Sedat Bozkurt: Memlekete demokrasi Öcalan ile mi geliyor?
Sedat Bozkurt: Memlekete demokrasi Öcalan ile mi geliyor?
3.08.202508:20
Haber Merkezi
133

Pek çok yazıma “burası normalini kaybetmiş bir memleket” diye başladım. Bu yazıma da aynı cümlelerle tezimi tekrarlayarak başlıyorum.

Memlekette siyasetin ana özneleri MİT Başkanı İbrahim Kalın ile PKK Lideri Abdullah Öcalan. Kalın, siyasi parti liderlerini dolaşarak TBMM’de kurulacak komisyonun neleri ele alması gerektiğini anlatıyor. O, AKP’nin çok itiraz ettiği “vesayet” dönemlerinde bunu askerler yapardı. Askerler liderlere gitmezdi onlara “kaygılarını” muhtelif yollarla iletirlerdi. Askerin devreye girmesiyle değiştirilen ya da geri çekilen çok yasa teklifi veya tasarısının haberini yapmışlığım vardır.

Bunların hepsi de demokratik açılımlarla ilgiliydi. Demokrasi genişlerse güvenlik güçlerinin “siyaset üzerinde etkisi” azalabilirdi. Mesele buna önlemdi. Şimdiki durum, aktörleri farklı olsa da hayli benzer. Dün askerin yaptığını bugün iktidar, güvenlik, savunma konularıyla yapmaya çalışıyor. Burada muhalefeti de peşine takan bir siyasi iktidar mevcut. Eurofighter’dan İHA ve SİHA’lara hatta Kaan adı verilen prototip uçağa kadar. Memlekette milliyetçilik ölçümü bile savunma sanayi meselesine hatta buradaki teknolojik gelişmelere bakış ve yaklaşım ile ölçülüyor. Bu sağlıklı bir durum değildir.

CHP ve yarı başkanlık

Serap Yazıcı AKP’ye geçmeden önce CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile daha sonra içeriği tartışılan bir görüşme gerçekleştirmişti. Yazıcı yazılı bir açıklama ile kendisine yönetilen eleştirilere yanıt verdi. Orada ilginç bir detay vardı. Özel’in yapılacak bir anayasa değişikliği ile yarı başkanlık sistemine geçilebileceğini söylediğini aktarıyor Yazıcı. Açıklamanın tarihi 25 Şubat 2025. CHP uzun bir süre sistem konusunda sessiz kaldı. Sonra Ekrem İmamoğlu parlamenter sistemi, tutuklanmasının ardından birkaç kez dile getirdi. Ama bu süre içerisinde CHP’nin yarı başkanlık sistemine onay vereceğini ilk kez Yazıcı’nın açıklamasıyla ögrendik.

Erdoğan’ın kafasında da Cumhurbaşkanlığı sisteminde tadilat yapma var. MHP Lideri Bahçeli’yi de buna ikna etmiş gözüküyor. Anayasa değişiklerini gerçekleştirecek zemin olması halinde Cumhurbaşkanı parti genel başkanı da olamayacak. Hep tekrar aday olabilme ve seçilme oranlarına bakıyoruz anayasa mevzunda. Erdoğan AKP Genel Başkanlığı’nı devretmeye hazır. Bu nedenle parti içi kontrollü ve çok taraflı gerilimlerin önünü açıyor. (Burada CHP’nin de Hakan Fidan’ı hedef alan açıklamalarıyla Efkan Ala’dan ve Kalın’dan yana AKP içi mücadeleye taraf olduğunu da hissediyoruz) Bu anlamda dile getirilen potansiyel genel başkan adaylarının hiçbirini dikkate almayın. Oranın sahibi Erdoğan’ın kafasında Bilal Erdoğan’dır. AKP de buna hafif hafif hazırlanıyor. Erdoğan’ın parti içindeki mutlak gücü bunu yapmasına olanak veriyor.

“Ülkeye demokrasiyi Öcalan mı getiriyor?”

14 Mayıs 2023 seçimleri öncesinde bu cümleyi kursaydınız muhtemelen linç edilirdiniz. Bugün kurduğunuz zaman merakla herkes bir sonraki cümleyi bekliyor. Bu genel kabulün de bir göstergesi.

TBMM’de kurulan “Milli Birlik ve Kardeşlik Komisyonu” iktidarın tartışmaları taşıdığı yeni alan. Uzun süre memleket olarak bu komisyon ile yatıp kalkacağız. Temel politik aks itibariyle, hayli uzak noktalara savrulan muhalefet ile iktidarın belki de ortaklaştığı tek alan da bu komisyon olacak. İyi Parti net tavır aldı, CHP’nin karar alması biraz uzun sürdü ama Ekrem İmamoğlu’nun görüşü ağır bastı ve komisyona katılma kararı alındı.

İktidarın yani Erdoğan’ın siyasetinin peşine takılma hali tam da böyle bir şey. Politik fayda sağlayacağı denklemi kurdu mu barış da çözüm de diyebiliyor. Ya da tam tersi terörle mücadeleye döndürdüğü süreçle seçmenini konsolide edebiliyor ve seçimler kazanıyor. Bunu son 10 yılda birkaç kez yaşadık. Bir önceki süreçte de eleştirel yaklaşanlara çıkış noktası, “ne yani analar ağlamaya devam mı etsin?” idi. Ve o günden bu yana pek çok ana ağladı.

