Vahap COŞKUN
İYİ Parti, MHP içindeki iktidar mücadelesinden doğdu. Sarsılmaz olduğu düşünülen Devlet Bahçeli’ye karşı bayrak açan Meral Akşener, liderlik rekabetinde çok büyük bir mesafe kaydetti. Normal şartlar altında yapılacak bir yarışta Bahçeli’nin genel başkanlık koltuğunu kaptırma tehlikesinin büyümesi iktidarı harekete geçirdi. İktidar, hukuki ve fiili gücünü seferber ederek Bahçeli’yi, kelimenin tam anlamıyla koruması altına aldı. Bahçeli de devlet desteğiyle Akşener’i tasfiye etti.
MHP ile bağları kopan Akşener, İYİ Parti’yi kurdu. Başlangıçta birçok yorumcu, bu partinin başarılı olamayacağını düşünüyordu. MHP gibi köklü bir ideolojik partiden ayrılarak kurulan bir partinin, kısa vadede kendisini siyasetin odağına taşıyacak bir kitle desteğine erişemeyeceği kanaati yaygındı. Akşener’in farklı kesimlere seslenerek onlarla irtibat kurabilmesi, partisine bir çatı hüviyeti kazandırabilmesi ve buna denk düşen bir sosyolojiyle bulaşabilmesi beklenmiyordu.
Lakin Akşener kendisinden beklenmeyeni yaptı. Daha partisini kuran belgelerin üzerindeki mürekkep kurumadan girdiği ilk seçimde, %10’a varan bir oy aldı. Partiler arasında seçmen mobilizasyonun asgari seviyede seyrettiği bir vasatta elde edilen bu netice, büyük bir başarıyı ifade ediyordu. Artık Türkiye siyasetinde, Akşener ve partisini göz ardı ederek bir hesap yapmanın imkânı kalmamıştı.
İYİ Parti’nin bu şekilde siyasette bir ağırlık merkezi haline gelmesinde en büyük pay, şüphesiz, Akşener’in. Hatta, belki biraz abartmak pahasına, İYİ Parti’nin vardığı noktanın tek başına Akşener’in eseri olduğunu söylemek de mümkün. Zira onu bir tarafa koyduğunuzda, ortada bir partin kalacağı çok şüpheli. Akşener’in kısa bir vakitte hatırı sayılır bir yol almasını sağlayan üç başat hususiyetinden bahsedilebilir:
Kararlı Ve Güçlü Lider
İlki, Akşener’in muhalif kanattaki etkili lider boşluğunu doldurmasıdır. Liderlik özellikleri, halkın tercihlerinin şekillenmesinde en önemli faktörlerden biri. MetroPoll Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’nin, muhalefet partilerinin performansına odaklanan “Türkiye’nin Nabzı Şubat 2021” başlıklı araştırmasında, seçmenlerin oy davranışlarını en çok % 39 ile ekonomik şartların etkilediği belirtiliyor. Parti liderliği ise, % 22 ile ikinci sırada geliyor.
Akşener, bu meyanda, etkili bir liderlik ortaya koyuyor. Bahçeli’ye başkaldırdığı günden bu yana, cesur ve gözü pek bir aktör profili çiziyor. Siyasi alanı baskı altında tutmak ve muhaliflerin sesini kısmak isteyen Cumhur İttifakı’nın liderlerine, anladıkları lisanla mukabele ediyor. Suçlamalar karşısında geri adım atmıyor. Kendisini hedefe koyan ithamları (FETÖ’cü, kripto) anında cevaplıyor. Bel altı saldırıları ve itibar suikastlarını (eşini aldatma, nesebi gayri sahih çocuklar, Fosforlu Meral) doğrudan halka şikâyet ediyor. Minder dışına çıkanları mindere çekip karşılığını orada veriyor.
Akşener’in çizdiği bu kararlı ve güçlü lider portresi, arayış içinde olan seçmenlerin bir kısmını İYİ Parti’ye çekiyor. Bildiğinde ısrar eden, doğru olduğuna inandığı yoldan şaşmayan ve kendisine saldıran muktedirlere kafa tutan siyaset tarzı, gidişattan memnun olmayan ama malum nedenlerle seslerini çıkaramayan bazı kesimlerde karşılık buluyor.
Sokakta Muhalefet
İkincisi, Akşener’in muhalefeti Meclis’te sınırlı tutmayıp sokağa indirmesi, halkla birebir temas kurmasıdır. Seçmenlerin temel istemlerinden biri, siyasetçilerin ulaşılabilir olmasıdır. İnsanlar kendilerinin ve ailelerinin hayatı ve geleceği hakkında karar verenlerle yüz yüze muhatap olmaya; sorunlarını, endişelerini, korkularını, beklentilerini ve umutlarını direkt onlara iletmeye büyük bir anlam atfederler. Halka, onun yanında olduğunu ve dertleriyle dertlendiğini hissettirme, bir partinin toplumla bütünleşme ve başarıya ulaşmasının anahtarlarından biri.
MetroPoll verilerine göre, seçmen muhalefet partilerinin TV ve medya üzerinden siyaset yapmalarını doğru bulmuyor. Etkin bir muhalefet için siyasetçilerin sokağa çıkmasını, halka gitmesini, esnafla hemhal olmasını istiyor. Seçmenin %66’sı, partilerin politikalarını aracı kullanmadan halka anlatmaları gerektiğini düşünüyor. Muhalefet seçmenlerinde bu oran %70’in üzerine çıkıyor.
