
Asrın Hukuk Bürosu’ndan Raziye Öztürk İmralı görüşmesinin ayrıntılarını Jinnews’ten Rozerin Gültekin’e anlattı.
15 Eylül 2025’te, biz Asrın Hukuk Bürosu’ndan üç avukat olarak İmralı’ya gittik. O gün, yıllar sonra ilk kez Sayın Öcalan’ı ve diğer müvekkillerimizi görebildik. Sayın Öcalan ile yaklaşık olarak bir buçuk saat diğer müvekkillerimiz ile de yarımşar saat süren bir görüşme gerçekleştirebildik.
Tüm bu görüşmeler, görüşme kayıt cihazının açık tutulduğu ve görevli personel nezaretinde gerçekleşti. Sayın Öcalan ve diğer müvekkillerimiz oldukça moralli, güçlü ve kararlıydı. Sayın Öcalan’ın ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı başarı ile yürütme ve sonuçlandırma kararlılığına bir kez daha şahitlik etmiş olduk. Kendisinin tüm halka, özellikle de cezaevlerinde bulunan yoldaşlarına, dışarıda demokratik toplum sürecine emek veren, çalışan herkese özel selamları vardı
İmralı’ya gidişimiz aynı zamanda Bakanlar Komitesi toplantısının ilk gününe denk gelmişti. Bu sebeple de Sayın Öcalan’ın ilk değerlendirme konularından biri bu toplantı ve Komite’nin yaklaşımı oldu. Umut hakkının her ne kadar kendisi ile anılsa da gelinen aşamada binlerce insanı ilgilendiren bir noktaya geldiğini, ciddi ve samimi olmaları durumunda çözüm için rol oynayabilecekleri aksi taktirde oyalama yöntemini tercih edeceklerini dile getirdi. Bu belirlemeden sonra gelinen aşama itibariyle yüzyıldır hukuk dışı tutulan Kürt olgusunun hukuki bir forma kavuşturulması ve aşılması gerekliliğini ifade etti. Komite’nin ilk toplantı günü adaya götürülüşümüz ile devlet ve siyaset kademesinde sorunun hukuki boyutuna dair yapılmaya başlanan değerlendirmeleri birleştirildiğinde bunun ‘hukuki kapının aralanmasının bir işareti’ olarak yorumlanabileceğini ifade etti.”
Sayın Öcalan aldığı inisiyatif sonrası yaşanan gelişmeler üzerinden değerlendirmeler yaparak Kürt sorununun siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel birçok boyutunun olduğunu ve bunun ancak hukuksal reformlarla aşılabileceğini ifade etti. Geçiş süreci olarak adlandırabileceğimiz bu süreçte ise norm devleti olabilmenin bir gereği olarak ara dönem yasalarının çıkarılarak buna yönelik adımların atılmasının bir gereklilik olduğunu belirtti.
İmralı’da yapmış olduğumuz görüşmede Sayın Öcalan’ın ilk değerlendirmesi ‘umut hakkına’ dair oldu.
Hukuksal durumu, ulusal ve uluslararası yargı mekanizmalarında tecride ve haber alamama durumuna dair devam eden başvurular hakkında tarafımızca kapsamlı aktarımlar yapılması üzerine Sayın Öcalan bizler özelinde toplum üzerindeki tecrit durumuna değindi ve bunun ancak bireyin ‘kendisi’ olunabilerek aşılabileceğini ifade etti. Ve ‘kendilik’ kavramını ‘Cemilê Çeto kerê keto’ sözü üzerinden anlattı. Çeto Kürtlüğünden kaçan ve halkına ihanet eden biri. İhaneti karşılılığında ödüllendirileceğini düşünürken bu davranışı nedeniyle muhatap dahi alınmamış, astırılmıştır. Bu örnek vesileyle Sayın Öcalan bireyin ve toplumun kendini diliyle, kültürüyle, tarihiyle kısacası tüm gerçekliğiyle komünal değerler ölçüsünde yeniden yapılandırarak var etmesinin önemine değindi ve ancak bu temelde özgürleşelebileceğini ifade etti.
Sayın Öcalan, siyasi alanın ise süreci sahiplenme konusunda zayıf bir irade gösterdiği eleştirisini yaptı. Esas meselenin görmezden gelinerek menfaat ve rant peşine düşüldüğü, bunun kavgasının yapıldığı tespitinde bulundu. Görüşme sırasında demokratik ulus çerçevesinde ortak bir yaşamda ve demokratik cumhuriyet projesinde ısrarcı olduğunu ve bunu uygulayabilecek teorik ve pratik güce sahip olduğunu bir kez daha yineledi. Siyasetin de buna uygun hareket ederek bu sürece denk düşecek biçimde inisiyatif alıp etkin bir rol almasının barışı inşa etmede çok önemli bir yeri olduğunu yineledi.
Kaynak: Gazete Emek
Editör: N. Cingirt
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.