Vahap COŞKUN
AK Parti bir siyasi daralma süreci yaşıyor. Eskiden olduğu gibi farklı ve geniş kesimlere hitap edebilme becerisini kaybediyor, giderek daha az ve daha dar bir kitleyi ikna edebiliyor. İstanbul Sözleşmesi etrafında koparılan fırtına ve buna verilen tepkiler, AK Parti’nin değişen sosyolojiye ayak uydurmadığını ve kendi tabanının hissiyatına yabancı kaldığını ortaya koyuyor. Her şeyden evvel, son günlerde gündemi işgal eden Sözleşme’nin tam adını hatırlamak gerek, çünkü adı bilmek, neyin üzerinde konuştuğumuzu bilmek açısından önemli. Adı, Sözleşme’nin içeriğini yansıtıyor: “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi.” Yani sözleşme, kadına yönelik şiddet ve aile/ev içi şiddet gibi iki sorun alanına odaklanıyor.
Sözleşme, Mayıs 2011’de İstanbul’da yapılan Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu toplantısında imzaya açıldığı için “İstanbul Sözleşmesi” olarak biliniyor. 81 maddelik Sözleşme’nin dört temel gayesi var: Şiddeti önlemek, mağduru korumak, şiddet fiilini etkin bir şekilde kovuşturmak ve şiddete karşı etkili politikalar geliştirmek. Sözleşme, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesini konu alan ve hukuki bağlayıcılığı olan ilk uluslararası belge niteliğini taşıyor. Türkiye, bu Sözleşme’nin hazırlanma süreci dâhil her aşamasında bulundu, ön ayak oldu, Sözleşme’yi imzalayan ve onaylayan ilk ülke sıfatını aldı. 1 Ağustos 2014 tarihinde Türkiye’de resmen yürürlüğe giren Sözleşme, bugüne kadar 45 Avrupa Konseyi üyesi devlet tarafından imzalandı, 34’ü tarafından da onaylandı. Bugüne kadar Sözleşme’den çekilen bir ülke olmadı.
SİYASAL DARALMA
İmzalandığı dönemde, bir dirençle karşılanması bir yana, Türkiye’nin kadın haklarına ve demokratik değerlere atfettiği önemin ve iktidarın kadına yönelik şiddeti önlemeye verdiği önceliğin bir nişanesi olarak gösterilen Sözleşme, dokuz yıl sonra yoğun bir tartışmaya açıldı. İktidarı destekleyen kimi çevreler, bu Sözleşme’nin fıtri cinsiyetleri bir tehlike gibi addettiğine, cinsiyetsizliği dayattığına, eşcinsel ilişkileri teşvik ettiğine, aile yapısını dumura uğrattığına ve geleneklere savaş açtığına dair büyük bir propaganda faaliyeti yürütüyor. Neredeyse memleketin başına musallat olan bütün melanetlerden bu Sözleşme ve onu imzalayanlar mesul tutulacak. Oysa Sözleşmede, bu ve benzeri ithamlara dayanak oluşturabilecek herhangi bir hüküm yok. Muhalifliği bileylemek babında öne sürülen iddialar ve kanıtlar (!) da inandırıcılıktan uzak. Bu itibarla İstanbul Sözleşmesi karşıtlığının temelinde, hakiki endişelerden ziyade, AK Parti’nin ve bazı destekçi çevrelerinin siyasi yönelimlerinin yattığını söylemek yanlış olmaz.
AK Parti bir siyasi daralma süreci yaşıyor. Eskiden olduğu gibi farklı ve geniş kesimlere hitap edebilme becerisini kaybediyor, giderek daha az ve daha dar bir kitleyi ikna edebiliyor. Etki alanının daralması, iktidarın çekirdeğinde bulunan grupların, bugüne kadar çeşitli nedenlerle paranteze aldıkları itirazlarını ve taleplerini daha açık bir biçimde dile getirmelerine olanak sağlıyor.
İÇE KAPANMA
İçe kapanmanın hızı artıkça çekirdek taban cirminden daha fazla bir yer yakıyor. Dün söylemediklerini bugün bağıra çağıra söylüyor, geçmişte sessizce karşıladıkları konular hakkında gürültü çıkarıyor ve taleplerini partinin önceliği haline getiriyor. İstanbul Sözleşmesi’ne, imzalanmasının üzerinden dokuz yıl geçtikten sonra bu derece keskin bir muhalefet geliştirilmesi, bunun bir yansıması olarak okunabilir. AK Parti bu durum karşısında iki yönlü bir siyaset izliyor: Bir yandan, zaten düşme eğilimine girmiş oylarını korumak adına, çekirdeğinden gelen bu seslere daha fazla kulak kesiliyor. Eskiden bu tür talepler karşısında daha mesafeli ve artısı-eksisini düşünen daha serinkanlı bir tutum alırken, şimdi bunları hemen olumluyor ve mümkün mertebe hızlı bir şekilde hayata geçirmek için kolları sıvıyor. Diğer yandan ise, bu talepleri bütün bir muhafazakâr-dindar kesimin talebi formuna koyup muhalefetin buna göstereceği tepkiyi de bütün dindarlara yönelik bir tepki gibi sunmaya çalışıyor. Muhalefetin reaksiyoner tavrının, muhafazakâr-dindar camiada bir kaygı ve korku yaratmasını bekliyor. Hülasa AK Parti endişelerin arttığı bir karşıtlık ortamında, kendisine dönük şikâyetlerin önünü kesebileceğini ve böylelikle gücünü muhafaza edebileceğini düşünüyor.
