Vahap COŞKUN
AK Parti iktidarının 18 yılı geride bırakması, normal şartlarda üç yıl daha sürecek olması ve yaşanan onca soruna rağmen Cumhur İttifakı’nın iktidar için gerekli %50 + 1 oy oranından halen çok fazla uzaklaşmaması, Türkiye muhalefetinin bir kesiminde derin bir umutsuzluğa neden olmuş durumda.
Umutsuzluk başlıca iki kaynaktan besleniyor. Biri, muhalefet partilerinin performansından duyulan derin hayal kırıklığıdır. Diğeri de iktidarın otoriterleşmenin dozunu yükseltmesinden duyulan ürküntüdür. Bu da iki yanlış muhalefet tarzına yol açıyor.
Yanlış muhalefet tarzlarından ilki, iktidarın kendi kendine çökeceğine duyulan temelsiz inançtır. Buna göre, başta ekonomi olmak üzere, seçmen için hayati derecede önem arz eden konularda iktidar o kadar büyük yanlışlara düşüyor ki, bu yanlışların iktidarın desteğini aşındırması kaçınılmazdır. Muhalefete düşen, birliğini korumak ve iktidarın tuzaklarına düşmeden sakince beklemektir. İçerde iktisadi krizi durduramayan ve dışarıda tek başına kalıp zora düşen iktidar oy kaybını durduramayacak, sandıkta halktan tokatı yiyecek ve gitmek zorunda kalacaktır.
Negatif siyaset
Kendisi bir değer üretmeden rakibin bir felaketle iktidardan düşmesini beklemenin ahlaki zafiyeti bir yana, bu muhalefet biçimi hesap hatalarıyla da malûl. Evvela, muhalefetin birliğini muhafaza edip edemeyeceği, ortak bir aday üzerinde mutabık kalıp kalamayacağı hâlâ bir muamma. İttifakların birçok sürprize açık olduğu her daim hatırda tutulmalı.
Kaldı ki, birlikte hareket etmeye devam etse bile, negatif siyaset yapan, pozitif bir gündem inşa edemeyen bir muhalefetin kendiliğinden halkın teveccühüne mazhar olması zor. Nitekim hemen her alanda şartların daha da zorlaşmasına karşın iktidarın hâlâ %40-45 bandında gezinmesi, hem iktidarın beklendiği ölçüde zayıflamadığının, hem de muhalefetin beklendiği ölçüde kuvvetlenmediğinin bir göstergesi.
Cumhur İttifakı’ndan daha somut, daha gerçekçi ve daha ikna edici bir program sunamayan bir muhalefete seçmen yeterince iltifat etmez. Yerinde sayan ve kaderini iktidarın yıpranmasına bağlayan pasif bir muhalefetin, seçmende değişimi mümkün kılacak bir istek uyandırması ve iradeyi ayağa kaldırması zor olur. Buna mukabil son derece motive bir iktidar, seçim sathı mailine girildiğinde elindeki bütün imkânları seferber ederek ihtiyaç duyduğu oya erişebilir.
“Bunlar seçimle gitmezler”
İkinci yanlış muhalefet tarzı ise, sürekli olarak sandığa güvensizliğin pompalanması, mevcut iktidarın seçimler yoluyla değiştirilemeyeceğinin vurgulanmasıdır. Bazen açıktan bazen de alttan alta işlenen bu teoriyi ifade edenlere göre, Cumhur İttifakı kaybedeceği bir seçime girmez. Seçimleri erteletmek ya da yaptırmamak için bütün seçenekleri kullanır. Kullanabileceği bir seçenek olmazsa, savaş çıkarmak, savaşa girmek gibi olağan dışı seçenekler yaratır. Olur da seçime girer ve kaybederse, o vakit de seçim sonuçlarını tanımaz ve iktidarı seçimden galip çıkan muhalefete devretmez.
İktidarın seçim yapmayacağına veya seçimle gitmeyeceğine dair varsayımın, Türkiye’nin 1950’den beri gelen sandık tecrübesini hafife aldığı kanısındayım. Benzer bir dile, geçen yıl yerel seçimler öncesinde de müracaat edilmişti. Lâkin hem yapılan seçimler hem de seçim neticeleri bunun yanlış olduğunu göstermişti. Tarihi deneyimin de ötesinde, bu muhalefet tarzı iki açıdan çok sorunlu.
Biri, muhalefet saflarına umutsuzluğu hâkim kılmaktır. “Sandık yok” dediğinizde, muhaliflere heyecanlarını kaybettirir, onları sindirirsiniz. Karşı olduğunuz iktidara en büyük psikolojik desteği sağlamış olursunuz. Zira iktidarın oyla değişiminden umudunu kesmiş bir muhalif seçmen kitlesi de en fazla iktidarın işine gelir. Dolayısıyla, “seçim olmaz” deyip oldukça keskin bir muhalefet yaptıklarını düşünenler, aslında iktidarın ekmeğine en çok yağ sürenlerdir.
Demokratik siyasetin kepengi
Diğeri ise, başta siyasi partiler olmak üzere muhalif çevrelerin yapmaları gerekenleri yapmamalarına neden olur. Eğer iktidara erişmenin yolu sandıktan geçmiyorsa, çalışıp didinmenin, uğraşmanın, mücadele etmenin de anlamı kalmaz. “Bunlar seçimle gitmezler”e sarılanlar, muhalefetin önüne -bilinçli ya da bilinçsiz- iki yol koşuyorlar: Ya tamamen teslim olup iktidarın düşmesini beklemek, ya da siyaset dışı arayışlara girmek.
Her ikisi de demokratik siyasetin kepenginin çekilmesi anlamına gelir ve kabul edilemez.
Muhalefet bunlarla zaman öldüreceğine iktisadi, hukuki ve siyasi perspektiflerini kamuoyunun tartışmasına sunarak seçmen havuzunu büyütmeye odaklanmalıdır.
Hülasa beklemekle olmaz, durmakla olmaz, bütün enerjiyi karşıtlığa sarf etmekle olmaz, salt yıkımdan bahsetmekle olmaz. Muhalefetin aktif olması, üretmesi, halkın huzuruna her konuya ilişkin alternatiflerle çıkması ve inşa edici bir gelecek tasavvuru geliştirmesi icap eder.
(*) Kürdistan 24, 28.10.2020
https://www.kurdistan24.net/tr/opinion/93798fb7-9f25-4a5f-9091-77dd6f853b90
Yazarlar
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025