Ertuğrul Özkök: O hazin fotoğrafa bakarken gelen anket; yargıya güven Diyanet’in bile altına düştü
Ertuğrul Özkök: O hazin fotoğrafa bakarken gelen anket; yargıya güven Diyanet’in bile altına düştü
6.06.202514:04
Haber Merkezi
142

“Bu siyasi bir davadır” diyenler arttı, “Hukukidir” diyenler düştü

Gökova’da evimin bulunduğu yerin tam karşı sahilinde yine Deniz Kuvvetleri’nin fırkateynleri dolaşmaya başladı.

Bu sahillerde yaşayanlar artık biliyor.

O fırkateynler görününce Cumhurbaşkanı’nın Okluk’a tatile geldiğini veya geleceğini anlarız.

Okluk Koyu bence Cumhurbaşkanları için iyi bir siyasi meditasyon ve refleksiyon yeridir diye düşünürüm.

Bir fırkateyn ve bir esir fotoğrafı

Evimden fırkateyne bakarken, önümde son günlerde herkesin içine yakan o hazin fotoğraf duruyordu.

Hani şu İkinci Dünya Savaşı sırasında savaş esirlerinin götürülüşünü hatırlatan o fotoğraf.

16 milyon vatandaşın yaşadığı İstanbul’da daha bir yıl önce seçimleri kazanan belediye başkanlarına yapılan o muamele…

Tesadüf, tam o sırada önüme bir de anket geldi.

Kaç yıldır “İlgiyle ve önemseyerek izlediğim bir araştırma şirketi” diye yazdığım Panaroma’nın mayıs ayı anketi.

Keşke bu anketleri her ay yayınlayabilsem ama abonelere özel gönderildiği için çok sınırlı bazı sonuçlarını verebiliyorum.

Bu ayki ankette öyle üç sonuç var ki TRT, AA ve yargı mensuplarına yararlı olabilir

Bu ayki ankette öyle üç sonuç var ki;

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT Yöneticileri ve yargı mensuplarının bu bayramda rahat bir ortamda okuyup, değerlendirmelerini çok arzu ederdim.

Belki ülkedeki şu gerginliği azaltacak bir değerlendirmeye yardımcı olabilirdi.

Önce İstanbul’un 1 milyon oy farkı ile seçilmiş Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve seçilmiş ilçe CHP’li belediye başkanlarına yapılan muameleden başlayayım.

Mayıs ayı TRT ve iktidar medyasının en ağır propagandası ile geçti

19 Mart yargı darbesinin üzerinden neredeyse üç ay geçti.

Benim yaşımdaki insanların 27 Mayıs davalarında bile görmediği olaylara tanık oluyoruz.

İmamoğlu ve arkadaşlarına oy veren insanların vergileri ile de ayakta duran, güya milletin radyo ve televizyonu olması gereken TRT, Yassıada duruşmalarındaki radyodan bile daha ağır bir propaganda aletine döndü.

İçinden beş kuruş çıkmayan kasaları sahte görüntülerle para sayılan makineler gibi gösterecek kadar ileri gitti.

İktidar medyasını hiç saymıyorum.

Aynı Ergenekon, Balyoz kumpaslarındaki gibi, polis ve savcıların kendilerine servis ettiği her şeyi yayıyorlar.

Benim 78 yıllık hayatımda görmediğim zalimlikte ve yoğunlukta bir propaganda kampanyası yapılıyor.

Mayıs ayında, “Bu siyasi bir davadır” diyenler 1 puan arttı, “Hukukidir” diyenler 1,5 puan düştü

Bu kampanya mayıs ayında doruğuna çıktı.

Peki sonuç?

Panorama mayıs ayı anketine göre;

(*) BİR: Ekrem İmamoğlu’na yönelik yargı sürecini “siyasal” olarak değerlendirenlerin oranı, mayıs ayında 1 puan artarak yüzde 54’e yükselmiş.

Aynı mayıs ayında “Bu hukuki bir süreçtir” diyenler 1,5 puan düşerek yüzde 32’ye inmiş.

Yani TRT’nin AA’nın ağır propagandası, iktidar medyasının, konuşan kafalarının ve trollerinin ağır presi tam tersi etki yaratmış vatandaşın üzerinde.

Yargı ve basın iyice dibe vurdu

(*) İKİ: Mayıs ayında yargıya güven, Diyanet İşleri’ne güvenin bile altına düşmüş.

Her 10 Türk vatandaşından sadece 2,7’si yargıya güveniyor.

(*) ÜÇ: Bu ağır propagandanın yargıyla birlikte en ağır maliyeti de basına çıkmış.