SOSYOLOJİK DEĞİŞİM
Ancak işler AK Parti’nin düşündüğü gibi gitmedi, gitmiyor. İlkin, artık muhalefet bu ayrıştırma üzerinden siyaset oyununa prim vermiyor. Dolayısıyla AK Parti’nin tahtada iyi görünen taktiği, sahada umulan neticeyi üretmiyor. İkincisi ve daha mühimi, AK Parti kendi sosyolojisinden uzaklaşıyor; onların hayata dair görüşlerini yakalamakta zorlanıyor ve beklentilerini karşılayamıyor. Uzun süren AK Parti iktidarında okullaşmada, orta sınıflaşmada ve şehirleşmede önemli adımlar atıldı. Sonuçta 2002’den farklı bir AK Parti sosyolojisi ortaya çıktı ve değişim en göze batar haliyle kadınlarda kendini gösterdi. Kadınlar daha fazla eğitim alma olanağına kavuştular, iş dünyasında kendilerine daha fazla yer buldular ve kamusal alanda daha çok görünür oldular. Hidayet Şefkatli Tuksal, muhafazakâr kesimdeki–bilhassa kadınlardaki- bu değişimi güzel özetliyor:
“Muhafazakâr kesimin gençleri ise, büyüklerinin hatıralarından haberdar olsa da, daha geniş bir perspektiften, daha farklı alternatiflere de sıcak bakan, daha ılımlı ve daha az sadık bir kitleyi oluşturuyor. Onlar daha eleştiren bir taraftalar ve özgürlükleri daha çok önemsiyorlar diye düşünüyorum. Özellikle muhafazakâr kesimdeki genç kadınların kadın haklarından geriye gidiş anlamına gelecek her adıma tepki duyduklarını, bunu çok yüksek sesle ifade edemeseler de, bu konuda kaygılı olduklarını görüyorum. Yakın zamanda twitter’da gerçekleştirilen erkeklerle ilgili bir eyleme çok sayıda kadının katılmış olması çok önemli bir göstergeydi ve bu muhafazakâr erkekleri bayağı tedirgin etti. Kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet meselesi ve bu bağlamda İstanbul Sözleşmesi de, genç kadınların yakından takip ettiği meseleler.”
DUVARA TOSLAMAK
İstanbul Sözleşmesi ile alakalı tartışmalar ve yaşananlar bu değişimin bir teyidi niteliğinde. Numan Kurtulmuş’un ifade ettiği “İstanbul Sözleşmesi’nden çekilebiliriz” sözlerine tepki, salt muhalefet partilerinden ve seküler kesimlerden gelmedi; muhafazakâr çevrelerden de itiraz sesleri yükseldi. Gelecek Partisi ve DEVA Partisi, net bir biçimde Sözleşme’nin arkasında durdu ve kadın haklarından geri adım atılmasını kabul etmeyeceklerini duyurdu. Sözleşme aleyhtarı lobinin bastırma çabalarına rağmen AK Parti’nin içinden de Sözleşme’ye kol kanat gerildi. AK Parti’nin kadın milletvekilleri, iktidara yakın kadın sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderleri, kadın hakları ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi için önemli bir kazanım saydıkları Sözleşme’yi savundular.
MetroPoll Sosyal ve Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin “Türkiye’nin Nabzı Temmuz 2020” başlıklı araştırması, halkın yaklaşık üçte ikilik bir çoğunluğunun Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesine karşı olduğunu gösteriyor. Araştırmaya göre halkın yüzde 64’ü Sözleşme’den çekilmeyi onaylamıyor, yüzde 17’si onaylıyor, yüzde 19’u ise bu konuda bir fikir belirtmiyor.
AK Parti seçmenlerinde durum çok farklı değil; AK Partililerin yüzde 50’si Sözleşme’nin lehinde, yüzde 25’i Sözleşme’nin aleyhinde görüş bildirirken, yüzde 25’i de bu soruya bir cevap vermekten imtina ediyor. Yani sadece AK Parti’nin elitlerinde değil, AK Parti’nin geniş tabanında da Sözleşme’ye dair müspet bir tutum var. İstanbul Sözleşmesi etrafında koparılan fırtına ve buna verilen tepkiler, AK Parti’nin değişen sosyolojisine ayak uydurmadığının, kendi tabanının hissiyatına yabancı kaldığının bir karinesi. Dünyayı algılama biçimi ve talepleri farklılaşan bir kitle var. Sözleşme tartışmasında olduğu gibi bu kitle eski kodlarla baskılanmak istenir ve/veya buna niyetlenenlerin değirmenine su taşınırsa, duvara toslamak kaçınılmaz olur.
KARAR
Yazarlar
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025