 
					
					
			Erzincanlı gazeteci ve çevre aktivisti Hakan Tosun, İstanbul Esenyurt’ta uğradığı silahlı saldırı sonucu ağır yaralandı ve kaldırıldığı hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi.
Tosun’un ailesi, cinayetin “organize bir saldırı” olduğundan şüpheleniyor. Olayla bağlantılı olarak iki kişi gözaltına alındı.
Kimliği iki gün tespit edilemedi
10 Ekim Cuma akşamından beri kendisinden haber alınamayan gazeteci Hakan Tosun'un iki gün boyunca “kimliği belirsiz” olarak bir hastanede yoğun bakımda olduğu ortaya çıkmıştı.
Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde tedavi gören gazetecinin beyin ölüm gerçekleşti ve hayatını kaybettiği açıklandı.
“Telefonu takip edilmiş”
45 yaşındaki Tosun’un Esenyurt’ta üç kişi tarafından saldırıya uğradığı anlaşıldı.
Olay anına ait bir güvenlik kamerası görüntülerine göre Tosun, sırtında çantasıyla yürürken bir köşe başında kısa süre oturuyor.
Bu sırada olayın faili 18 yaşındaki A.M. isimli kişi yanına yaklaşıyor. İkili arasında kısa bir konuşma geçtikten sonra A.M., bir anda Tosun’a saldırıyor ve defalarca yüzüne tekme atıyor.
Saldırı sırasında çevrede kalabalık toplanırken, fail olay yerinden uzaklaşıyor.
Tosun bir süre sonra ayağa kalkmaya çalışırken bu kez motosikletle gelen iki kişi görüntülere yansıyor. Motoru kullanan kişinin Y.Ö., arkasında oturanın ise aynı saldırgan A.M. olduğu tespit ediliyor. A.M. motordan inip Tosun’a yeniden saldırıyor. Kısa süre sonra bölgeye gelen bir araçtan inen başka bir kişi de Hakan Tosun’a tekmeler savuruyor.
"Oğlum takip ediliyordu"
Tosun’un annesi Fatma Tosun, oğlunun ölümünden önce takip edildiğini söyledi.
Anne Tosun, “Belli ki telefonunu takip etmişler. Oğlum bana yoldayım demişti ama onlar da nereye gittiğini biliyordu. Kendilerini hazırlamış ve saldırıyı planlamışlardı” dedi.
“Hastanede kimliği yoktu ama saldırganlar yakalandı”
Gazetecinin kız kardeşi Öznur Tosun da olaya ilişkin soruşturmanın yetersiz yürütüldüğünü savundu:
Tosun, “Nasıl oluyor da saldırıya uğrayan kardeşimin hastanede kimliği tespit edilmeden saldırganlar yakalanabiliyor? Yani kimliğinin tespit edilip de ailesine haber verilmemesi ölümünün beklendiğini gösteriyor. Bu insanlar korunuyor belli ki. Bu bizde soru işaretlerine neden oluyor. Bunlar aydınlığa kavuşacak” diye konuştu.
Çevre mücadelesi ve davalar
Hakan Tosun, gazeteciliğin yanı sıra çevre aktivizmi ve belgesel çalışmalarıyla tanınıyordu.
Maden sahaları, baraj projeleri, orman tahribatı ve çevre yıkımı üzerine birçok belgesel film hazırlamış; bazı büyük şirketlere karşı mahkeme süreçlerinde tanıklık etmişti.
Tosun’un yakın arkadaşı Çiğdem Özbaş, onun çevreye ve adalete bağlı bir insan olduğunu vurguladı.
Özbaş, “Hakan hem yoldaşımız, hem gazetecimiz, belgeselcimizdi. O eylemlerdeki duruşuyla bize güven veren, ekoloji hareketinin hafızasını taşıyan bir yoldaşımızdı. İnandığı değerlerden asla taviz vermezdi” dedi.
DEM Parti olayı Meclis’e taşıyor
DEM Partisi İstanbul Milletvekili Celal Fırat, olayın aydınlatılması için Meclis gündemine taşınacağını açıkladı.
Fırat, “Bu gerçekten çok büyük bir acı, büyük bir sorun. Maalesef bu topraklarda bu acılar çok yaşandı ama artık bu tür cinayetlere ‘yeter’ dememiz gerekiyor. Yetkililer ve iktidar da bu konuda daha etkili bir söz söylemeli. DEM Parti grubu olarak konuyu Meclis’te gündeme getireceğiz” diye konuştu.
Cenaze İstanbul’da defnedilecek
Organları bağışlanan Hakan Tosun’un otopsi işlemlerinin ardından cenazesinin İstanbul’da toprağa verileceği bildirildi.
Olayla ilgili soruşturma sürerken, Tosun’un ölümünün çevre aktivisti ve gazetecilik faaliyetleriyle bağlantılı olabileceği yönündeki iddialar kamuoyunda tartışılmaya devam ediyor.
Editör: N. Cingirt






























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.