Kurumlara güven sıralamasında basın en son sırada yer alıyor.

Her 10 Türk vatandaşından sadece 1,5’u basına güveniyor.

Düşünün, en alttan ikinci sırada ise TÜİK var. Yani her ay bize enflasyon rakamlarını açıklayan ve çok az insanı inandırabilen Türkiye İstatistik Kurumu.

O bile basının üzerinde.

Ama şu da var.

AKP, “Muhalif belediyeleri bitireceğim” derken kendi belediyelerine güveni de dibe vurduruyor.

Ama aynı halk Anayasa Mahkemesi’ne güveniyor

(*) DÖRT: Buna karşılık milletin güvendiği bir yargı kuruluşu var.

Anayasa Mahkemesi.

Hani şu kararları uygulanmayan en üst yargı kuruluşu.

Hani Can Atalay için aldığı “Milletvekili yapın” kararı iktidar tarafından tanınmayan Anayasa Mahkemesi.

Halk, iktidarın sevdiği yargıya güvenmiyor. Ama iktidarın sevmediği Anayasa Mahkemesi’ne güveniyor.

Özet:

Ekrem İmamoğlu ve seçilmiş öteki başkanlara karşı yapılan 19 Mart darbesi, milletin vicdanına hiç sığmamış.

Ergenekon usulü bavul propagandası ağırlaştıkça milletin vicdanı daha da kanıyor.

Bence bayramda bunu bir düşünmek lazım.

TÜİK “Enflasyon düştü” derken, halk “Niye artacak?” diyor?

Cumhurbaşkanı’nın bayramda değerlendirmesi gereken bir başka önemli sonuç da şu.

Hani TÜİK’e güven dibe vurdu dedim ya…

İşte ispatı…

TÜİK enflasyonun düşmekte olduğunu gösteren rakam verdi.

Ama aynı mayıs ayı içinde halkın enflasyon eklentisi 1 puan daha yükselerek yüzde 66.8’den yüzde 67.6’ya çıkmış.

Halka soruluyor, “Enflasyon niye düşmüyor?”: İşte cevap

Bunca propagandaya rağmen bu beklenti niye düşmüyor?

Panorama o soruyu da sormuş.

“Ekonomik göstergelerde yaşanan bozulmanın nedeni sizce nedir?”

Buyurun cevaplar şöyle:

(*) YÜZDE 33.9: Hükümetin sürdürdüğü ekonomik politika

(*) YÜZDE 28.9: İBB’ye yönelik operasyon

(*) YÜZDE 22.9:  Küresel ekonomideki gelişmeler

(*) YÜZDE  5.6:  Diğer

(*) YÜZDE  8.5: Fikrim yok

Halk, “Kötü yönetim ve İBB operasyonu” diyor

Yani halk İBB’ye yönelik siyasi davanın ekonomiye olumsuz etki yaptığını düşünüyor.

O da “iktidarın kötü yönetim” kapsamına girdiğine göre, ekonomideki bozulmanın yüzde 63’ünün, “güçlendirilmiş başkanlık hükümetinin kötü yönetiminden” kaynaklandığına inanıyor insanlar.

Bayramda, İstanbul’un seçilmiş belediyelere karşı yapılan bu siyasi operasyonu bir kere daha düşünmek için bir neden daha…

Ey Türkler! Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

Ve son olarak özellikle Cumhurbaşkanı’nın “dindar nesil” projeleri ve siyasal İslam konusunda düşünmeyi gerektirecek çarpıcı bir sonuç.

Ankete katılanlara “Biz kimiz?” sorusu da sorulmuş.

Soru şöyle:

“Kendinizi hangi kimlikle tanımlıyorsunuz?”

Buyurun milletin cevabı:

Atatürkçülük bir numara, milliyetçilik iki numara

(*) YÜZDE 31.7:  Atatürkçüyüm…

(*) YÜZDE 22.7: Milliyetçiyim

(*) YÜZDE 11.1: Muhafazakârım

(*) YÜZDE  7.9 . İslamcıyım

(*) YÜZDE  6.4:  Ülkücüyüm

(*) YÜZDE  6.3:  Demokratım

(*) YÜZDE  6.0:  Sosyal demokratım

(*) YÜZDE   4.3: Sosyalistim

(*) YÜZDE   0.9: Liberalim

(*) YÜZDE.  2.7: Diğer

Bu Akdenizli millete İslamcı elbise olmadı

Yıllardır yazıyorum.

Burası bir Akdeniz ülkesidir.

