Vahap COŞKUN
Türkiye’de son yıllarda görünürlüğünü ve etkisini her geçen gün daha fazla hissettiren bir Kemalist canlanış var. Bilhassa 10 Kasım anmalarında ve milli bayramlarda kitleler Anıtkabir’e akın ediyor, Atatürk büyük sevgi gösterileriyle yâd ediliyor. Günümüzde Atatürk’e duyulan bu ilginin yakın tarihtekinden belirgin bir farkı var. Geçmişte Atatürk toplum ile bağı kesilmiş, devlet himayesine alınmış, bir nevi devletleştirilmişti. Dolayısıyla da onu konu alan etkinliklere de devlet damga vurur, salt devlet protokolünün iştirak ettiği ve müsamere havasında geçen toplantılarda Atatürk ruhsuz ve heyecansız bir biçimde anılırdı.
Oysa şimdilerde çok farklı bir hava esiyor. Atatürk soğuk merasimlerle değil, canlı ve sivil bir katılımla hatırlanıyor. Sokaklarda, caddelerde, parklarda farklı kesimlerden ve yaş gruplarından insanlar Atatürk’te buluşuyor. Konserlerde, düğünlerde ve toplu olarak gerçekleştirilen herhangi bir faaliyette bir vesile yaratılarak ona ve onun değerlerine atıf yapılıyor. İmzası ve resimleri arabaları ve ilan tahtalarını süslüyor. Özel sektör ve devlet kurumları milli günlerde mutlaka Atatürk temalı bir reklam veriyor. Kamuoyu yoklamalarında kendilerini “Atatürkçü” diye tanımlayan gençlerin oranları artıyor, vs.
BİR MUHALEFET ODAĞI OLARAK ATATÜRKÇÜLÜK
Atatürk’ün devlet tarafından dayatılan resmi bir kimlikten toplumsal tabanda üretilen bir kimliğe dönüşmesindeki temel faktör AK Parti iktidarıdır. Bir başka ifadeyle Atatürkçülüğe yönelişi hızlandıran en mühim unsur AK Parti’nin siyasi ve iktisadi alandaki tercihlerinden duyulan rahatsızlıktır. Atatürkçülük bugün en net şekilde AK Parti’ye karşı duruşu anlatıyor. Seküler kesimlerin nezdinde Atatürkçülük AK Parti’nin sahip olduğu düşünülen özelliklerin karşı kutbunu temsil ediyor. Onlar için Atatürkçülük AK Parti’nin otoriterliğine karşı cumhuriyetçilik ve demokrasiyi, AK Parti’nin ülkeyi Ortadoğu batağına sürüklemesine karşı Batı’yı, AK Parti’nin erkek hükümranlığına karşı kadın-erkek eşitliğini ve yine AK Parti’nin kamusal alanı dinselleştirmesine karşı laikliği simgeliyor.
Atatürkçülük bir muhalefet odağı olarak konumlandırılırken mazisine tezat teşkil edecek bir şekilde yeni bir yoruma tabi tutuluyor. Geçmişte ülkenin üzerine bir karabasan gibi çöken bütün askeri darbeler Atatürkçülükten hareketle meşrulaştırılırken, bugün Atatürkçülük AK Parti otoriterliğine karşı demokratik ve hukuki değerlerin temsilciliğine soyunuyor. Keza yine geçmişte başta dindarlar olmak üzere farklı kesimlerin hayat tarzlarına yapılan hoyrat müdahaleler Atatürkçülüğe dayandırılırken, bugün Atatürkçülük yaşam tarzlarına özgürlüğü üstleniyor.
NEO-KEMALİSTLERİN ASR-I SAADETİ
Sivil tabanı ve özgürlükçü diskurundan ötürü Atatürkçülüğün bu yeni sürümü kimilerince Türkiye’de demokrasinin inşası ve tahkimi için büyük bir olanak olarak değerlendiriliyor. Böylesine ağır bir yargıya varmak için acele etmemek gerekir. Altı çizilmesi gereken başlıca iki nokta var:
Birincisi, yeni Atatürkçülük bir tepki hareketi. Bu karakterinden ötürü rahatlıkla raydan çıkabilir ve otoriterliğe savrulabilir. Nitekim bazı Neo-Kemalistlerin tavır ve söylemlerinde bu tehlike görülebilir. Onlar Atatürkçülüğün gördüğü alakanın verdiği cesaretle 1930’ları bir asr-ı saadet olarak yüceltiyorlar. Halihazırda karşılaştığımız sorunların halli için Atatürk devrini işaret ediyorlar ve başka bir çözüm aramayı abesle iştigal etmek olarak yorumluyorlar. Ayrıca, AK Parti’nin toplumsal desteğinin azalmasına paralel olarak bu çevrelerin intikam alma duyguları da kabarıyor. Öyle ki Kılıçdaroğlu’nun helalleşme çağrısına dönük en sert reaksiyonu da onlar gösteriyorlar.
