Vahap COŞKUN
HDP’nin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, geçtiğimiz günlerde, dikkat çekici bir öneride bulundu. Türkiye’de siyasetin Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı arasındaki mücadeleye indirgendiği bir vasatta, üçüncü bir ittifak ihtimalini dillendirdi. Muhalefetteki milliyetçi odakların HDP’yi de kapsayan bir demokrasi ittifakına engel olmaya devam etmeleri halinde, HDP’nin liderliğinde üçüncü bir ittifakın kurulabileceğini ifade etti.
Üçüncü bir ittifakın zeminini oluşturacak beş temel ilke sıraladı Demirtaş:
• Güçlü temsil ve demokratik yönetim biçimi (güçlendirilmiş parlamenter sistem),
• Bağımsız ve tarafsız yargı,
• Basın, örgütlenme, gösteri, düşünceyi açıklama özgürlüklerinin garanti altına alınması ile serbest seçim,
• Kamu atamalarında liyakat dışında hiçbir kriterin esas alınmaması,
• Demokratik ve sivil bir anayasa yapılması ile Cumhuriyet’in temel ilkelerine sahip çıkılarak toplumsal barışın sağlanması.
Demirtaş, bu ilkeleri kabul eden herkesle yeni bir ittifakın kurulabileceğini ve HDP’nin de buna öncülük edebileceğini bildirdi. Açıklamanın ardından gözler doğal olarak, HDP’nin yerel seçimlerde fiili olarak desteklediği Millet İttifakı’na çevrildi.
Herhangi bir partinin ya da liderin ismini telaffuz etmemişti Demirtaş ama “milliyetçi odaklar” ibaresinden kastının İYİ Parti ve Akşener olduğu belliydi. Akşener, içeriğe ilişkin bir değerlendirme yapmadı ve sadece bu tür konuların şimdi değil seçim zamanı konuşulması gerektiğini söylemekle yetindi.
Kılıçdaroğlu da temkini elden bırakmadı. Hâlihazırda siyaset sahnesinde iki ittifakın bulunduğunu, bir üçüncüsünün ortaya çıkıp çıkmayacağını zamanın göstereceğini söyledi. Dolayısıyla her iki lider de, Millet İttifakı’ndaki birliği baltalayacağı ve kendilerine zarar vereceği kabulüyle, ittifakları merkeze alan bir tartışmayı geleceğe ertelemeyi uygun gördü.
“Gâvurun kılıcını sallayarak üzerimize gelenler”
Türkiye’de siyaset gerçekten de iki ittifaka sıkıştı kaldı. Bütün bir hikâye bu iki ittifakın etrafında dönüp duruyor. İttifakların oyun planları ise kuruldukları günden beri belli ve üç aşağı beş yukarı aynı seyirde devam ediyor. Şöyle ki:
Millet İttifakı’nın, 2019 yerel seçimlerinin tecrübesini de hesaba katarak, önüne koyduğu üç hedef var: Bir, ittifakın hukuki ortaklarını resmin içinde tutmak; yani CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi birliğini muhafaza etmek. İki, mümkünse, ittifakı yeni kurulan partilerle -Gelecek Partisi ve DEVA Partisi ile- büyütmek. Ve üç ittifaka HDP’nin dışarıdan destek vermesini sağlamak.
Buna mukabil Cumhur İttifakı’nın oyunu da üç yönlü: Bir, kendisine nispetle daha zoraki ve kırılgan bir yapı arz eden muhalefet blokuna çomak sokmak. İki, milliyetçiliği tekeline alarak muhalefeti gayri milli, hatta Erdoğan’ın “Gâvurun kılıcını sallayarak üzerimize gelenler” sözünde olduğu gibi bazen gayri-dini, ilan etmek. Ve üç, HDP üzerinden muhalefeti terörle ilişkilendirip kriminalize etmek.
Ana hatları bu olan ittifak siyasetinin yakın zamanda değişime uğraması da zor.
