Vahap COŞKUN
İktidarın, HDP’yi yargıyı kullanarak baskı altına alma ve sistem dışına itme siyaseti son hız devam ediyor. 17 Mart, uzun süredir ısrarla sürdürülen bu siyasetin zirve noktası oldu. Aynı gün önce HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliği düşürüldü, sonra HDP’ye parti kapatma davası açıldı.
Gergerlioğlu “terör örgütünün propagandasını yapmak” suçundan kesinleşen cezasının Meclis Genel Kurulu’nda okunmasıyla milletvekili sıfatını kaybetti. Bu ceza ona, bir haber sitesinde yer alan ve bugüne kadar hakkında herhangi bir cezai işlem yapılmayan bir haberin linkini paylaştığı için verildi.
Akıl alır gibi değil; çünkü haberin içeriğinde herhangi bir suç unsuru bulunmuyor. Yargı makamları da bu nedenle, haberin kendisine ilişkin kılını bile kıpırdatmadı. Fakat haber sitesi için takınılan bu doğru tavır, söz konusu bir HDP milletvekili olduğunda şaştı ve milletvekiline hukuka aykırı bir şekilde dava açıldı.
Yargılama süreci de baştan aşağı hukuksuzlukla örüldü. Yargılamanın durdurulması gerekirken oy çokluğuyla yargılamanın devamı yönünde karar alındı. Normalde beraat çıkması gereken bir davada Gergerlioğlu mahkûm ettirildi. Böylece evvela olmayan bir suç yaratıldı, akabinde buna dayanılarak Gergerlioğlu’nun vekilliği elinden alındı.
İktidarın boyasını kazımak
Hülasa Gergerlioğlu’nun başına gelenin hukukla bağlantısı yok. Karar, bütünüyle bir hukuksuzluk belgesi. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 21 sayfalık onama kararının 16 sayfasında karara muhalif kalan üyenin derinlikli itirazları vardı. Ders niteliğindeki şerh, kararın hem esas hem de usul açısından ne denli gayri-hukuki olduğunu cümle âleme gösteriyordu. Muhalefet şerhinin ipliğini pazara çıkardığı kararın AYM’den döneceği de kesin.
Gergerlioğlu, insan hakları mücadelesinin içinden gelen bir hekim; mazbatasını aldığı ilk günden itibaren tek başına bir insan hakları kurumu gibi çalıştı. Sözüm ona insan haklarını korumak için oluşturulan kurumlar vatandaşların şikâyetlerine gözlerini kapatır ve taleplerini duymazdan gelirken, Gergerlioğlu her yerde hakkın peşinden koştu. İhlallerin izini sürdü. Sahibinin kimliğine bakmadan mağduriyetleri araştırdı, yapılan yanlışlıkları ve hataları ortaya çıkardı.
Özellikle kadınların çıplak aranma iddialarını gündeme taşıması kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. İktidar temsilcilerinin buna mutlak bir biçimde karşı çıkmaları, bu muameleye maruz kalanların tanıklığı karşısında boşa çıktı. İktidarın asabını bozan bu gerçeğin meydana dökülmesi Gergerlioğlu’nun hayatında önemli bir kilometre taşı oldu. Zannederim, onun hakkındaki sürecin yangından mal kaçırır gibi hızla sonuçlandırılmasında, iktidarı kamuoyu nezdinde çok güç bir duruma düşüren bu olay belirleyici bir rol oynadı.
İktidarın insan hakları boyasını kazıdı Gergerlioğlu ve boyanın kapattığı kiri, pası gözler önüne serdi. Onun, demokratik ilkeler ve siyasi özgürlükler ayaklar altına alınarak cezalandırılmasının asıl nedeni de buydu. Affedilmez bir suç işledi Gergerlioğlu; iktidarın görmeyi ve görülmesini istemediği gerçek yüzüne ayna tuttu. İktidar da üstünü başını düzeltmeye mecali olmayınca kalktı aynayı kırdı. Gergerlioğlu’nu siyaseten cezalandırıp buna hukuki kılıf dikti.
Cirminden fazla yer yakan ortak
Halkın farklı kesimlerinin desteklediği muhalif bir vekil olan Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesini müteakip partisi HDP’ye de kapatma davası açıldı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin hazırladığı iddianamede, HDP’nin kapatılması istemini iki nedene dayandırdı: “HDP yöneticisi ve üyelerinin PKK terör örgütü ve bağlı örgütlerle birlikte hareket etmeleri” ve “örgütün uzantısı olarak faaliyetlerde bulunarak Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve ortadan kaldırmayı amaçlamaları.” Şahin, ayrıca, HDP’nin 600’dan fazla üyesine de siyaset yasağı getirilmesini talep etti.
Her ne kadar kanuni bir forma sokulmaya çalışılsa da bu kapatma davasının altında siyasi bir hesabın ve isteğin yattığı izahtan varestedir. Şeklen bu dava Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından açılmış gözükse de aslen davayı açan MHP’nin Genel Başkanı Bahçeli’dir.
Zira iktidarın cirminden daha fazla yer yakan küçük ortağı bu yılın başından beri her grup toplantısında HDP’nin kapatılması yönünde çağrıda bulundu. Sürekli el yükseltti ve 2 Mart’ta “HDP’nin kapatılması acildir, hayatidir, şarttır” ifadelerini içeren talimat niteliğinde bir konuşma yaptı.
