Tuncer Bakırhan: Dünyada en utanç verici şey barışa karşı çıkmaktır
Tuncer Bakırhan: Dünyada en utanç verici şey barışa karşı çıkmaktır
3.08.202508:03
Haber Merkezi
136

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "Dünyada en utanç verici şey nedir derseniz, barışa karşı çıkmaktır derim. Barışa karşı çıkmaktan daha utanç verici bir şey olabilir mi?" dedi. Bakırhan, sivil toplumun önemine de dikkat çekti.

DEM Parti Ankara İl Örgütünün, TMMOB Makine Mühendisleri Odası’nın Kongre Merkezi'nde düzenlediği ''Barış ve Demokratik Toplum Buluşmaları'' programına DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan katıldı.

Bakırhan, programın açılışında şunları söyledi:

"Amacımız biraz barış ve demokratik toplum çağrısı ve sonrası gelişmeleri birikte değerlendirmek, tartışmak, eleştiri ve önerileriniz almak ve ömüzdeki dönem yürüyecek süreçte de omuz omuza birlikte Türkiye’nin demokratikleşmesi, Kürt meselesinin demokratik yollarla çözümü. 86 milyon insanın barış, demokresi ve adalet içerisinde yaşadığı bir Türkiye mücadelesine nasıl ulaşabileceğimizi tartışmak konuşmak olacak. 2 bin toplantı hedeflemiştik. Sanırım bu en son toplantılardan birisi olacak. Bin 900’lere varan toplantılar gerçekleştirildi. Gitmediğimiz yerler, kentler çok az. İlk defa bu mesele için köylere gittik, mahallere gittik"

'Üç sayfalık metinde iki kelimeyi cımbızlayıp algı oluşturuyorlar'

Sürecin sadece siyasi partiler, siyasi parti başkanlarının bir araya gelmesiyle, TBMM’de kurulacak bir komisyonla yürüyecek bir süreç olmadığını söyleyen Bakırhan, şunları kaydetti:

"Aksine bununla birlikte sivil toplumun, meclis dışındaki örgütlü zeminlerin de aktif katılacağı birlikte yürüteceğimiz bir süreçtir. Bu sadece Kürtlerin yürüttüğü ya da sadece Kürt sorunun konuşulduğu bir süreç değil. Haklısınız dışarıda başka bir algı var, kamuoyunda başka tartışmalar yürüyor. Medyanın bir kısmı ülke bölünüyor diye başlık atıyor, deyim yerindeyse öküz altında buzağı arıyorlar. 3 sayfalık bir metin içerisinde iki kelimeyi cımbızlayıp onun üzerinden bir algı oluşturuyorlar. Bizi çok şaşırttı. Muhalif medyanın durduğu yer gerçekten bu olmamalıydı. İktidar medyasını anlatmaya gerek yok. Onlar zaten sanki yeni bir şey icat edilmiş, dünyada ilk defa böyle bir süreç tartışılıyor gibi savaş seviciliği yapıyorlar. Henüz dilleri değişmedi. Henüz barış ve demokratik toplum çağrısına uygun bir dil kullanılmıyor. Ama biz bunu toplumla halkla, emekçilerle aşmaya çalışıyoruz. 2 bine yakın toplantımızda 10 binlerce insanla bir araya geldik. Çok rahat tartışabiliriz, konuşabiliriz, eleştirilerimiz çok rahat yapabilirsiniz. Yüz yüze direkt muhataplardan konuşmak bence değerini kıymetlidir"

'Ortadoğu'da yeni bir düzen kuruluyor, bunu okumayan kaybeder'

Dünya siyasetinin yeni bir eşikte olduğunu söyleyen Bakırhan, "Yeni ve ciddi bir düzen tartışması var" dedi. Ortadoğu'da yeni bir düzen kurulduğunu belirten Bakırhan,"Bizim durduğumuz yer demokrasi ve adalet mücadelesidir. Dönem bize bunu emrediyor. Dönemin ruhunu okumayanlar tasviye oluyor. Hele bizim gibi devlet dışı aktörler dönemi daha hassas okuması gerekiyor. Bir anektodla tamamlamak istiyorum; Sri Lanka’da Tamiller arasında görüşmeler sürüyor. Tabii orada bir vahşet var. Tamillerden bir komutan arkadaşına diyor ki ‘Bu kadar kandan sonra böyle bir müzakereye gerek var mıydı’, müzakereci diyor ki ‘Berlin duvarı yıkıldı’ diyor. Soruyu soran başka ne alakası var diye düşünüyor ve soruyor. Müzakereci de diyor ki ‘Yıkılan bir duvar değildi, bir dönemdi’. Şimdi Orta Doğu’da da yeni bir düzen kuruluyor. Bunu okumayan, bunun karşısında sağlam ve doğru örgütlenmeyenler emin olun kaybeder" diye konuştu.

'Öcalan dönemin ruhunu okuyor'

Öcalan'ın rolüne de değinen Bakırhan, "Sayın Öcalan’ın kendisi dönemin ruhunu okuyan ve bu ruha uygun sürekli yeni açılımlar yapan birisi olduğunu hepimiz biliyoruz. 80 darbesi öncesi darbeyi öngörüp çekilmesi, 90’larda silahlı mücadelenin artık başka bir zemine evrilmesi konusundaki düşünceleri ve sonrasındaki bütün gelişmelere uygun bir pozisyon alması yine en son Suriye ve Orta Doğu merkezli bu yeni değişim dönüşüm döneminde bunu okuyarak bir yerde durması bir dönem okumasıdır. Buna büyük bir değer biçmek gerekiyor. Yeni yol arıyoruz. Hep birlikte arıyoruz. Sadece bu Türkiye’yi tarif eden bir değerlendirme değil. Dünyada sol, sosyalist, devrimci demokratik hareketlerin tamamı bir yol arıyor" dedi.

