Muhalefetin zamanı daralıyor
Muhalefetin zamanı daralıyor
1.06.202510:36
Haber Merkezi
148

Geçtiğimiz hafta ekonomide iki kritik veri açıklandı, ekonomik büyüme ve işsizlik. Sonuçlar toplum için kötü, ekonomi yönetimi için iyi: Büyüme yavaşlıyor ve işsizlik artmaya başladı. Bu haftaki yazıda ilk olarak bu çelişkiyi ele aldım.

İkinci olarak da, bu verilerden hareketle önümüzdeki dönemdeki temel ekonomik gidişata ilişkin iktidar açısından ‘en kötüsü geride mi kalıyor’ sorusuna değindim. Bu sorunun muhalefet açısından anlamı, ekonomik konjonktür açısından muhalefetin mevcut avantajının önümüzdeki dönemde sürmeyebileceği ihtimalidir. Gelin detaylara bakalım.

Büyüme, sermaye birikimi ve işsizlik

2025 yılının Ocak-Mart dönemini kapsayan birinci çeyrek Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GYSH), yani ekonomik büyüme verileri açıklandı. Buna göre GSYH, 2025’in ilk çeyreğinde, bir önceki yılın ilk çeyreğine göre yüzde 2 arttı. Son dört çeyreğin ortalaması ise yüzde 2.4. Bu, Türkiye’deki büyümenin tarihsel ortalamaların yarısından az.

Detaylara baktığımızda, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörlerinin yer aldığı gösterge yüzde 2 küçülürken, imalat sanayi yüzde 1.8 oranında daralmış durumda. Büyümeyi sürükleyen ise, yüzde 7.3’lük büyümeyle inşaat sektörü.

Bu tablo, ekonominin üretim kapasitesinin hızla aşındığını gösteriyor, tarım ve sanayi geriliyor. Buna karşılık, büyük oranda deprem bölgesindeki yatırımlar sayesinde inşaat sektörü ekonomik büyümeyi sürüklüyor. Bir başka ifadeyle, depremin yaralarını sarmak için yapılan bu harcamalar olmasaydı, ekonomi daralıyor olacaktı.

İkinci önemli gelişme sabit sermaye oluşumu verisinde gözleniyor. Bu veriyi inşaat ve makine/teçhizat olarak ayırarak baktığımızda, yakın zamana kadar oldukça canlı olan makine/teçhizat yatırımlarının durgunlaşmaya hatta gerilemeye başladığını görüyoruz. İnşaat ise zaten 2018 krizinin etkileri henüz atlatılamamışken yaşanan pandemi sonrasında bir türlü yeniden toparlanamamıştı. Ancak son dönemde, özellikle de deprem gölgesinde süren yatırımların etkiliyle, inşaat sektöründeki sabit sermaye oluşumunun hızlandığını görebiliyoruz. Yani pandemi sonrasındaki eğilimlere bakında Türkiye’deki sabit sermaye oluşumunu makine/teçhizat şekillendirirken, inşaat geri planda kalmıştı. Ancak Şimşek programı bu eğilimi tersine çevirerek makine/teçhizat alanındaki sabit sermaye oluşumunu baskılamış durumda.

Son olarak, yine geçen hafta açıklanan işsizlik verileri, ekonomik yavaşlamayı teyit ediyor. Manşet işsizlik verisi Mart’tan Nisan’a yüzde 8’den 8.6’ya yükseldi. Bu sert bir değişim ve önümüzdeki aylarda yukarı yönlü bu eğilimin devam etmesi beklenebilir. Manşet veriye göre daha kapsamlı olan ‘atıl işgücü oranına’ baktığımızda ise burada büyük bir zıplamanın yaşandığı görülüyor. Bu oran yüzde 28.8’den 32.2’ye yükselmiş durumda.

Ekonomi yönetiminin beklentisi

Kısacası, ekonomi yavaşlıyor, sabit sermaye yatırımlarında makiye/teçhizat geriliyor ve işsizlik artıyor. Peki, toplum için kötü olan bu tablo nasıl oluyor da ekonomi yönetimi için iyi haber oluyor?

