Vahap COŞKUN
Yasama dokunulmazlığı, milletvekillerinin milletvekili oldukları müddetçe, Meclis’in kararı olmadan, cezai takibattan muaf olmaları anlamına gelir. Anayasanın 83. maddesindeki hükme göre; milletvekilli seçildiğine dair tutanağın düzenlendiği andan itibaren bir kişi, Meclis’in kararı olmadıkça, tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Mutlak bir nitelik arz etmeyen yasama dokunulmazlığının iki istisnası vardır. Biri ağır cezayı gerektiren “suçüstü” halinin varlığıdır. Diğeri de milletvekilinin işlediği iddia edilen suçun, Anayasanın 14. maddesi kapsamındaki eylemelerden olmasıdır.
Yasama dokunulmazlığı, milletvekillerine tanınan bir “suç işleme lüksü” ya da “ayrıcalık” olarak değerlendirilmemelidir. Anayasadaki bu hükmün gayesi, milleti temsil eden vekillerin -bilhassa muhalefet partilerine mensup vekillerin- vazifelerini hiçbir baskıya maruz kalmadan yerine getirebilmelerini sağlamaktır. Zira iktidar elinde tuttuğu çeşitli kuvvetleri kullanarak, muhalefete dönük keyfi soruşturmalar başlatabilir, yargılamalara tesir edebilir. Dokunulmazlık, böylesi esassız ve temelsiz kovuşturmalarla muhalefetin kıskaca alınmasına ve vekillerin yasama çalışmalarından alıkonulmalarına karşı konulmuş bir güvencedir.
MEYDAN OKUMA
Ne yazık ki Türkiye’de muhalefet, yasama dokunulmazlığının demokratik siyaset için ne kadar kritik bir mahiyet taşıdığını göremedi. Dokunulmazlığı, ucuz siyasi tartışmalara meze etti ve ona olması gereken kıymeti vermedi. İktidarın tahrikleri karşısında sakin kalıp dokunulmazlığı savunacağına, el yükseltip bunu meydan okuma vesilesi kıldı. Vekillerin üzerindeki koruma zırhı kaldırıldığında bundan iktidardan ziyade muhalefetin zarar göreceğini, iktidarın bunu muhalefeti suçlamak için bir fırsata dönüştüreceğini ve nihayetinde siyasi alanı daraltacağını öngörmedi.
CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu, HDP Hakkâri Milletvekili Leyla Güven ve HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları’nın dokunulmazlığının kaldırılması ve milletvekillerinin düşürülmesi ile sonuçlanan süreci de bu bağlamda ele almak mümkün.
Elbette olayın bu noktaya gelmesinde öncelikli sorumluluk, bu süreci iktidar başlatan, iktidarındır. Bugün AK Parti, dün kendisinin kapatılması ve Erdoğan’ın yargılanması için canla başla çalışan Doğu Perinçek ile aynı dalga boyunda. Geçmişte haksız yere hapse atılan vekilleri devletin en üst makamlarında ağırlayıp yanlışa karşı siyasi tavır koyan bir parti, şimdilerde vekilleri içeri atmak için bin dereden su getirmeyi marifet bilenler tarafından yönetiliyor. Perinçek ile aynı cümleleri kurmak ve Türkiye’ye onun baktığı yerden bakmak, AK Parti’nin genetiğinin hangi yönde ve ne kadar değiştiğini tek başına anlatmaya yeter de artar bile.
“KORKUMUZ YOK, KALDIRIN DOKUNULMAZLIKLARI”
Lakin mesele sadece iktidarla sınırlı değil, meydana çıkan resimde iktidar kadar ana muhalefetin de pay sahibi olduğunun altını çizmek gerekir. Hatırlanacaktır, 2015’te çözüm süreci bitti, çatışmalar şiddetlendi. “Beka”, “güvenlik” ve “korku” ile harmanlanmış bir milliyetçi atmosfer oluştu. Erdoğan, bu psikolojiyi siyasi kazanca tahvil etmek istedi ve HDP’lilerin dokunulmazlığının kaldırılması da bu çerçevede gündeme yerleşti.
