumhur İttifakı’nda dışarıya yansıyan bir sorun görünmüyor. Aksine iki partinin birlikteliği, birbirlerine olan ihtiyaçlarının artmasına paralel olarak, her geçen gün derinleşiyor. AK Parti, ne MHP’ye ne de Bahçeli’ye toz konduruyor. MHP ise bütün varlığıyla AK Parti’nin arkasında duruyor. Bahçeli, iktidarın bütün icraatlarını Erdoğan’dan ve AK Parti’den daha cevval bir şekilde sahiplenen bir performans sergiliyor. Dolayısıyla orada taşlar daha bir yerine oturmuş durumda.
Muhalefet cenahında ise bir belirsizlik var. Cumhur İttifakı’na karşı Millet İttifakı daha bir kırılgan; iktidarın seçime var olan yapısıyla gireceği öngörülebiliyor ama aynısını muhalefet için söylemek zor. Millet İttifakı’nın sürdürülüp sürdürülemeyeceği, muhalefetin tabanını genişletip genişletemeyeceği, ittifak sayılarının artıp artmayacağı, yeni partilerin ortak bir muhalefet ağı içinde yer alıp almayacağı gibi birçok soru cevabını bekliyor o tarafta.
RİSK VE İMKÂN
Belirsizlik, siyaset sahasını daraltabilir. Aktörlerin hareket kabiliyetlerini kısıtlayabilir. Seçenekleri ortadan kaldırabilir veya azaltabilir. Yani belirsizlik partiler için risklidir. Lakin belirsizlik, aynı zamanda, birçok imkân da içerir. Misal bir parti, geleceği az çok belirli kılmaya yönelik bir inisiyatif alabilir. Şartların zorunlu kıldığı fiili birliktelikleri ilkesel bir temel oturtacak bir hamle yapabilir. Potansiyel olarak yan yana durabileceği kesimlerle ilişkileri geliştirebilir. Farklı parti ve grupları ortak paydada buluşturmayı hedefleyen programlar üretebilir. Kesinliğin olmadığı bir vasatta doğru adımları atan bir parti, belirsizliği kendisi için bir fırsata dönüştürebilir.
Velhasıl, ortam kritik; bütün partilere önemli sorumluluklar düşüyor ama muhalefetin yükü daha ağır. Çünkü her bir muhalefet partisi, hem bütün muhalif parti ve tabanları bir arada tutacak hem de hem de iktidar tabanına seslenecek bir dil tutturmak zorunda. Bu bağlamda, Mithat Sancar’ın bu zorlu süreçte HDP’nin politikalarına yön verecek bir konumda olması, HDP için bir şans yaratıyor.
Sancar, demokrasi, insan hakları ve çatışma çözümü konularında Türkiye’nin önde gelen saygın akademisyenlerinden biri. Hâlihazırda Türkiye siyasetinde denge kurmak ve dengeli bir siyaset izlemek zor; Sancar’ın uzlaşmayı öne çıkaran tavrı, bu zorlukların aşılmasında HDP’nin işini nispeten kolaylaştıran bir işlev görebilir. Görebildiğim kadarıyla, Sancar’ın eş başkanlığındaki HDP siyasetinin üç dayanağı var:
PROJEKTÖRÜ BÜTÜN TÜRKİYE’YE TUTMAK
Birincisi, Türkiye partisi olma vurgusunun güçlendirilmesidir. Sancar gerek eş başkanlığa seçildiği kongredeki konuşmasında ve gerek TBMM’nin açılışının 100. yılı vesilesiyle gerçekleştirilen özel oturumda yaptığı konuşmada, bu hususun altını özellikle çizdi. Keza daha sonra katıldığı birçok programda da bu kavramı hangi manada kullandıklarını açıkladı. Sancar’a göre, Türkiye partisi olmanın iki boyutu var:
Boyutlardan biri, tek bir meseleye odaklanmamak ve ülkenin bütün sorunlarına projektör tutmaktır. HDP, bir geleneğin içinden geliyor, belli bir geçmişe ve birikime sahip. Elbette bu gelenek içinde kendisinden önce gelen partilerle bir süreklilik içinde. Ama HDP bu partilerden bir yönüyle de farklı. Fark şurada:
Dönemin koşulları ve ruhundan ötürü HDP’nin haleflerinin bütün yoğunlukları Kürt meselesine hasredilmişti. HDP için de Kürt meselesi temel sorun, buna şüphe yok. Ayrıca çözümü en kapsamlı şekilde talep ettiği ve Kürtlerin desteğini en yüksek oranda aldığı için de, HDP Kürt meselesini temsil eden bir parti sıfatını taşıyor.
