Vahap COŞKUN
Sedat Peker, kısa bir süre öncesine kadar iktidarın yanı başında duran biriydi. Seçimlerde ve anayasa değişikliğine ilişkin halk oylamasında, iktidar lehine toplantılar, mitingler ve sosyal medya kampanyaları düzenliyor, devletin her türlü desteğini arkasına alıyordu. İktidar propagandasına uygun bir şekilde ülkenin kaderi ile Erdoğan’ın kaderini eşleştiriyor, muhalefete ateş püskürüyordu. O vakitler iktidar çevreleri tarafından el üstünde tutulan Peker, iktidar ağına dâhil medya ve sivil toplum örgütleri tarafından, çeşitli vesileler yaratılarak, sürekli taltif ediliyordu. Bir gün “en hayırsever işadamı” sıfatını kuşanıyor, ertesi gün “Türk dünyasının hakanı” oluyordu.
Fakat sonra nedendir bilinmez, Peker ile iktidarın arasına bir kara kedi girdi. Peker yurt dışına kaçmak, kendi ifadesiyle sürgüne gitmek, zorunda kaldı. Özellikle polisin evine yaptığı operasyonun ardından Peker bütün köprüleri attı ve videolarla konuşmaya başladı. Hedef aldığı başlıca iki kişi var: “Derin devlet” olarak nitelediği Eski Emniyet Genel Müdürü, İçişleri ve Adalet Bakanı Mehmet Ağar ve mevcut İçişleri Bakanı Süleyman Soylu.
Her iki isim hakkında da çok ağır suçlamalarda bulunuyor Peker. İddialarını güçlendirmek için bazı olaylar, isimler ve adresler zikrediyor, tarihler veriyor. Söylediklerini kanıtlamaya ve bunun için de devletin görevlendireceği müfettişlere her şeyi anlatmaya hazır olduğunu bildiriyor. Savcıları göreve davet ediyor, hatta savcıların hangi makama hangi istemlerde bulunabileceğinin dökümünü yapıyor. Yalan makinasına bağlanmayı talep ediyor, yalan söylediğinin ortaya çıkması halinde bedel ödemekten imtina etmeyeceğini bildirerek meydan okuyor.
“Temiz toplum değil şahsi mesele”
Peker bütün bunları, devletin bağırsaklarını temizlemesi ve Türkiye’nin temiz bir toplum olması gibi ulvi bir amaçla yapmadığının altını çiziyor. Menfaatlerini her şeyin üstünde tuttuğu devlete kötü bir laf gelmesine asla müsaade etmeyeceğini, şahsi bir meselesinin olduğunu ve bunun hesabını görmeye çalıştığını belirtiyor.
Aslında bunda şaşıracak bir şey yok! Hem Türkiye’de hem de dünyada, devlet içindeki karanlık ilişkiler çoğunlukla kişisel hırsların, şahsi hesaplaşmaların ve beklenmedik hadiselerin ardından bilinir hale gelir. Aktörler her ne kadar kendi hikâyelerini anlatsalar ve kendi intikamlarının peşinden koşsalar da ortaya dökülen kirli çamaşırlar bütün toplumu yakından alakadar eden bir çarkın varlığını meydana çıkarır.
Ali Bayramoğlu, bu bağlamda, Peker’in videolarının da “yeni bir karanlık kuyuya” işaret ettiğini vurguluyor. Ona göre Peker’in cinayet, taciz, tecavüz, uyuşturucu kaçakçılığı ve benzeri birçok ağır suç iddiası içeren anlatımlarından öne çıkan dört husus var:
• FETÖ ile mücadelenin kimi el koymalara, güç ve servet değişimlerine yol açtığı iddiası.
• Rant, paylaşım ve hesaplaşmanın siyaset ve basın ayağının olduğu iması.
• Siyasi ittifak ve mücadelelerin arkasındaki rant ilişkilerinin tarifi.
• Gazetecilere ve muhalif siyasetçilere yönelik saldırı ve darp olaylarında sokağa inen ve siyasileşen suç örgütlerinin etkinliği (Karar, 13.05.2017).
Bu iddia ve ithamların her biri tüyler ürpertiyor, kan donduruyor.
