
DİSK-AR tarafından hazırlanan "12 Eylül İşçi Haklarını Nasıl Yok Etti?" raporu 12 eylül darbesinin işçi ücretlerine grev ve toplu sözleşme gibi temel haklarda yaşattığı gerilemeleri gösteriyor.
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi'nin (DİSK-AR) yayımladığı "12 Eylül İşçi Haklarını Nasıl Yok Etti?" başlıklı rapor, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin üzerinden 45 yıl geçmesine rağmen işçi hakları üzerindeki yıkıcı etkilerinin derinleşerek sürdüğünü ortaya koydu. Rapor, darbe sonrası inşa edilen ve günümüze kadar devam eden otoriter emek rejiminin; ücretleri nasıl erittiğini, kıdem tazminatını nasıl işlevsizleştirdiğini, grev hakkını nasıl fiilen ortadan kaldırdığını ve çalışanların temel özlük haklarını nasıl baskı altına aldığını somut verilerle gözler önüne seriyor.
Ücretler milli gelire göre yarı yarıya düştü
DİSK-AR raporu , 12 Eylül'ün temel hedeflerinden biri, 24 Ocak 1980 kararlarıyla başlayan ve ücretlerin baskılanmasını amaçlayan neoliberal politikaların adım adım kalılaştırılmasını inceliyor. Bu politikalar sonucunda işçilerin alım gücünde dramatik bir erimeler yaşandı.
1979 yılında 100 olan reel ücret endeksi, darbenin hemen ardından 1980'de 69,1'e gerilerken, 1983 ile 1988 yılları arasındaki dönemde gerçek ücretlerdeki kayıp yüzde 40-50 seviyelerine ulaştı. Asgari ücretin kişi başına düşen milli gelire oranı da bu çöküşü teyit ediyor. 1974'te kişi başına gelirin yüzde 80,6'sı olan asgari ücret, 12 Eylül sonrası 1980'de sert bir düşüşle yüzde 40'a indi. Aradan geçen 45 yılda bu oran yüzde 40-45 bandını aşamadı ve 2025 itibarıyla yüzde 43,6 seviyesinde kaldı.
Kıdem tazminatına tavan darbesi
Darbeden önce işveren örgütlerinin en önemli taleplerinden biri olan kıdem tazminatının sınırlandırılması, 12 Eylül'ün ilk icraatları arasında yer aldı. 17 Ekim 1980'de çıkarılan bir yasa ile kıdem tazminatına asgari ücretin 7,5 katı tavanı getirildi. Bu düzenleme de yeterli görülmeyerek 1982'de tavanın asgari ücretle bağı tamamen koparıldı ve en yüksek devlet memurunun emeklilik ikramiyesine endekslendi. Bu değişiklik, çalışanların en önemli güvencelerinden olan kıdem tazminatında büyük bir erimeye yol açtı. 7,5 katlık sınır devam etseydi 2025'te 195.bin 41 TL olması gereken tavan, bugün 50 bin 287 TL seviyesinde . 1978'de asgari ücretin 7,5 katı olan tavan, 2025 itibarıyla asgari ücretin sadece 1,9 katına gerilemiş durumda.
Fiilen yasaklanan grevler
12 Eylül 1980'de askeri cunta, yayımladığı 3 numaralı kararnameyle ülkedeki tüm grevleri derhal yasakladı. Aynı dönemde grevde olan yaklaşık 54 bin işçinin yüzde 87'si DİSK üyesiydi. Bu yasak tam 4 yıl boyunca sürdü ve ilk yasal grev ancak 2 Ekim 1984'te yapılabildi. Darbenin ardından kurulan Yüksek Hakem Kurulu (YHK), 1984'e kadar toplu sözleşmeleri tek taraflı olarak bağlayarak grev hakkını fiilen ortadan kaldırdı. Sonraki yıllarda ise grevler, "erteleme" adı altında sistematik şekilde fiili olarak yasaklandı. Rapor, özellikle AKP döneminde bu uygulamanın bir hükümet geleneği haline geldiğini ve 22 yıllık iktidarları boyunca 200 bini aşkın işçinin grevinin "milli güvenlik" ve "genel sağlık" bahaneleriyle ertelendiğini, gözler önüne sermekte.
Sendikal faaliyetler cendereye alındı
12 Eylül rejiminin işçilerin haklarına yönelik müdahaleleri, grev ve kıdem tazminatıyla sınırlı kalmadı. Darbe öncesinde toplu sözleşmelerle 8'e kadar çıkan yıllık ikramiye sayısı, 1981'de yapılan bir kanun değişikliğiyle kamu ve özel sektör ayrımı olmaksızın 4 ile sınırlandırıldı; bu 12 Eylül uygulaması günümüzde de 45 yıldır yürürlükte. Benzer şekilde, sendikal faaliyetlerin durdurulmasıyla birlikte toplu pazarlık hakkı da fiilen askıya alındı. Bu dönemde devreye giren YHK, 1981-1983 yılları arasında yaklaşık 1,9 milyon işçiyi etkileyen 4 bin 859 sözleşmeyi, daha önce elde edilmiş birçok kazanımı yok sayarak karara bağladı. 1982 Anayasası ve takip eden yasalarla sendika üyeliğine noter şartı getirilmesi, işkolu ve işyeri barajları gibi engellerin konulması, örgütlenmenin önünü sistematik olarak kesti. Bu baskıların bir sonucu olarak, 1980'de yüzde 41 düzeyinde olan sendikalaşma oranı 2025'te yüzde 14'e kadar geriledi.
Editör: N. Cingirt
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.