Akşener, halktaki bu talebi en erken fark eden lider; her gün sokakları arşınlıyor. Siyaseti en yalın anlamıyla yapıyor; işçiyle, işsizle, ev kadınlarıyla, esnafla konuşuyor. Her hafta Meclis’te geniş toplumsal kesimlerin sorunlarını konu ediniyor ve kürsüsünü de bu sorundan mustarip olan bir temsilciye bırakıyor. Komplike meseleleri basit formüllere indirgiyor. Derdi de çareyi de halkın diline tercime ediyor. Hislerine tercüman olduğu hissiyatı, Akşener isminin öne çıkmasını sağlıyor.
Geçiş Üstünlüğü
Üçüncüsü, Akşener’in milliyetçiliğidir. Bugün Türkiye’de milliyetçi olmanın siyasetçilere sağladığı dört mühim avantaj var:
Bir, dozu farklı olsa da hemen her parti milliyetçiliği sahipleniyor, milliyetçilik bir tür ortak payda olarak görülür. Dolayısıyla milliyetçiliğiyle maruf bir lider, her partinin tabanına hitap edebilecek bir dil kurmada, diğerlerine göre daha rahat bir konumda bulunuyor.
İki, bilhassa son beş yıldır içte ve dışta girilen türbülans milliyetçi duyguları daha da kabartıyor. Kendini milliyetçi olarak adlandıran partilerin tesir ve oy gücünü artırıyor. Seçmenlerin beşte birinin sandıkta milliyetçi partilere yönelmesi, doğrudan bu sahada hak sahibi olduğunu iddiasını taşıyanların elini güçlendiriyor.
Üç, milliyetçi kimlik, taşıyıcısı olan siyasetçiyi beli bir oranda koruyan bir işlev görüyor. Hem sahibini bazı menfi niyet okumalarından muaf tutuyor hem de sahibine yönelecek olan suçlamaların etkisini kırıyor. Misal, Cumhur İttifakı’na karşı duran herkese vurulan “bölücü”, “gayrı-milli” ya da “terör destekçisi” damgası Akşener’in sırtına da yapıştırılmaya çalışılıyor ama tutmuyor.
Ve dört, milliyetçilik devlet nezdinde de makbul kimlik addediliyor. Elbette milliyetçi bir isim de geçici olarak bir kenara konulabilir, yaptığı tercihlere bağlı olarak onunla ilişki belli bir düzeyin altında tutulabilir ve hatta bir dönem hedef tahtasına oturtulabilir. Fakat, nihayetinde, milliyetçiliği tescilli biri devlet için bir tehlike teşkil etmez, yarın- öbür gün iktidarda onun olması mutlak ve yapısal bir sorun gibi telakki edilmez.
Hülasa, milliyetçilik Türkiye siyasetinde “geçiş üstünlüğü” sağlayan bir kimliktir. Elbette Akşener bu kimlikte bazı revizyonlar yapıyor. Örneğin, MHP’nin tepkici-agresif siyasetine karşılık, Ali Bayramoğlu’nun deyimiyle “meşruiyetçi bir tutum” alıyor. Keza hem sosyolojik değişimi hem de milliyetçi cenahtaki seküler damarı gözeterek, daha şehirli, nispeten daha yumuşak ve daha seküler bir siyasi çizgi tutturmaya çalışıyor.
El Yükseltmek
Kamuoyu araştırmaları Akşener’in hem geçiş üstünlüğünü hem de konjonktürel olarak doğan fırsatları iyi kullandığını ve puanını giderek yükselttiğini söylüyor. MetroPoll araştırmasında, AK Parti’ye karşı en başarılı muhalif lider %49 ile Akşener çıkıyor; yani Akşener’in kendi seçmen desteğinin üzerinde bir “başarılı lider” algısı var. Ortaya çıkan bu algı, birbiriyle bağlantılı iki sonuç üretebilir:
Biri, arkasına aldığı havaya yaslanarak Akşener’in daha büyük oynamasıdır. Akşener, adı konulmamış bir cumhurbaşkanı adayı gibi davranıyor. Millet İttifakı’nın çizgilerine duyarlı davranıyor. Milliyetçileri rahatsız etmemek için azami gayret sarf ediyor. HDP’ye ve Kürt seçmenlerine dönük daha dikkatli bir dil kullanıyor. Tutturması kolay bir denge değil; bu da normal, zira kurulan oyunun büyüklüğü aktörleri ve ilişkileri artırıyor, denge kurmayı da zorlaştırıyor.
Diğeri ise, desteğinin artmasının, Akşener’in kendisinin haricinde birine razı olmasını zorlaştırmasıdır. Akşener, Millet İttifakı’na kendini dayatabilir; Cumhur İttifakı’na karşı birlikte hareket etmek için, kendi adaylığı dışındaki bütün seçeneklere kapıyı kapatabilir. Kendi ismi üzerinde mutabık kalınmazsa, 2018’de olduğu gibi, her partinin kendi adayıyla seçime girmesinin yolunu açabilir.
Bu yol ise, gerek Millet İttifakı ve gerek Akşener için tehlikeler barındırır. Çünkü dağınıklık görüntüsü, bir taraftan muhalefetin iktidar alternatifi olma iddiasını aşındırır ve Millet İttifakı’nın Cumhur İttifakı karşısındaki şansını düşürür. Diğer taraftan ise, 2018’den sonra cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşanacak olan ikinci bir yenilgi, Akşener’in kariyerinde telafisi zor kırılma yaratır.
Ezcümle Akşener’in oynadığı oyun büyük ama bir o kadar da riskli…
Yazarlar
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025