“Binde biri bile doğru olsa felaket”
Nitekim geçmişte Devlet ve Adalet Bakanlığı ile Meclis Başkanlığı yapan, şimdi de Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu’nun üyesi olan Cemil Çiçek, bu vahim iddiaların binde birinin bile doğru olmasının bir felaket anlamına geleceği belirtiyor. “Binde birken önünü alamazsanız, bu yüzde bir, sonra onda bir olur sonra bir bakarsınız ki bütün vücudu kaplamış…”
Çiçek’e göre, devlete güveni sağlamak açısından, savcıların hemen harekete geçip gereğini yapmaları gerekiyor. Fakat iddiaların her biri ayrı ayrı bir suç duyurusu niteliğinde olmasına rağmen, savcılıklar harekete geçmedi. İktidar, Peker’in açıklamaları karşısında önce garip bir sessizliğe büründü. Bekçilerin çalınan iki kilo muzu yakalamasını manşete çeken iktidar medyası da normalde bomba etkisi yaratacak bu habere kör sağır kesildi. Ancak videolar milyonları aşan izlenme sayılarına ulaşınca ve oklar doğrudan İçişleri Bakanı’na yönelince, iktidar için açıklama yapmak bir mecburiyet halini aldı. Ne var ki, iddiaların merkezindeki Soylu, iddialara cevap vermek yerine muhalefete yüklenmeyi tercih etti.
Soylu, Peker’in daha düne kadar iktidarın yanında yöresinde yer alıp iktidar adına çalıştığı gerçeğini bir kenara itti. El çabukluğuyla muhalefet ile Peker arasında kendince bir bağ kurdu. Meseleyi izaha kavuşturmaktan uzak bir tavır sergiledi. Aksine konuyu iktidar-muhalefet karşıtlığına döktü ve içine düştüğü sıkışıklığı aşmak için siyasi kutuplaşmayı bir dayanak olarak kullanmak istedi.
Sağır sultanın bildiği
Fakat muhtemelen telaşla oluşturulan bu savunma hattı, çok zayıf! Zira Peker ile iktidar arasındaki ilişkiyi sağır sultan bile biliyor. Vaziyet bu iken, Peker’i muhalefete yamamak, onu muhalefetin adamı gibi göstermeye kalkışmak kimseyi inandırmaz. Olsa olsa buna başvuran hakkındaki şüpheleri artırır.
Muhalefeti mafyanın arkasına gizlenmekle suçlamak da siyaseten bir anlam taşımaz. Çünkü muhalefet sadece “İddialar araştırılsın” diyor. İyi de muhalefet bunu demeyecek de ne diyecek? Yeri yerinden oynatması gereken bu ithamlara kulağını mı kapatacak? Hiç konuşmayacak mı, yoksa konuşmamalı mı?
Peki, tersini düşünelim. Diyelim ki, bir mafya mensubu muhalefetin önde gelen isimlerinden biri hakkında benzer iddialarda bulundu. İktidar ne yapardı? Gözlerini kapar mıydı? Bunları gündeme taşımaz mıydı? İddiaların soruşturulmasını istemez miydi?
Bugün muhalefetin mafyadan medet umduğunu söyleyenler, geçmişte Susurluk hadisesinde “Hukuk işlesin” diye bağırmıyorlar mıydı? Hepsi birer “temiz toplum havarisi” kesilmemişler miydi? Böylesine ciddi iddialar söz konusu olduğunda, bunların aydınlatılması için gayret göstermek hem iktidarın hem de muhalefetin sorumluluğu değil midir?
Susurluk’tan ötesi
Peker’in konuşması ve sonrasında ortaya çıkan tablo, Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’in tespit ettiği üzere, üç açmazı gözler önüne seriyor: Birincisi, hukuk sisteminin zayıflamasıdır. İkincisi, devletin kurumsal yapılarının çözülmesidir. Üçüncüsü de siyaset içinde belirli şahıs ve grupların mafya veya suç örgütleriyle ilişkilerinin gelişmesidir. Dolayısıyla içinde bulunduğumuz hal, yine Öneş’in tabiriyle, “Susurluk’u aşan” zor bir haldir.
Ve maalesef, iktidarın refleksleri bu zorluğun üstesinden gelme noktasında, topluma bir güven aşılamıyor. Suskunluk, hareketsizlik, faturayı muhalefete ödetme işgüzarlığı ve asgari hukuki talepler karşısında duyulan rahatsızlık; iktidarın sıkışmışlığını ve derin aczini ifade ediyor.
Ve Peker eli yükseltirse, örneğin çevresinde dönüp dolaştığı Suriye’ye silah gönderme gibi meseleleri deşerse, iktidarın sıkışmışlığı da aczi de artar.
Kürdistan 24, 19.05.2021
Yazarlar
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025