
İtfaiye raporunu 28 Aralık 2024 günü otele gidip düzenlediğini anlatan Bolu Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü personeli ve dosyanın tutuklu sanığı İrfan Acar, bu tarihin izin gününe denk geldiği anlaşılınca tarihi yanlış hatırladığını, göreve 27 Aralık 2024 günü belediyeye ait 14 GA 329 plakalı araçla gittiğini, tarihte 28 Aralık 2024 olarak sehven hata yaptığını öne sürdü. Bilirkişi raporuna göre belediye personeli Acar’ın, inceleme yerine gitmeden yangın itfaiye raporu düzenlediği konusu gün ışığın
Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel yangınıyla ilgili yeni gelişmeleri aktarmaya devam ediyorum.
Her ne kadar kovuşturmada ilk duruşma aşaması geçilmiş olsa da halen dosyaya yeni giren kimi evrak var.
Üstelik bu evrak ve bilgiler yargılamanın seyrini etkileyebilecek nitelikte. Dosyada yer alan kimi sanıkların sorumluluğunu değiştirip artıracak cinsten.
Büyüteç’te geçen salı yazısında Grand Kartal Otel bünyesindeki yangın güvenliği çerçevesindeki itfaiye raporunun hazırlanmasındaki ilginçlikleri konu ettim.
Bugün ise 8 Ağustos günü dosyaya giren bilirkişi raporundan söz edeceğim.
Şöyle ki otel faciasında yakınlarını yitiren ailelerin avukatları, duruşmalar sırasında, otel ve otelde faaliyete geçmesi planlanan kafeterya ile ilgili itfaiye raporunun hazırlanması sürecini ısrarla gündemde tuttu.
Linkini bıraktığım yazıda detaylarını aktardım bu sürecin.
Avukatların ısrarcı takibiyle şu gerçek ortaya çıktı: Bolu Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü personeli ve dosyanın tutuklu sanığı İrfan Acar, otelde yaptığı denetimin tarihini karıştırdı!
Acar önce 28 Aralık 2024 günü otele gidip denetim raporu düzenlediğini anlattı. Ancak 28 Aralık 2024 günü cumartesi olması nedeniyle Acar’ın izin günüydü.
Mahkemede ifadelerine başvurulan belediye üst yöneticileri, söz konusu görevlerin mesai günleri yerine getirildiğini cumartesi günü söz konusu işlemin yapılmadığını açıkladı.
Kendi yöneticilerinin ifadesi sonrasında Acar bu kez tarihi yanlış hatırladığını, göreve 27 Aralık 2024 günü belediyeye ait 14 GA 329 plakalı araçla gittiğini, tarihte 28 Aralık 2024 olarak sehven hata yaptığını öne sürdü.
Acar’ın çelişkili bilgileri sonrasında avukat Onur Fırat Kaynun, belediye aracına ait GPS kayıtlarının mahkemeye getirtilmesini ve bilirkişi aracılığıyla inceletilmesini talep etti.
Mahkeme talebi uygun buldu. Bolu Belediyesi, 14 GA 329 plakalı belediye aracına ait GPS kayıtlarını mahkemeye ulaştırdı. Mahkeme de bilirkişiye gönderdi.
Bilirkişiler, mahkemece teslim edilen bilgileri inceledi. İnceleme sonunda, belediyeye ait aracın, 27 ve 28 Aralık günlerinde Grand Kartal Otel’e gitmediği ortaya çıkarıldı!
Bilirkişi raporuna göre belediye personeli Acar’ın, inceleme yerine gitmeden yangın itfaiye raporu düzenlediği konusu gün ışığına çıktı.
Bu gelişme, önümüzdeki duruşmada gündeme gelecek hiç şüphesiz.
İşin seyri değişir mi? Göreceğiz.
* * *
Behzat Ç.’de dikkat çeken “müdür güzellemesi”
Fenomen polisiye Behzat Ç., yeni sezona çok iddialı konuyla giriş yaptı. Dizinin yapımcıları, yönetmeni ve senaristi, Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in 30 Aralık 2022 günü öldürülmesi eylemini “cesur” bir kararla diziye taşıdı.
Henüz birkaç gün önce yayınlanmasına rağmen dizi, ilk bölümüyle sükse yaptı.
Dizide, Cinayet Masası Başkomiseri Behzat Ç. ile ekibine, Ateş suikastını çözme talimatı ve yetkisi verildi.