Hedef tahtasına konan HDP olsa da gerçekte bu, muhalefet partilerin tümüne kurulmuş bir tuzaktı. Oyunu bozmak için ana muhalefet olarak CHP’nin herkesten önce buna karşı bir tavır alması gerekiyordu. Ancak CHP bunu yapmak yerine tuttu tuzağı daha büyüten bir söylemi savundu. Kılıçdaroğlu, ana teması “Kimseden korkumuz yok. Kaldırın bütün dokunulmazlıkları, herkes mahkemenin önüne gidip hesabını versin” olan açıklamalarda bulunuyordu o vakitler.
AK Parti dokunulmazlıkların toptan kaldırılması içeren bir anayasa değişikliğini Meclis’e getirdiğinde Kılıçdaroğlu, anayasaya aykırı olmasına rağmen bu değişiklik teklifine destek vereceklerini belirtti: “Anayasa’ya aykırı, halkı kandırmaya yönelik bir düzenleme geliyor. Dokunulmazlık kalktıktan sonra bizi hapse atacaklarsa atsınlar. Gerçek demokrasiyi bu ülkeye getirmek için, gereken tüm bedeli ödemeye hazırız. Ciddi bir karar almalı ve her şeyi göze almalıyız. HDP de ‘Evet’ demeli.”
YERSİZ KORKU
Kılıçdaroğlu’nun korkusu, dokunulmazlıkların kaldırılmasına karşı çıktığında, iktidar tarafından HDP ile aynı sepete konacak olmasaydı. Fakat bu, siyaseten anlamsız bir korkuydu. CHP, dokunulmazlık mevzunda iktidarın yanında dursa da, iktidarın CHP’ye ilişkin siyasetinde bir değişiklik olmayacaktı. CHP’ye diş bileyenler, CHP dokunulmazlıkların kaldırılmasını destekledi diye CHP’ye muhabbet besler hale gelmeyecekti. İktidar ve medyası, CHP’yi HDP ile yan yana kol kola gösterme çabasından geri durmayacaktı.
Yersiz korkudan ötürü CHP hukuki bir garabete siyasi olarak arka çıkınca, HDP hariç muhalefetin tamamı, dokunulmazlıkların kaldırılması noktasında iktidarla buluştular. Dokunulmazlıklar kaldırıldığında ise, doğal olarak, mahkemenin önüne iktidarın değil muhalefetin vekilleri çıktı. Evet, topun önüne önce HDP’liler konmuşu ama iktidarın vakti geldiğinde ve gerek gördüğünde muhalefeti topyekûn muhasara altına alacağı da belliydi.
İKİ YANLIŞ BİR DOĞRU EDER Mİ?
Nitekim öyle de oldu, HDP’liler ile birlikte CHP’li vekilinin de milletvekilliği düşürüldü. Bugün Kılıçdaroğlu Berberoğlu’na reva görüleni “darbe” ve “mili iradenin yok edilmesi” olarak niteliyor. “Üç arkadaşımızın milletvekilliği düşürüldü. Bunlar darbe döneminde yaşadığımız olaylar. Yapılan yanlıştır. Anayasaya aykırıdır” diyor. Ancak bu lafları bu saatte etmenin pek bir anlamı da yok hükmü de yok. Açık bir hukuksuzluğa bile bile lades diyerek yol verdiği için Kılıçdaroğlu masum değil, bu “darbe”de onun da büyük bir günahı var.
CHP ve Kılıçdaroğlu’nun bu durumdan gerekli dersi çıkarmasını umarım. İktidarın yanlışları karşısında muhalefetin görevinin buna “dur” demektir. Eğer muhalefet günü birlik çıkarlar uğruna demokrasi ve hukuk devletine zarar verecek bir yanlışa gözünü kapar ya da arka çıkarsa herhangi bir sorunu çözmez aksine o sorunu daha da ağırlaştırır.
İki yanlıştan bir doğru çıkmaz.
Yazarlar
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025