MarmaraYerelHaber

Ana muhalefet partisinin 38. Olağan Kurultayı’nın iptali ve yetkili kurulların görevden uzaklaştırılması talebiyle açılan davanın üçüncü duruşması dün Ankara’da yapıldı.

Ankara 42. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşma “beklenmediği üzere” ileri tarihe, 8 Eylül’e ertelendi.

“Beklenmediği üzere” dememin sebebi, CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu ile beraber yol yürüyüp yarın itibariyle mevcut yönetimin yerine genel merkezde işbaşı yapma heyecanı içinde olan “bir kısım partili”nin beklenmedik şekilde hayal kırıklığı yaşaması.

Bu ekibe göre; mahkemenin kurultayın iptali yönünde karar alma olasılığı oldukça yüksekti.

Ancak hâkim, davanın ertelenmesine hükmetti.

Duruşmaya CHP adına katılan avukat Çağlar Çağlayan söz alarak şu açıklamayı yaptı:

“(…) Mahkemenin siyasi partilerin kimin tarafından yönetileceğine ilişkin karar verme imkanı bulunmamaktadır. Hâkim denetiminde yapılan parti kongrelerinde itiraz süresi kısa tutulmuş ve sonucun bir an önce açıklanması istenmiştir. Seçilmişlerin sürekli mahkeme tehdidi altında görevini yaparken baskı altında kalmalarına neden olur. Mutlak butlan talebi ileri sürülmesi dürüstlük kurallara uygun hareket etmeyi gerektirmektedir.

38. Olağan Kurultay’da bir sonuç ortaya çıkmış ve parti buna göre yönetilmiştir. Davacılardan birisi 38. Olağan Kurultayda seçilen yönetimin kararıyla belediye başkan adayı olmuştur. Davacıların sonradan 'ben kurultay gününe ilişkin bazı şeyleri biliyorum' demesi dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz.(…)”

Davanın açılmasını sağlayan Lütfü Savaş’ın avukatı Onur Yusuf Üregen ise; duruşmada, “kurultaydan ziyade bir plebisit biçiminde düzenlenmiştir. Zira elverişsiz bir salonda sadece delegelerin katılmasına izin verilerek partililerin aday olmasına engel olunmuş gayrimeşru başkan bir mizansen düzenlemiştir, katılım kısıtlanarak partililerin genel başkanlık ve karar organlarına aday olmaları fiilen ortadan kaldırılmıştır. Bu husus açık kaynaklarla sabittir. Özgür Özel’in yani seçilmeyen kimsenin CHP genel başkanı olması kabul edilemez” dedi.

Her iki tarafın sözlerine karşılık; dosyaya bakan hâkim Ali Okkan’ın, duruşmayı izleyen T24’ten Asuman Aranca’nın notlarına yansıyan şu değerlendirmesi önemli:

“Bu celsede karar verecektik ama ceza yargılamasındaki görevsizlik kararının kesinleşmesini bekliyoruz. En azından yargılamanın hangi mahkemede yapılacağını görmemiz gerekiyor. Burada bakacağımız, iki seçim arasındaki süreler falan seçim hakiminin görevi olduğu kısımlar bizi ilgilendirmiyor.

Menfaat temini nedeniyle irade fesada uğramış mı uğramamış mı buna bakacağız. Menfaat temini olmuş da olabilir, siyaset menfaat işidir biraz da, eğer menfaat işi olmasaydı milletvekili seçildikten bir ay sonra istifa edenler de olmazdı. Bir ayda görüş değiştirmiyor sonuçta insanlar. Ceza davasındaki görevsizlik kararına itirazı sürecinin sonuçlanmasını bekleyeceğiz.”

* * *

Duruşmadan bir gece önce, mevcut Genel Başkan Özgür Özel, tüm olasılıklara karşı parti yönetiminin hazır olduğunu kamuoyuna duyurdu.

Özel, aynı açıklamasında “O mahkeme, yarın ne karar verecekse kararını versin. Çünkü o mahkeme, sonuç odaklı bir mahkeme değil; süreç odaklı bir mahkemedir. Amaç Türkiye'nin son yerel seçimlerinin birinci partisini tartıştırmak. Bu tartışmadan ne partiye ne de ülkeye bir fayda çıkar. Tartışma bitsin. Yarın ne karar vereceklerse versinler. Verecekleri her karara hazırız. Cumhuriyet Halk Partisi dimdik ayaktadır” dedi.

CHP Genel Başkanı’nı bulunduğu koltuktaki kimi yaklaşımlarıyla eleştirmek mümkün. Ancak, Özel’in “amaç, Türkiye’nin son yerel seçimlerinin birinci partisini tartıştırmak” cümlesi yaşananları tek cümleyle özetleyen bir tespit, kanımca.

Bu arada il başkanları, mahkemenin vereceği karardaki söz konusu olasılıklar içindeki kayyım veya mutlak butlan kararına karşı, dün sabah erken saatte genel merkezde bir araya geldi ve binayı terk etmeme kararı aldı.

CHP’nin eski genel başkanlarından Hikmet Çetin de duruşmanın gerçekleştiği dakikalarda genel merkezdeydi.

Daha önce Eski CHP Genel Başkanları Altan Öymen ve Murat Karayalçın’la beraber Özel’in ziyaret eden Çetin, dün “parti içi birliğin olması lazım, birliğin sağlanması lazım. Olmadığı zaman iktidardaki partilere yardım etmek demektir. Ben elimden gelen her şeyi yapacağım. İlk defa bir iktidar yolu göründü, birinci partiyiz fark giderek açıldı” değerlendirmesini yaptı.

Çetin, Kılıçdaroğlu’yla görüşüp görüşmediği yönündeki soruya ise anlamlı bir yanıt verdi:

“Olmadı. Beyanatlarından sonra olmadı. Çünkü, ‘Ben geleceğim, bıraktığım yerden devam edeceğim’ diyor. Yani böyle beyanat verenlerin faydası olacağını sanmıyorum. O yüzden de gitmedim”

* * *

Cumhuriyet’in kurucu partisinin mahkemeler önünde tartışılması çok acı.

Üstelik, iktidar elinden geldiğince ateşe benzin döküyor. CHP, alevler içinde siyasi mücadelesini veriyor.

CHP’nin bu noktaya gelmesinde katkısı olanların deyim yerindeyse “timsah gözyaşlarını” dökmesi, yaşanan tabloda ayrı bir vak’a maalesef.

CHP’de bu yaşananların sokaktaki karşılığını anlamak için yaptırılan anketler yeterli değil.

CHP’li siyasilerin boş zamanlarını biraz sokakta geçirmelerinde fazlaca fayda var.

Yurttaş CHP için ne düşünüyor? Gerek İBB soruşturmalarına, gerekse mahkeme kapısındaki kurucu partinin geleceğine “sokaktaki yurttaş” nasıl bakıyor?

Biraz merak etseler iyi olacak. İktidara giden yolun, sadece makamlardan, belediyelerin yönetimlerinden, televizyonlardaki açık oturumlarda anlamsız heyecan döngüsünde saatlerce nutuk atmaktan geçmediğinin farkına varmalılar.