Bakırhan bu yeni süreçte devrimcilere, emekçilere, ezilenlere, özgürlük ve adalet mücadelesi veren halklara büyük görev ve sorumluluk düştüğünü de belirtti.

'Üç gün içeride kalsa itirafçı olacak olanlar, 33 yıl yatanlar neden bırakılıyor diyor'

Barışta ısrar edeceklerini vurgulayan Bakırhan, "Barış dinen de helaldir, din barış üzerine kuruluyor. Dinde herhalde en fazla geçen kelimelerden birisi barıştır. Toplumsal olarak da halktır. Kürtlerin barış araması ya da başka bir toplumsal zeminin barış aramasından daha doğru bir şey olamaz. Ekonomik olarak da aslında gençlerimize geleceğimize yapacağımız en büyük yatırımdır barıştır. O yüzden biz bu barış sürecinde ısrar edeceğiz" dedi.

"Savaş" söyleminden mutlu olan kesimler olduğunu ifade eden Bakırhan şunları kaydetti:

"Direkt 'Gençlerin tabutları gelsin' denilmiyor ama 33 yıldır cezaevlerinde yatan insanlar niye çıktı deniliyor? Yahu, bu adaletsiz ve hukuk sistemi bu cezayı vermiş. 33 yıl dile kolay. 3 ayda tarumar olanlar bunu söylüyor. 3 gün içeride kalsa itirafçı olacak, salya sümük ağlayacak, 'beni kurtarın' diyecek olanlar; 33 yıl yatan insanlar 'neden bırakılıyor' diyor. Anlamakta gerçekten insan zorluk çekiyor. Dünyada en utanç verici şey nedir derseniz, barışa karşı çıkmaktır derim. Barışa karşı çıkmaktan daha utanç verici bir şey olabilir mi?"

'Barış mı Terörsüz Türkiye’mi?, ikisi arasında makas farkı var'

"Biz barış diyoruz, onlar 'Terörsüz Türkiye' diyor. Yaptığımızı 2 bine yakın toplantıda bu çok eleştirildi. ‘Barış mı Terörsüz Türkiye’mi? İkisi aynı mı? Vatandaş ikisi arasındaki makas farkının çok olduğunu görüyor" diyen Bakırhan, "Biz 'Barış içinde bir Türkiye’nin sözünü kuralım' diyoruz. Öyle terörlü merörlü yaklaşımları bir kenara atalım. Dil hakkını talep etmek demokrasi talep etmek; demokratik bir zeminde eşit yurttaş olmayı talep etmek, alevilerin eşit yurttaşlar olması gerektiğini söylemek terörle teröristlikle bir alakası yok" ifadelerini kullandı.

'Komisyon başarırsa 86 milyon kazanır'

Kurulan komisyona da değinen Bakırhan, "Bu komisyon, tarihi bir fırsatla karşı karşıyadır. Bu komisyonun görevi geçmişin yaralarını sarmak olmalıdır. Bugünün güvenini inşa etmek zorundadır. Geleceğin ortak vizyonunu da çizmek durumundadır. Komisyon bunu başarırsa 86 milyon kazanır demokrasi kazanır. Bizim oradaki arkadaşlarımız tam da bu tarife uygun yaklaşım içinde olacaklardır. Barış sadece bir vicdani talep değil, ekmek ve su kadar hepimizin ihtiyaç duyduğu ekonomik bir taleptir. Cumhurbaşkanı da en son söyledi, Türkiye’deki açlığın yoksulluğun sebeplerinden birisi budur. 40 yıldır savaşa çatışmaya ve silaha ayrılan bütçedir" diye konuştu.

'Türkiye'de barış ancak sivil toplumla kurulur'

"Sivil toplum yoksa barış yarım kalır. Sivil toplum devre dışı kalmasın diye elimizden gelen her şeyi yapıyoruz" diyen Bakırhan, son olarak şunları kaydetti:

"Bu mesele sadece Meclis'teki komisyona sıkıştırılacak bir mesele değil. Mesele sadece Kürt sorunun demokratikleşmesi değil, Türkiye’nin demokratikleşmesidir. Ekonomide adalettir. Sadece parti liderlerinin konuştuğu partilerden 3-5 temsilcinin oturduğu bir zeminde barış inşa edilemez. Sivil toplum izleyici değil, temel yürütücülerinden ve mimarlarından biri olmalıdır. Bunu yapmaya çalışıyoruz. Bu barış ve demokratik toplum meselesi, bizim omuzlarımızda yükselecek. Aksi halde, Kürtle sistem karşı karşıya kalacak. Size büyük görevler düşüyor. Bazı şeyler yapıyoruz. TMK diye bir kanun var. Mesela burada 30-40'a yakın bileşen var. Yahu bu TMK konusunda bir çalışma yürütebilir, bir basınç oluşturabilir. Yani biraz Türkiye'nin meselesi konusunda dayanışalım. TMK herkesin baş belasıdır. Atılan twit, bir siyasinin telefonunun rehberinizde bulunması gibi basit konularda bile insanlar tutuklanabilir. Bu konuda sivil toplumu aktif görev almaya davet ediyoruz. Sivil toplum sessiz kalırsa, barış olmaz. Toplumsal mutabakat, demokratik bir Türkiye'de barış ancak sivil toplumla kurulur.''

Kaynak:ANKA


Editör: N. Cingirt
Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.