Bu ülkeye İslamcı elbise giydiremezsiniz.

Siyasette “cami cemaati” denen şey uydurma bir kavramdır. Sosyolojik olarak hiçbir manası yoktur.

Ve Atatürkçülük ve milliyetçilik bu ülkenin en birleştirici kimliklerindendir.

AKP 2002 yılından beri hep aynı yanlışı yaptı

AKP iktidara geldiğinden beri hep aynı yanlışı yaptı ve kendini şuna inandırdı:

“Bizi iktidara türban olayı ve İslami duyarlılık taşıdı…”

Hayır, size iktidara ANAP ve DYP’nin başındaki liderlerin kötü yönetimleri taşıdı.

Bir seçim önce DSP’ye, ANAP’a, DYP’ye oy veren insanlar size oy verdi.

O oyları, sanki “Cumhuriyet’e rövanş” gibi görenlerin etkisinde kaldılar.

Buyurun işte Türkiye’deki “İslamcı taban” neymiş.

Hiç kendinize sordunuz mu: AKP, Gaziosmanpaşa’da niye 12 puan kaybetti?

Ama aynı hatayı bugün de yapıyorlar.

Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı görevinden alınıp tutuklandı.

AKP o ilçede 2019 seçiminde yüzde 52 oy almıştı.

Bu seçimde oyu yüzde 40’a düştü.

Ne var ki parti içinde kimse bu 12 puan düşüşün nedenini sormadı.

O soruyu sormadan seçilmiş belediye başkanını alıp, yerine seçilmemiş bir AKP’liyi oturtma peşindeler.

Şuraya yazıyorum.

Bir daha seçim yapılırsa o oy yüzde 30’lara inecek.

Bir o fotoğrafa baktım, bir de 25 yıl öncesine döndüm

Bayramda sakin kafa ile değerlendirilecek bir konu daha.

Cumhurbaşkanı bayram mesajında ebedi kardeşlikten söz ediyor.

Çok merak ediyorum, halkın oyu ile seçilmiş insanları savaş esiri gibi götürülürken gösteren fotoğrafları görünce ne düşündü, ne hissetti.

Bugün İstanbul’un seçilmiş Belediye Başkanı’na yapılan suçlamaların aynısı 25 yıl önce kendisine de yapılmıştı.

Kimse ne onu ne eşini ne yakınlarını alıp götürdü

Ama o dönemde onu böyle savaş esiri gibi gösteren bir sahne yaşanmadı.

Evine 200 polisle baskın yapılmadı.

İfadeye davet edildi.

Tutuksuz yargılandı.

Bazılarından beraat etti, bazıları ise Rahşan Ecevit affına girdi.

Kimse eşini gözaltına almaya kalkmadı.

Kimse annesinin, babasının malına el koymadı.

Kimse özel kalem müdürünü, yakınlarını, belediyeye iş yapan insanları tutuklayıp zorla itirafçı haline getirmedi.

Kimse gizli tanık gibi şeye tenezzül etmedi.

Okluk’ta “Benden geriye ne kalacak?” sorusunu düşünmek

Cumhurbaşkanı Erdoğan artık 70 yaşını geçti.

Yirmi üç yıllık Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı döneminde benim de başarılı bulduğum çok icraatı var.

Rusya-Ukrayna savaşındaki politikasını hayranlıkla izliyorum.

Meksika’nın ünlü düşünürü Octavio Paz, “Bayramlar toplumların durup düşünme zamanlarıdır” diyordu.

Bence Okluk Koyu “Bir gün Erdoğan’dan geriye ne kalacak?” sorusunun cevabını da düşünmek için çok güzel bir şer.

Hem Okluk’a hem Silivri ve Edirne’ye iyi bayramlar diliyorum

Kendisine ve ailesine , Gökova’da tam karşı sahilden “İyi bayramlar” diliyorum…

Tabii bütün Türkiye’ye de çok güzel bir bayram.

En çok da Silivri’de, Edirne’de ve bugünlerde başka cezaevlerine gönderilen haksızlığa uğramış seçilmiş belediyecilere, çalışanlarına en kısa sürede haklarının iade edilmesini diliyorum.

Bu bayram gününde şundan eminim.

Onların tahliye edilmeleri, tutuksuz yargılanmaları Türkiye’ye çok iyi gelecektir.

Çünkü bu araştırma şunu açıkça ortaya koyuyor.

Bu güzel Akdeniz ülkesini bu gerginlikle yönetmek mümkün değildir.

Hepimiz bir kere daha düşünelim.   


Editör: N. Cingirt
Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.