MarmaraYerelHaber

Son dönemde artan orman yangınlarının nedenlerine ilişkin tartışmalar sürüyor. Biri bitmeden diğeri başlayan yangınlarda binlerce hektarlık ormanlık alan yok oluyor. Ormancılık Politikası Uzmanı Prof. Dr. Erdoğan Atmış ile artan orman yangınlarını ve ne yapılması gerektiğini konuştuk. İktidar cenahının artan orman yangınlarını sadece iklim değişikliğine bağlamasına itiraz eden Prof. Dr. Erdoğan Atmış “AKP 2018'den sonra orman yangınlarıyla mücadele için ayrılan bütçe payını azalttı. Bu tarihten sonra da yanan ormanların alansal büyüklüğü arttı” dedi.

‘Artışın nedeni iktidar politikaları’

Son yıllarda artan orman yangınlarının asıl sebebinin uygulanan yanlış politikalar olduğuna işaret eden Prof. Dr. Erdoğan Atmış, Türkiye'de 2010 ile 2019 yılları arasında yılda ortalama 7 bin hektar orman yanarken, bunun 2020'de 21 bin, 2021'de 140 bin hektara çıktığını söyledi.  Orman yangınlarında oran olarak yüzde 10’a varan artış yaşandığı bilgisini veren Atmış “Fakat yanan alanlarda oransal olarak çok büyük artış yaşandı. Yanan alan oranı 14 kata kadar çıktı. Bu iktidarın yanlış politikalarından kaynaklanıyor. Ormancılık ve ekonomi politikaları orman yangınlarıyla mücadelede eksik kalıyor” dedi.

‘Tasarruf ettiler, ormanlar yok oldu’

2018’de yaşanan ekonomik krizin ormancılık bütçesinin azalmasına neden olduğunu hatırlatan Atmış, "Orman yangınlarıyla mücadele için ayrılan bütçe artması gerekirken 2020’de 2018’e göre 28 milyon TL daha geriledi.  Bu gerilemenin ardından 21 bin hektar orman yandı. Çünkü mücadele için daha az işçi aldılar, alınan işçiler de taşeron üzerinden işe alındı ve bu işçilere eğitim vermediler. Eğitimin yanı sıra işçilere koruyucu kıyafet de vermediler. Böylelikle tasarruf yapmış oldular. Aslında ormanların yok olmasından, canlıların yok olmasından tasarruf ettiler” diye konuştu.

 ‘Ağaç keserek gelir sağlandı’

Tasarruf adı altında bütçe kısıtlamasının ormanların yanma riskini artırdığına dikkati çeken Atmış, "Bütçeden gerekli parayı alamayan Orman Genel Müdürlüğü (OGM), açığı özel bütçesi ve döner sermaye bütçesinden kapatmaya başladı. Bu gelirler de ormanlardaki odun üretiminden sağlanarak daha fazla ormanın kesilmesine neden oldu. Başka bir gelir kaynağı da ormanlar için verilen maden, enerji ve turizm izinleri oldu.  Ormanları yangınlardan koruyalım derken ormanları keserek maden sahasına çevirerek yine yok etmiş olduk. Böylece ormanlar kendi yağıyla kavrulur oldu" dedi.  OGM’nin kurumlar vergisi sıralamasında ilk sıralarda yer almakla övünmesinin çok büyük bir çelişki olduğunu dile getiren Atmış “OGM özel bir şirket değil, gelirlerini korumaya çalışmamalı, daha çok orman işçisi almalı onları eğitip, koşullarını iyileştirmeli. Yangınla mücadele edecek araç ve gereç alması gerekirdi  parasını faize yatırmak yerine ormanları korumaya ayırmalıydı” diye konuştu.

‘Orman köylüleri devreden çıkarıldı’

2018’de orman köylülerine yönelik kanunda yapılan değişiklikle orman köylüleri orman yangınlarına müdahale etmekle görevliyken bu zorunluluğun, gönüllülüğe dönüştürüldüğünü belirten Atmış “Orman köylerinde yaşayan 18-65 yaş arasındaki erkekler yangına müdahaleden sorumluydu. İktidar kanun değişikliğiyle gönüllük getirdi. Bu arada 110 bin gönüllü eğittiklerini söyleyerek onlara gönüllü belgesi verdiler. Ama bu gönüllülere ne gerçek anlamda eğitim verildi ne tatbikat yaptırıldı ne de yangından koruyucu malzeme verildi. Orman köylüsünün müdahalesinden vazgeçilmesi de sorgulanmalıdır” dedi.