Yapım ekibinin, son dönemdeki en önemli siyasi cinayet olarak tanımlanan, özellikle Emniyet-Adliye-AKP-MHP-Ülkücü camia düzleminde epeyce tartışılan ve iktidar içinde sıkıntı yaratan Ateş suikastını gündemde tutabilmek amacıyla sahnelemesi takdir edilesi bir durum kuşkusuz.
Bu arada -Etimesgut Belediye Başkanlığı’ndan bağımsız- dizinin lokomotif oyuncusu Erdal Beşikçioğlu da ayrı bir tebriki hak etti kanımca. Beşikçioğlu, Ateş’in ailesi ile bir araya geldi, acılarını paylaştı. Destek verdiğini gösterdi.
Erdal Beşikçioğlu'nun Sinan Ateş'in ailesiyle bir araya geldiği anları paylaştığı sosyal medya paylaşımı
Ayrıca ilk bölüm olmasına karşın ciddi biçimde sistem eleştirisi yapıldığını görmek mümkün.
Dizinin ilk bölümünü bir arkadaşımın önerisiyle izledim.
Yapım ekibi, Ateş’in öldürülmesinden hemen sonra bu satırların yazarının cinayetle ilgili kaleme aldığı Büyüteç’lerden alıntı yapmış.
Örneğin, olayın şüphelilerinden Tolgahan Demirbaş’ın, gözaltına alınması sırasında yanında olan MHP Milletvekili Olcay Kılavuz’un polis ekibine hitaben “siz gidin, sahibiniz gelsin” sözünü söylemesi, polisin hazırladığı gözaltı tutanağının savcılık evrakı içinde yer almaması gibi önemli gelişmeleri, Büyüteç okurları henüz o günlerde öğrendi.
İlk bölümü izlediğimde dikkatimi çeken diğer bir konu ise cinayet sırasında görev başında olan emniyet müdürüne atfedilen “güzelleme” oldu. Bu güzellemenin kararını, yapımcılar mı, yönetmen mi yoksa senarist mi verdi, bilemiyorum.
Ancak 52 dakikalık ilk bölümde emniyet müdürünün yaşananlarda hiç etkisi yokmuş gibi bir yaklaşımda bulunulması, süreci başından itibaren yakından takip eden bu satırları yazarının dikkatinden kaçmadı maalesef.
İki yıldan fazla süre önce gündeme gelen olayları yeniden gündeme taşımak istememekle birlikte, senaryodaki “emniyet müdürü” rolünün, gerçek hayatta suikastın yaşandığı dönemde görevde olan eski Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz’ı hatırlattığının altını çizeyim.
Sinan Ateş cinayetinin konu edildiği Behzat Ç. Gül ve Çekiç dizisinin üçüncü sezonu geçen hafta yayımlanan ilk bölümüyle başladı. Ankara Emniyet Müdürü’nü anımsatan Emniyet Müdürü rolü dizinin yeni karakteri oldu. Orhan Müdür olarak yazılan karakteri oyuncu Emrah Elçiboğa canlandırıyor.
Yılmaz’ın cinayetin işlendiği dönemdeki sürece yaklaşımlarını Büyüteç’in devamlı okurları gayet iyi hatırlar.
Aynı zamanda hem koltuğu zorunlu bıraktıktan sonra görevi devralan mevcut İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın icraatlarıyla tartışılan hale dönüşen önceki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sağ kolu olan, hem de Soylu’nun MHP Genel Merkezi’yle temasını kuran ve MHP’li Olcay Kılavuz başta üst yöneticilerle ilişkilerinde söz sahibi konumundaki Yılmaz’ın, senaryoda böyle gösterilmesinin bir anlamı olmalı elbette.
Yoksa görevi sırasında dizinin yapımcılarına sağladığı araç, gereç, personel gibi lojistik destek karşısında, vefa örneği olarak mı değerlendirilmeli Yılmaz’a yönelik soyutlama!
Dizi ekibi, senaryoda yer aldığı şekliyle “Emniyet Müdürü”nün, Başkomiser Behzat Ç.’nin müdürüne yönelik “Bedeli ne olursa olsun, bu olay çözülecek. Organize müdürüne talimat verdim. Beni bilirsin atadan babadan adamım ben. Kimse bu ülkenin milliyetçilerini sokak ortasında vuramaz. Buna müsaade etmem. Öyle bir şey varsa kafalarını ezerim” şeklindeki sözleri, süreci yakından takip eden gazeteci olarak bu satırların yazarında en basit haliyle tebessüme neden oldu!