Ne iktidara ne de muhalefete muhtaç
Üçüncü İttifak, bu kısırdöngüden çıkılmasına katkıda bulunabilir. Siyasette yeni bir cephe açmanın özelde HDP’ye genelde ise muhalefete -bilhassa Millet İttifakı’na- faydasının dokunabileceği kanaatindeyim. Açıklamaya çalışayım:
Türkiye’de parlamento seçimleri ile cumhurbaşkanlığı seçimlerinin dinamikleri birbirinden farklıdır. Önüne iki sandık konulan seçmen, her bir sandıkta farklı bir tercihte bulunabiliyor. Örneğin milletvekili seçimlerinde partisinin arkasında dururken, cumhurbaşkanlığı seçimlerde ayrı bir yola sapabiliyor. Nitekim gerek 2018 genel seçimleri ve gerek 2019 yerel seçimleri, seçmenlerin tercihlerini farklılaştırdığını gösteren veriler içeriyor.
Seçmenin bu eğilimi, HDP için bir avantaj; zira ciddi bütün araştırmalar, HDP’nin baraj üstündeki oy oranını muhafaza ettiğini gösteriyor. Partisinin varlığına ve konumuna büyük bir önem atfeden seçmen, onu Meclis’te tutmak için azami gayret sarf ediyor. Seçmenin bu iradesi, parlamento seçimleri için partisinin ittifak ihtiyacını ortadan kaldırdığından, HDP’yi de rahatlatıyor.
Velhasıl, HDP’nin ne iktidara ne de muhalefete ihtiyacı var. Seçime kendi başına da girebilir, üçüncü bir ittifakın lokomotif partisi olarak da. Doğal olarak bu da HDP’nin siyasi seçeneklerini çoğaltır. HDP hem iktidara hem de diğer muhalefet partilerine karşı siyaset yapabileceği geniş bir alan kazanır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde eli güçlenir. Parti, ortaya çıkan seçim kompozisyonuna göre, kararı seçmenlerine de bırakabilir ya da seçmeninin gücünü bir siyasi pazarlık konusu haline getirebilir.
Yaratıcı siyaset
Millet İttifakı’na gelince; bu ittifakın tasavvurunda HDP’yi resmi bir parçaları haline getirmek gibi bir düşünce yok. İki sebepten ötürü: Biri, İYİ Parti’nin varlığıdır. Mevcut şartlar altında HDP ile İYİ Parti’nin isimlerini aynı listeye yazmak mümkün görülmüyor.
Diğeri ise, bir şekilde gerçekleşse bile, böyle bir işbirliğinin iktidara Millet İttifakı’na daha sert yüklenmek için büyük bir fırsat yaratacak olmasıdır. Eğer HDP, Millet İttifakı’na resmen dâhil olursa, bugün yapılan saldırıların çok daha ağırlaşacağına şüphe yok. Millet İttifakı da bunu engellemek veya saldırıları asgari düzeyde tutmak için HDP ile hukuki bir ilişki kurmuyor.
Bu durumda HDP’nin, mesela Demokrasi İttifakı adı altında, Millet ve Cumhur İttifaklarına karşı alternatif bir yapı olarak siyasi arenada boy göstermesi, Millet İttifakı’nın da işini kolaylaştırır. Üzerindeki yükü alır ve iktidarın, HDP’yi gerekçe göstererek onu suçlama şansını azaltır. HDP bağımız bir ittifak olarak hareket ettiğinde, Millet İttifakı daha az yıpranır.
Türkiye’nin içine girdiği bu kapandan ancak yaratıcı siyaset ile çıkılabilir. Ülkenin politik gerçeğini gözeten ama var olan dengeyi de sarsma potansiyeli taşıyan ezber bozucu hamleler, siyaseti normalleştirebilir, siyaset tarzını dönüştürebilir ve partilerin hareket kabiliyetini artırabilir. Üçüncü ittifak önerisini bu meyanda değerlendirmek gerekir.
Kürdistan 24, 14.04.2021
Yazarlar
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025