Geçmişi bütünüyle temize çeken ve rövanşa kilitlenen bir Atatürkçülük demokrasiye hizmet etmez. Aksine toplumdaki fay hatlarını derinleştirir ve otoriterliği daha da koyultan bir yapıya elverir. Atatürk’ün her icraatını kutsayan ve onun tek parti dönemini yücelten bir tavır, daha baştan muhafazakârları ve Kürtleri devre dışına çıkaracağından, bütünleşmeyi değil ancak kutuplaşmayı güçlendirir.
MUHALİFİN DEMOKRATLIĞI
İkincisi, muhalefette iken demokrat olmak kolaydır. Çünkü siyaset arenasında kendinize yer açmak ve tabanınızı genişletmek için ister istemez demokratik ilkelere yaslanırsınız. Zor olan iktidarda iken demokrat olmaktır. İktidar olmaları halinde Atatürkçülerin “sivil” ve “demokrat” kalıp kalmayacakları ise büyük bir muamma!
Acaba Atatürkçüler Atatürk’ün doğrularıyla ve yanlışlarıyla tarihi bir şahsiyet olarak ele alınmasını kabul edecekler midir? Onun adına isnat edilen fikirlerin “resmi bir ideoloji” olmamasına, diğer fikirlere karşı bir devlet imtiyazının bulunmamasına rıza gösterecekler midir? Dünyanın ve Türkiye’nin değiştiğini kabul edip çoğulcu ve demokratik değerlerle uyumlu yeni Atatürkçülük yorumu geliştirebilecekler midir?
Ortada bu suallere müspet cevap vermeyi mümkün kılacak bir tablo yok. Tersine, eskide ısrar edileceğine dair kuşkuları canlı tutan emareler daha çok. Atatürk yine tarihsel bir aktör gibi düşünülmüyor. Hatalardan arınmış ve her daim doğruyu gösteren bir pusula gibi insanüstü bir varlık olarak konumlandırılıp tartışılmaz kılınmaya çalışılıyor. Kemalizmin resmî ideoloji olma sıfatından taviz verilmemesini ileri sürenlerin sesi daha gür çıkıyor. Eğer bunda inat edilirse, yani “sivil Atatürkçülük” derken kastedilen eski yolu takip etmek olursa, buradan demokrasiye varılmaz.
İNŞAİ BİR GÜÇ
Çünkü ülkemizin Kürt meselesi gibi, Alevi meselesi gibi ve seküler-dindar gerilimi gibi can yakıcı sorunlarının altında, dışlayıcı bir laikliğin, tek-kimlikli bir milletin ve katı bir merkeziyetçiliğin üzerine oturan bu anlayış yatar. Atatürkçülerin önündeki sorun bu sınırları aşıp aşamayacakları; kapsayıcı bir laiklik, çoğulcu bir millet ve adem-i merkeziyetçi bir idare modeli geliştirip geliştiremeyecekleridir.
Eğer yeni bir form üretilebilirse bu Türkiye’nin normalleşmesine ve sorunlarını çözmesine katkıda bulunur. Aksi takdirde muhalif bir hareket olarak iş görebilirlerse de inşai bir güce dönüşemezler. Çünkü sivil elbiseler içinde olsa da eski tarz bir Atatürkçülük Kürtlerin, Alevilerin, dindarların, gayrimüslimlerin taleplerini karşılayamaz. Memleketin eşit vatandaşlık, laiklik ve demokratik yönetim gibi dertlerine derman olmaz.
VAHAP COŞKUN KİMDİR?
Lisans ve yüksek lisansını Dicle Üniversitesi’nde, doktorasını Ankara Üniversitesi’nde tamamladı. İnsan hakları, Türkiye siyaseti ve Kürt meselesi üzerine çalışmaları bulunan Coşkun,
Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesidir.
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025