“Bunlar senaryo gereğince öyküleştirilen roller” denilmesi mümkün elbette.
Ancak, “siz gidin, sahibiniz gelsin” cümlesine yer verilebilen bir senaryoda, “siyasinin danışmanına kafa tutabilen, hakkında sinkaflı küfürler konularak” Ateş’in anısına saygı gösterdiği işaret edilen emniyet müdürüne yönelik güzelleme yapmak yerine, gerçek hayatta cinayetten sonra Ankara Emniyet Müdürü’nün MHP Milletvekili Kılavuz başta olmak üzere hangi MHP’li siyasilerle, hangi görüşmeleri yaptığını sorgulayan sahneler konulsaydı, hem daha gerçekçi hem de Ateş’in anısına daha çok saygı gösterilmiş olurdu sanırım.
Diziyi izleyenler, siyasetçinin danışmanına yönelik emniyet müdürünün tepkisine ne kadar inandılar bilemiyorum!
Ateş Ailesi’nin de bir de bu gözle diziyi izleyip anlamlandırmasında fayda var.
Bakalım, ilerleyen bölümlerde nelerle karşılaşacağız?
Mesela, gerçek hayatta cinayetten sadece dört gün önce MHP’li Olcay Kılavuz’un İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu ziyaret etmesini ya da MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Ateş’le ilgili İçişleri Bakanlığı’ndan kendisine ulaştırılan ve “Ateş’in FETÖ’cü olduğu” bilgisinin yer aldığı özel notun doğruluğunun tartışıldığını görecek miyiz?
Behzat Ç. ekibi çok riskli bir dosyaya el atmış görünüyor.
Umarım, filmin sonunda Behzat Ç.’nin meslekten ihraç edilmesiyle sonuçlanan bir sahneyle karşılaşmayız.
Belki de yine senaryoda “Ateş’in yakın dostu” olarak tanımlanan emniyet müdürünü yeni güzellemelerle birlikte tıpkı gerçek hayattaki gibi “ballı maaşla” yurt dışı görevle taltif edildiğini görürüz. Kim bilir!
* * *
Yerlikaya’ya karşı Türüt şov!
“Hangi bültenle aranırsa aransın, hangi ülkeye kaçmış olursa olsun, Türk polisinden kaçamayacaklar…”
Bu sözler İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya ait. Bakan Yerlikaya, haklarında gerek yerel gerekse Interpol üzerinden arama/yakalama kaydı bulunanların yakalanarak ülkeye getirilişini kamuoyu ile paylaşırken böylesi cümleler kullanmayı seviyor.
Daha geçen hafta yurt dışında yakalanıp ülkeye getirilen 11 kişiyle ilgili bilgilendirme yaparken de az önce okuduğunuz cümleyi kurdu.
Yerlikaya’nın duyurduğu son kafiledeki kaçaklardan sekizi Gürcistan’dan iade edildi. Gürcistan ile Türkiye arasında gayet iyi ilişkiler var. Gürcistan’da yakalanan epeyce firari sık sık ülkeye gönderiliyor.
İşte bu tablo varken, türkücü İsmail Türüt’ün bir paylaşımı pazar günü ortaya çıktı. Kamuoyunun dikkatini çektiği kadar İçişleri Bakanı’nın da dikkatini çekmiş olsa gerek Türüt’ün Gürcistan şovu!
Türüt, hafta sonu yaptığı sosyal medya paylaşımında Türkiye’nin kırmızı bültenle aradığı Galip Öztürk’le yemekte buluştuğunu duyurdu.
Türkiye’de yargılandığı bir cinayet davasında müebbet hapis cezası aldıktan sonra Gürcistan’a kaçan Öztürk’le Batum’da buluşan Türüt, firari Öztürk’ten “sevgili dostum” şeklinde söz etti.
İsmail Türüt’ün Galip Öztürk’le buluştuğu anları paylaştığı sosyal medya paylaşımı
Türüt söz konusu paylaşımıyla, Öztürk’ün Gürcistan’da “serbestçe yaşadığını” devletin adeta gözüne soktu deyim yerindeyse.
Bakalım şimdi Türk Interpolü, Öztürk’ü Gürcü makamlarına yakalatıp iadesini sağlayabilecek mi?
Yeni sınav bu…
Tolga Şardan T24 |
Editör: N. Cingirt
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.