TEMSİL GÜCÜNÜ ARTIRMAK
Ancak HDP, salt Kürt meselesini temsil eden bir parti olmakla çözüme varılamayacağı kanaatini taşıyor. Bu sebeple Kürt meselesine Türkiye’nin diğer sorunlarıyla birlikte bakıyor. Ülkenin bütün sorunlarına ilişkin öneriler geliştiriyor, çözümler üretiyor. Ezcümle HDP, Türkiye’nin demokratikleşmesini ve Kürt meselesinin bir hal yoluna koyulmasının beraber ele alıyor, mesafe almanın ancak bütünsel bir yaklaşımla mümkün olabileceğini düşünüyor.
Türkiyeliliğin diğer boyutu ise HDP’de herkesin kendisini kendi kimliğiyle temsil edebileceği iddiasıdır. Sancar, bütün kimliklere kapılarının açık olduğunu belirtiyor. Gayelerinin, HDP’yi çeşitli nedenlerle siyasetin dışında tutulan kesimleri siyasal alana taşıyan ve onların kendi adlarına siyaset yapabildikleri bir platforma dönüştürmek olduğunu söylüyor. HDP, Türkiyeli kimliğini güçlendirmeyi hem çoğulculuğu sağlayacak hem de siyaseti kuvvetlendirecek yol olarak görüyor ve buradan ilerlemeyi tasarlıyor.
“PKK’NIN UZANTISI”
İkincisi, HDP yönetiminin polemikten uzak durmaya çalışmasıdır. Bilhassa muhalefet partileri arasında bir ağız dalaşına girmekten imtina ediliyor. Örneğin, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener bir haber kanalında kendisine sorulan “İYİ Parti, HDP'yi nereye konumlandırıyor?” sorusuna “PKK, terör örgütünün yanına konumlandırıyor. Hep bunu söyledik” diye cevap verdi: Akşener’e göre yerel seçimlerde HDP seçmenlerinin ittifak adaylarına oy vermiş olabilirdi ama HDP Millet İttifakı’nın içinde HDP bulunmuyordu.
HDP yönetiminden buna bir karşılık gelmedi. Sancar, muhalefetten gelen bu ve benzeri ifadelere cevap vermeyi ne gerekli ne de yararlı gördüklerini ifade etti. HDP’nin bu tavrının altında, sanırım, iki neden yatıyor: Biri, iktidara odaklanmak, muhalefetin merkezine iktidarı oturmak ve muhalif partiler arası faydasız tartışmalarla enerjiyi boşa harcamamaktır. Diğeri ise ilerde muhtemel birliktelikleri zorlaştırmaktan kaçınmaktır.
RESMİ İTTİFAK
Üçüncüsü ve en mühimi, bundan sonraki seçimlerde ittifakların hukuki bir şekilde yapılması talebidir. HDP, geçen yerel seçimlerde iki ayaklı bir seçim stratejisi izledi: Bölgede belediyeleri kayyumlardan geri almak ve Batı’da Cumhur İttifakı’na kaybettirmek. HDP’nin buna uygun olarak ve herhangi bir siyasi pazarlık yapmadan muhalefeti desteklemesi iş gördü, iktidar bloku çok önemli merkezleri muhalefete kaptırdı.
Fakat HDP, gelecek seçimler için artık böyle bir yöntemin söz konusu olmayacağını ve eğer bir ittifak kurulacaksa, bunun açık ve resmi bir ittifak olması gerektiğini söylüyor. Muhalefetin üzerinde uzlaşılabileceğini asgari değerlerin bulunduğunu belirten HDP, yapılması gerekenin hedefi ve stratejisi bu değerlerle çerçevelenmiş resmi bir ittifak kurmak olduğunu belirtiyor. HDP’yi ittifakın dışında bırakmanın, iktidara örtülü bir destek anlamına geleceğini belirtiyor.
Görünen o ki, HDP artık azla yetinmek istemiyor, seçim ve iktidar oyunundaki kilit değerinin karşılığını görmek istiyor. Eğer seçim sistemi değişmezse, sanırım yakın gelecekte iktidar örgüsünü, diğer muhalefet partilerinin HDP’nin bu talebi karşısında alacağı tavır şekillendirecek.
*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025