Melih ALTINOK
Kimi gazeteciler, üstelik de darbeden en çok zarar gören solda yer aldığını söyleyenler, 12 Eylül’ü özlediklerini yazıyorlar. Akademisyenin biri,
her gün onlarca canımızı alan savaşın tırmandığı, 17 bin faili meçhulün
yaşandığı, üniversitelerde öğrenci ve öğretim üyesi kıyımının tavan
yaptığı, darbeli, muhtıralı, OHAL’li 28 Şubat günlerinde kendini daha özgür hissettiğini anlatıyor. "Dini imanı
istikrar!" olan ve son on yılda servetini üçe beşe katlayan bir
kapitalist, bankaların hortumlandığı, yolsuzluğun vaka-i adiyeden
sayıldığı koalisyon günlerine methiyeler düzüyor.
Vaktiniz
ve tabii ki enerjiniz varsa, bir çocuğa anlatır gibi, pratikte bu ruh
halinin garipliğini dünle bugünü somut örnekler üzerinden kıyaslayarak
açığa çıkartmak mümkün elbette. Ve ardından şu soruyu sormak.
Sahi kuzum, yoksa siz, Türkiyelilerin ensesinde boza pişirilirken o bozayı leblebiyle yudumlayanlardan mıydınız?
Elbette hakikaten bozacı olanlara diyecek sözümüz yok.
Kim olsa, üyesi olduğu azınlığın, çoğunluğun canı, huzuru, refahı
pahasına olan ayrıcalıklarının kaybolduğu döneme "lanet" eder. Geriye
dönmeyi ister.
Ama onların “şahitliğine” soyunan şıracıların ruh hali üzerinde durmamız şart.
Zira
dün el bebek gül bebek yaşamadığı ve hatta zulümden mağdur olduğu
halde, bugün, "ağanın malı gider kâhyanın canı" hesabı, dünün
gediklilerinin kaybolan ayrıcalıklarına yaktığı ağıda kanon yapanlara
yardımcı olmalıyız.
“Durun yahu, bir bakın beraber saf tutup felaket tellallığı yaptıklarınıza, siz 'düşmansınız'” demeliyiz.
Çünkü onlar tıpkı dedelerini katledenlerin partisini memleketlerinde
ihya eden bazı Dersimliler gibi, sadece öğrenilmiş çaresizlikten
mustarip dostlarımız.
Maksimalistlik mi, eskiye özlem mi
Bugünü dünle kıyaslayıp “panik yapmayın” diyenlere, hayata,
gözlerini son yirmi yılda, bilincini ise son on yılda açan
arkadaşlarımız sitem ediyorlar. Diyorlar ki: “Yaptığınız, ölümü gösterip
sıtmaya razı etmek. Bize ne eskiden? Bugünün kriterini niçin dün
belirlesin.”
Haklılar da. