
Mehmet Tıraş
Erdoğan iki dönemdir yani on yıldır Kürtlerin seçtiği Belediye Başkanlarını yargı kararı olmadan, “Terörle İltisaklı” iddiası ile görevden alıp, yerlerine demokratik olmayan bir yönteme başvurup “kayyumlar” atıyor.
31 Mart seçimlerinin hemen ardından ilk önce ‘Van il seçim kurulu’ Van Belediye Başkanlığını kazanan DEM’li Abdullah Zeydan’a mazbatayı vermeyerek, seçimlerde ikinci olan AKP’nin adayına mazbatayı vermesi…
Başta Van ve Kürt il ve ilçelerinden Kürtler iradelerine sahip çıkarak kitlesel olarak sokaklara döküldü,gösteriler karşısında YSK bu yanlışı düzelterek seçimi kazanan DEM’li Abdullah Zeydan’a mazbatasını vererek yanlıştan döndü.
Döndü ama…
Huylu huyundan vazgeçer mi, Kurt kuzuyu yiyecek ya…
Bahanesi “suyu bulandırdın.”
3 Haziran 2024 Tarihinde yüzde 49 ile Hakkâri’de Belediye başkanlığını kazanan ve belediye başkanlığı yapan, DEM parti Belediye Başkanı Mehmet Sıddık Akış’ı ilk önce Van’da gözaltına aldılar.
Daha ortada mahkeme kararı olmadan Akış’ın yerine İçişleri Bakanı Hakkâri Valisi Ali Çelik’i, Hakkari Belediye başkanlığına ‘Kayyum’ olarak atadı.
MHP Genel başkanı Bahçeli İçişleri bakanını bu kararından dolayı kutlarken, darısı diğer DEM’lilerin yakasına yapışılması çağrısında bulundu.
Erdoğan’da Kayyumlar devam edecek dedi…
Akış’ın görevden alınma gerekçesi ise tam bir tiyatro…
Neymiş, Mehmet Sadık Akış’ın bundan 10 yıl önce terörle ilgili bir davasının sürmesiymiş.
Yahu adama sormazlar mı,madem böyle bir davası var idi, niye aday olmasını YSK engellemedi?
Dahası,YSK seçimi kazandıktan sonra Akış’a mazbatayı niye verdi?
Sonra ne oldu biliyor musunuz?
Hakkari Belediye Başkanı Mehmet Sadık Akış gözaltına alındıktan iki gün sonra, apar topar mahkemeye çıkarttılar ve 10 yıldır davayı görmeyen hatta unutan mahkeme, Akış’a 19 yıl ağırlaştırılmış hapis cezası vererek tutukladı.
Bu kurgu romanından bir alıntı değil…
TC.nin mahkemelerinden Kürtlere verilen bir cezanın yaşanmış hikayesidir.
Peki, Erdoğan sonuç alamadığı anti demokratik olan “Kayyumlara” neden başvuruyor?
Bir, iktidarını destekleyen ve Kürtlerin varlığını ve demokratik haklarını yok sayan,Kürt karşıtı milliyetçi seçmen kitlesini konsolide etmek…
İkincisi,hukuktan uzaklaştıkça çoklu organ yetmezliğine düşmüş hasta durumunda ölüm bekleyen Ekonomiyi, toplumun gündeminden uzak tutmak.
Geçici olarak bunu başarıyor ama sorunlar daha da ağırlaşarak kaşımıza çıkıyor.
Toplumsal sorunları çözülemediği için…
31 Mart yerel seçimlerinde AKP tarihinde ilk defa ikinci parti durumuna düştü.
Daha kötüsü AKP Kürt illerinde çok büyük oy kayıplarına uğradı.
0n yıldır Kayyumla yönetilen Diyarbakır’da DEM yüzde 64.24 oy alırken. AKP 2014 yılında Diyarbakır’da yerel seçimlerde yüzde 35 olan oyunu,31 Mart’ta yapılan seçimlerde oyu yüzde 16.83’e düştü.
Bu tabloyu önceden gören:
“AKP’nin kurucularından olan MHP ortaklığına karşı çıkan ve partisinden istifa eden Kürt kökenli,AKP’de en uzun süre Mili Eğitim bakanlığı yapmış Hüseyin Çelik;AKP,MHP ile ortaklığını bitirmezse yakında AKP’e içinde Kürtlerin olmadığı bir partiye dönüşecek diyordu.”
31 Mart yerel seçimlerde AKP ve ortakları başta Hakkari,Ağrı,Kars ve Şırnak’a “asker ve polisten oluşan 58 bin seçmen kaydırması” yapmalarına rağmen; kayyumlarla iki dönemdir yönetilen Kars ilinin dışında hiç bir Belediye başkanlığını AKP’nin adaylarının kazanamaması, AKP’den Kürt seçmenin koptuğunu gösteriyor.
Görevden almalarda Kanun; “Belediye başkanın ölmesi,istifa etmesi,görevden alınması durumunda, belediye meclis üyeleri aralarında yapacakları seçimle yeni belediye başkanlarını seçer diyor.”
Diyor ama…
Bu kanun batı illerinde aynen uygulanırken; Kürtlerin seçtiği belediye başkanları görevden alınınca, belediye meclis üyeleri devre dışı bırakılıyor, yerine İçişleri bakanı kayyum atıyor.
Nasıl bir demokrasi ama?
Erdoğan çok yakındığı tek parti döneminde yapılanların aynısını, başta Kürtler olmak üzere muhaliflerine karşı yargıyı bir sopa olarak kullanıyor.
Erdoğan İktidara geldiği tarihte demokratikleşme için verdiği sözleri şimdi hatırlamıyor bile…
AB’den uzaklaşmadan önce Erdoğan söz verdiği parti programına yazdığı tüm ilkelerinden hızla uzaklaşır oldu.
Ne diyordu anımsatayım,bizim iktidarımızda:
“Milli iradenin dışında hiç bir iradeyi tanımıyoruz.
Seçimle gelen seçimle gidecek.
Muhalefetsiz bir iktidarı kabul etmeyiz.
Sandık demokrasinin namusudur.
Bizim iktidarımızda üstünlerin değil hukukun üstünlüğü olacak.
Eşit vatandaşlık hukuku bizim vazgeçilmezimiz” diyordu.
Şimdi…
Kürt illerinde Belediye başkanları seçimle geliyorlar ama “kayyumla” görevlerine son veriyorlar.
Kürtlerin Oy kullanma hakkı var ama iradesine sahip çıkma hakkı yok.
Kürtler anayasal haklarını kullanmaya kalkınca…Bu tepkinin adı da “devlete başkaldırı” olarak görülüyor ve hemen mahkemeler devreye giriyor.
Aynı ülkenin mahkemesi Suriye’de görev yapan bir general makam aracı ile insan kaçakçılığı yapıyor ama hiçbir işlem yapmıyor,sadece Genelkurmay Başkanlığı emekliye sevk ediyor.
Demokratik ülkelerin terör örgütü listesinde olan HAMAS,Erdoğan ve ortakları tarafından seçimle gelmiş bir milli kahraman olarak karşılanırken…
Son on yıldır 5-6 milyon seçmenin oyunu alan ortalama 70 il,ilçe ve belde de, belediye başkanlıkları kazanan, TBMM’nin 3. partisi olan Kürtler ise, terör örgütünün meclisteki uzantısı olarak görüyorlar.
Kürtlerin partisini kapatabilirsiniz, milletvekillerinin vekilliğini düşürebilirsiniz, belediye başkanlarını görevden alabilirsiniz ama;sayıları 20 milyon ile ifade edilen bin yıldır bu topraklarda yaşayan,bu ülkenin asli unsuru olan bir halkı yok edemezsiniz.
Kürt sorununu, Kürtleri yok sayarak demokrasi dışı yöntemlerle çözemezsiniz.
Çözüm “Hukukta.”
Not: Tüm okurlarımın Kurban Bayramını tebrik ederim. M.T.
Editör: N. Cingirt
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.