
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Milli Birlik ve Dayanışma Komisyonu’na çağrı yaparak “sürecin baş aktörü Abdullah Öcalan ile İmralı’da görüşme yapılması gerektiğini” söyledi. Hatimoğulları, PKK’nın silah bırakması ve Öcalan’ın barış çağrısına rağmen hükümetin somut adımlar atmadığını vurguladı.
DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Ankara’daki genel merkezde İl Eş Başkanları toplantısına katıldı. Açılış konuşmasını yapan Hatimoğulları, Türkiye, bölge ve dünyadaki siyasal gelişmeleri ele alacaklarını belirterek, “sahadan gelen il eş başkanlarının vereceği bilgilerin çok önemli olduğunu” ifade etti.
Konuşmasının başında 6-7 Eylül 1955 olaylarını hatırlatan Hatimoğulları, “İstanbul, İzmir ve Türkiye’nin pek çok şehrinde Müslüman olmayanlara çok büyük katliamlar gerçekleşmişti. 6-7 Eylül pogromunda şiddete maruz kalan, yaşamını kaybeden insanları saygı ve hüzünle anıyoruz. Bir daha benzer şiddet olaylarının yaşanmamasını diliyoruz. 6-7 Eylül pogromu ile yüzleşme, malına ve mülküne el konulmuş bütün kesimlere hesap verme ve bir özür dilemenin gerçekleşmesi gerekiyor.” dedi.
“İÇ BARIŞ İLE ROJOVA’YA YÖNELİK TEHDİTLER BİRBİRİYLE UYUŞMUYOR”
Bölgedeki çatışmalara değinen Hatimoğulları, Gazze’deki insani krizin uluslararası boyutunu hatırlatarak, “Gazze insanlığın sıfır noktası. Gazze’yi bütün dünya izliyor ne yazık ki. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere Arap Ligi, İslam İşbirliği Teşkilatı ciddi bir biçimde bu konuyu ele almalı ve İsrail’i mutlaka durdurmalı.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin iç barış sürecinin bölgesel çatışmalardan bağımsız düşünülemeyeceğini söyleyen Hatimoğulları, “Türkiye’de ‘İç barış’ deyip Rojova’yı, Kuzey ve Doğu Suriye’yi tehdit etmek birbiriyle uyuşmayan yaklaşımlardır.” dedi.
“GÜVENLİK BARIŞLA SAĞLANIR”
Türkiye’nin güvenlik politikalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Hatimoğulları şunları söyledi:
“Türkiye eğer gerçekten bir güvenlik koridoru oluşturmak istiyorsa, güvenlik koridorunun barıştan geçtiğini hiçbir zaman unutmamak lazım. Güvenlik savaşla, silahla, mermiyle, tankla, topla sağlanmaz. Güvenlik her halkın hakkını ona vermekle sağlanır, eşit yurttaşlığın tesis edilmesi ile sağlanır.”
Hatimoğulları, demokratik bir Suriye’nin inşasının bölgesel barış için de önemli olduğunu vurguladı:
“Demokratik bir Suriye'yi oluşturmak demek orada Kürt'ün, Alevi'nin, Dürzi'nin de hakkının verilmesi demek. Aslında güvenli bir sınıra kavuşmamız demektir.”
“PKK SİLAH BIRAKTI, DEVLET SOMUT ADIM ATMADI”
Hatimoğulları, çözüm süreciyle ilgili değerlendirmelerinde hükümeti somut adım atmamakla eleştirdi:
“Bakın çok önemli adımlar atıldı. PKK silah bıraktı, Süleymaniye’de silahlar yakıldı. Bu konuda ne yazık ki henüz somut adımlar atılamamıştır. Bugün Öcalan’ın ve PKK’nın attığı somut adımlar karşısında ne yazık ki iktidar ve devletin henüz somut adımlar attığını söyleyemeyiz.”
Komisyonun çalışmalarına ilişkin beklentilerini dile getiren Hatimoğulları, özel yasa çıkarılması gerektiğini belirtti:
“Bu komisyonun yapması gereken somut işlerden biri de süreçle ilgili bir özel yasanın acilen çıkarılması, demokratik entegrasyon yasalarının, özgürlük yasalarının acilen çıkarılması için bunları parlamentonun gündemine taşımasıdır.”
“ÖCALAN’IN ÖZGÜR ÇALIŞABİLECEĞİ KOŞULLAR ACİLEN OLUŞTURULMALI”
Hatimoğulları, Abdullah Öcalan’ın sürecin merkezinde olduğunun altını çizerek şu ifadeleri kullandı:
“Umut Hakkı, Sayın Öcalan’ın özgür yaşar ve özgür çalışır koşullarının acilen oluşmasına ihtiyaç vardır. Çünkü Sayın Öcalan bu sürecin başarıya ulaşabilmesi için daha aktif bir şekilde rol ve misyon üstlenmek istiyor. Dolayısıyla umut hakkından faydalanarak özgür yaşayabileceği ve özgür çalışabileceği koşullar acilen oluşturulmalıdır.”
Bu kapsamda Komisyon’un vakit kaybetmeden İmralı’da görüşme yapması gerektiğini belirten Hatimoğulları, “Bunun yanı sıra sürecin baş aktörü olan Sayın Öcalan ile bu komisyonun tez elden, zaman kaybetmeden gidip İmralı’da bu görüşmeyi gerçekleştirmesi çok önemlidir, hatta hayati öneme sahiptir.” dedi.
“MUHALEFETE YÖNELİK OPERASYONLAR SÜRECİ SABOTE EDİYOR”
Hatimoğulları, iktidarın muhalefete yönelik baskı politikalarının barış sürecini zedelediğini söyledi:
“Bugün CHP’ye yönelik yapılan operasyonları kabul etmek mümkün değildir. Muhalefete dönük gerçekleştirilen operasyonlar bu süreci sabote etmektedir. Barış talep ettiği halde bu sürecin gerçekleşeceğine dair inancın zedelenmesine sebep olmaktadır.”
Toplumsal güvenin barış süreci için kritik olduğunu belirten Hatimoğulları, “İç barış bir kesimle barışarak olmaz. İç barışı tahkim etmek bütün farklılıklar, muhalefet dahil olmak üzere her kesimi ikna etmekten geçer.” ifadelerini kullandı.
“BARIŞ VE DEMOKRATİK TOPLUM ÇAĞRISI YENİ BİR MÜCADELE DÖNEMİNİN İŞARETİ”
Hatimoğulları, sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Bizler dimdik ayakta kaldık ve örgütlü gücümüzle bugüne kadar geldik. Bugün özellikle bu mücadeleyi yöneten yoldaşlarımızla beraber önümüzdeki dönemi, yani barışı ve demokratik toplumu örgütlemek konusunda hepimize her zamankinden daha fazla sorumluluk ve görev düştüğünü biliyoruz. Barış ve demokratik toplum çağrısı yeni bir mücadele döneminin çağrısıdır. Çünkü Türkiye’nin, bizim, 86 milyon yurttaş olarak buna ihtiyacımız var.”
Editör: N. Cingirt
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.