Komisyonun ilk işi Kalın’ın aktardığına göre örgütten ayrılan elemanlara yasal güvence sağlamak. Bu süreçteki 5. aşama. Bu ince bir teknik çalışma gerektiriyor. Masada “terör örgütü” yerine “kendini fesih eden örgüt” ifadesiyle Terörle Mücadele Yasası’nın (TMY) arkasından dolanarak yol alma dahil pek çok öneri var. Sonrasının ipuçlarını TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş veriyor: demokratikleşme konusunda olumlu adımlar atılacak. Kurtulmuş’a liderlerin güveni var. Ama bu yetmeyebilir.

Bir de ülke demokratik bir hukuk devleti olacak ise bu demokrasiden uzaklaşma ve hukuk devleti olmama haline niye gelindi? Tek nedeni Öcalan ve PKK mıydı? PKK’nın yöneticileri art arda kameraların karşısına geçerek meselenin silah bırakmaktan daha önemli bir demokratikleşme içerdiğini anlatıyorlar. Silahlı mücadelenin de ömrünü tamamladığını belirterek. Demokratik toplumu talep edenin de Öcalan olduğunu söylemeyi hiç aksatmıyorlar.

CHP’nin komisyona temel itirazları “hem usul hem de esas” açısından olmalıydı. Kendilerinin uzun zamandır önerdiği aynı işlevi görecek komisyona niye bugüne kadar iktidar tarafından olumlu yanıt verilmedi? Muhalefetin bugüne kadar TBMM’de önerdiği bin 302 teklifin hiçbiri AKP ve MHP blogu tarafından kabul edilmedi. İktidarın peşine takılma meselesi de tam bu işte. Onlar ne isterse o olmalı.

Bu komisyon yasal temeli olmayan bir “istişare” komisyonu. Tartışma zemini görevi yapacak. Burada alınan kararların yasalaşmasının hiçbir garantisi yok. Karar alma yönteminin zor olması bir anlam taşımıyor. Komisyonun reddettiği düzenleme iktidar bloku tarafından bir yasa teklifiyle TBMM’den rahatça geçirilebilir. Anayasa değişiklikleri hariç.

CHP’nin asıl itiraz etmesi gereken mesele üye dağılımı. TBMM çoğunluğuna göre komisyonların oluşum yöntemiyle üye dağılımı belirlenmiş. AKP’nin 21, CHP’nin 10 üyesi var. Son seçimin 1’inci partisi olma iddiası burada niye dile getirilmedi? Yasal bir düzenleme ile oluşturulmadığına ve “en geniş katılım” dendiğine göre en azından AKP ile CHP’nin üye sayısı eşit olabilirdi. CHP burada da meydanlardaki psikolojik üstünlüğünü kullanamamış gözüküyor.

Masaya oturma halini “güven” üzerinden tabanına kabul ettirme arayışında CHP. Oysa mesele çok sıkıntılı. CHP’li isimler “oturmasını bildiğimiz gibi kalkmasını da biliriz” türü açıklamalarla meseleye her zaman yaptıkları ve hep de tökezledikleri gibi “deneme yanılma” yöntemiyle baktıklarını ortaya koyuyorlar. CHP’nin, “çözme” konusunda masayı oluşturanlardan daha çok iddialı olduğu Kürt meselesi ve demokrasi konusunda bu kadar “edilgen” olması gerçekten tartışmaya değer.

Bu deneme yanılmalarda, unutmayalım, TBMM Genel Kurulu’nda ayağa kalkma, erken seçim istememe, normalleşme ve yumuşak üslup gibi pek çok sıkıntılı deneyim yaşandı. “Menemen bile yapmam” açıklamasından bir süre sonra, sıranın anayasaya geleceği bir komisyona katılma noktasında gelindiğini de unutmamak lazım. Özel “Anayasa tartışmalarına girmem” dedi ama gireceğini ilk olarak Serap Yazıcı’ya açıklamış. Hem bu konuda CHP’de kararı kimin vereceğini de bilmiyoruz.

12 Eylül askeri darbesinde el konulan, hukuksuzluk konusunda bir simge olan DGM’lerce kullanılan ve geri alınan Çevre Sokak’taki CHP eski Genel Merkezi “cumhurbaşkanı aday ofisi” oldu.

Duvardaki “güçlü devlet, zengin millet, büyük Türkiye” sloganı ve altında Ekrem İmamoğlu imzası meseleyi hayli iyi anlatıyor aslında. Biraz sol olsa burada içinde “devlet” geçen cümle olmaz. Liberallik olsa “güçlü devlet” tanımı kullanılmaz. “Büyük Türkiye” de Türk sağının ağzından eksik olmayan sakızdır. Burada sadece sağ siyaset açısından yaratıcı olarak bulunacak olan “zengin millet”tir. Bu kimin fikri ise ögrenmek isterim.

Toplumsal muhalefetin önüne katarak sonuç elde etmek istediği bir CHP var meydanlarda. Bu çok kıymetli. İktidarı uzun süre daha bırakmak niyetinde de olmayan ve siyaseti de istediği alana çeken, muhalefetin hareket alanını daraltan bir de Erdoğan var orta yerde. Ve CHP bu yapı ile 23 yıldır kıyasıya mücadele ediyor. Bu gerileme döneminde “deneme yanılmamalarla” iktidara “derlenip toparlanabileceği” alan yaratmamalı…

Memlekete demokrasi Öcalan ile mi geliyor?


Editör: N. Cingirt
Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.