AK Parti, başlangıçta kapatmaya mesafeli bir tutum takındı. En yetkili ağızlarından, partilerin kapısına kilit vurmanın Türkiye demokrasisine bir katkı sunmadığına ve partinin tüzel kişiliği yerine şahıslara müeyyide uygulamanın daha yerinde olacağına dair açıklamalar geldi. Ancak Bahçeli vitesi artırdıkça AK Parti’de karşıt sesler kesildi, bunun yerine HDP’nin kapatılmasını savunan isimler öne çıkmaya başladı. Gerekli mesajı alan yargı da HDP’yi kapatmak için düğmeye bastı.
Bahçeli’nin bastırması neticesinde açılan bir dava var ortada. Bahçeli bahsetmeyinceye kadar muhtemelen yargının aklının köşesinden böyle bir dava geçmiyordu. Ama ne zaman ki Bahçeli ısrarla üzerinde durdu, yargı da konuyu gündemine aldı, alelacele bir iddianame hazırladı ve davayı AYM’nin önüne götürdü.
Yani kapatma davası, hukukun emri değil, siyasi hesapların ve Bahçeli’nin talebinin ürünü.
Parti kapatılabilir ama seçmen kapatılamaz
Başsavcı’nın iddianamesi kabul edilirse AYM, HDP’den savunma ister. Yüce Divan sıfatıyla yargılama yapan AYM, 15 üyeden oluşur. AYM, bir partinin kapatılmasına ya da devlet yardımından yoksun bırakılmasına üçte iki çoğunlukla karar verebilir. (m. 149) Hukuki süreç, her halükârda belli bir zaman alır. Nitekim hâlihazırda AYM’nin önünde dört parti ile ilgili (Türkiye Kürdistan Partisi, Kürdistan Sosyalist Partisi, Kürdistan Özgürlük Partisi ve Kürdistan Komünist Partisi) kapatma davaları var ve bu davalar iki yıldan fazla bir süredir karara bağlanmayı bekliyor. Keza yargılamanın bir aşmasında HDP kendini feshetme yoluna da gidebilir. Bu durumda dava düşer.
Türkiye bir siyasi partiler mezarlığı. HDP de parti kapatmalara yabancı değil. HEP, ÖZEP, ÖZDEP, DEP, HADEP, DEHAP, DTP, BDP, HDP ve DBP gibi bu siyasi gelenek içinde yer alan partiler ya Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldılar ya da haklarında dava açıldığından kendilerini feshetme yoluna gittiler. İbretlik bu kara tablo, iki mühim hususa işaret ediyor:
Birincisi, hemen her partisi bir şekilde oyun dışına itilmesine rağmen, bu gelenek demokratik siyasi sahayı kullanma iradesinden geri adım atmıyor. Müesses nizam her seferinde bir kulp takarak partilerini tasfiye etmeye yelteniyor ama bu gelenek kendine siyasette yer ve alan açma noktasında ısrarlı davranıyor, direnç gösteriyor. İktidarlar kıymetini bilmese de siyasette var olma kararlığı çok değerlidir.
İkincisi, sürekli budanmasına karşın bu geleneğin tabanını genişletmesidir. 1990’larda yüzde 4’lerde başlayan yolculuk bugünlerde yüzde 10-12 bandında seyrediyor. Olası bir kapatmanın bu gidişatı değiştirmesi güç; çünkü bir partinin kapısı hukuken örtülebilir ama kitlesi ortadan kaldırılmaz. Seçmenin oy vermesi engellenemez. Parti kapandı diye fikriyatı anında buharlaşmaz. Destekçilerinin ona bağlanmalarını sağlayan dinamikler, bir hukuki kararla, ters yüz edilmez.
Demokles’in kılıcı
Ezcümle kapatma davası, HDP’ye ya da onun devamı olacak bir partiye siyaseten bir kayıp yaşatmaz. Ama HDP oylarında gözü olan, koltukta kalmak için bu partiyi devre dışına çıkarmak ve muhalefette ikilik yaratmak için hukuku dolanmaktan imtina etmeyen iktidara iki taraflı kaybettirir:
Bir taraftan açık bir haksızlığın kurbanı olma ve mağduriyet duygusu, HDP seçmeninin partisine daha fazla sarılmasını sağlar. Diğer taraftan ise Kürt seçmenler ile iktidar arasında zaten var olan makas bir daha kapanmayacak derecede açılabilir.
Parti kapatma mevzusunun, iktidarın insan hakları, ekonomik reform ve yeni anayasa gibi plan ve projelerini daha baştan ölü doğdurduğunu da eklemek gerekir. Yargıdaki gücüne ve yasamadaki çoğunluğuna dayanarak muhalefetin başında türlü tehditleri Demokles’in kılıcı gibi tutan bir iktidarın hak ve özgürlükleri tahkim edeceğine inanacak çok az kişi çıkar.
Kayyumlarla yerelde; dokunulmazlıkların kaldırılması, vekilliklerin düşürülmesi ve parti kapatmayla genelde millet iradesine gem vurmanın siyaseten izah edilebilir bir yönü olamaz. Vatandaşları en temel siyasi haklarından olan temsil haklarından mahrum kılmak, demokrasinin altını oyar. Siyasal çoğulculuğunun önüne set çekmek, şiddet taraftarlarının ekmeğine yağ sürer. Kaybeden bütün ülke olur.
Parti kapatmanın bir derde derman olduğu görülmemiştir. Bunca tecrübeden sonra memleketin sürekli kendine ağır maliyetler çıkaran aynı yere dönüp durması yazık! Çözüm üretmediği, bilakis yaraları derinleştirdiği sabit olan metotlarda ısrar etmek ise, bir siyasi akıl göstergesi değildir.
Perspektif, 18.03.2021
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025