Toplum için kötü olan bu gelişmelerin ekonomi yönetimi tarafından olumlu sinyaller olarak görülmesinin nedeni, enflasyonu talebi daraltarak (yani ekonomi durgunlaştırarak hatta krize sokarak) kontrol altına alınabileceğine inanmaları. Hatırlanacağı gibi, 2025 başında enflasyon hedefini yukarı yönlü revize ettiğinde merkez bankası eleştirilerin odağına yerleştirilmişti. Zira enflasyon hedefi yükselirken yapılan faiz indirimlerinin etkisiz olacağı beklentisi yaygınlaşmaya başlamıştı. Ancak 19 Mart Operasyonu’nun ekonomik etkilerinin sınırlanması için atılan adımlar, ek finansal sıkılaştırma ile sonuçlanınca, merkez bankasının enflasyon hedefine ulaşması olasılığı arttı.

Bir başka ifadeyle, 2025’in ilk çeyreğinde yukarıda özetlediğim gelişmeler şu anda içinden geçmekte olduğumuz ikinci çeyrekte muhtemelen daha da kötüleşmiş durumda. Ve toplum için kötü olan bu durum, enflasyonu kontrol altına alabileceği gerekçesiyle ekonomi yönetimi için iyi haber anlamına geliyor.

Faiz indirimleri ne zaman?

2025 yazı, ekonomide zorlukların arttığı kritik bir dönem olacak. Sanayicilerden, ihracatçılardan ve özellikle emek yoğun sektörlerden gelen itiraz sesleri giderek yükselmeye başladı. Hatta, Hazine ve Maliye Bakan Mehmet Şimşek için ‘tamam mı devam mı?​’ sorusunu gündeme getiren bazı gelişmeler yaşandı. Ancak mevcut iktisadi ve siyasi konjonktürde Erdoğan yönetimi açısından Şimşek politikalarından dönmenin maliyeti, devam etmenin maliyetinden daha yüksek. Yani, çok olağanüstü bir durum yaşanmazsa, Şimşek yönetiminin devam etmesi oldukça yüksek ihtimal.

Önümüzdeki dönem için temel soru finansal sıkılaştırmanın ne zaman sonlanacağı olacak. Bu sadece ekonomik değil siyasi anlamda da önemli. Bu konuda çeşitli senaryolar mevcut. Merkez Bankası önümüzdeki aydan itibaren faiz indirimlerine başlayabilir ya da faiz indirimini erteleyerek sadece maktoihtiyati kısıtlamaları gevşetebilir. Ya da ekonomik daralma giderek kötüleşiyorsa bunların her ikisini birden yapabilir. Ancak Haziran olmasa da Temmuz itibariyle bu seçeneklerden en azından birinin uygulanmaya başlanması yüksek ihtimal.

Bunun anlamı şu: Eğer ekonomi yönetimi önümüzdeki birkaç ayı kendi açısından ‘kazasız’ atlatabilirse, yıl sonuna doğru faiz indirimlerinin hızlanması mümkün. Bu, iktidar açısından 2023 sonrası sürecin en zor döneminin atlatıldığı anlamına gelecek. Dolayısıyla muhalefet açısından, iktidarı sıkıştırmak için bu fırsatın da kaçırılması, ilerisi için çok daha zor koşullarında (yani ekonominin muhalefet lehine olmadığı bir durumda) mücadele etmeyi kabullenmesi anlamına gelecek.  Yani muhalefet için zaman daralıyor. Tam da bu dönemde CHP üzerindeki baskıların giderek artması ve iç tartışmaları tetikleyecek adımların gelmesi bir tesadüf olmasa gerek.

Bu dinamikleri tartışmaya önümüzdeki haftalarda devam edeceğim.

Ümit Akçay

Ümit Akçay

Muhalefetin zamanı daralıyor - Ümit Akçay - Evrensel


Editör: N. Cingirt
Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.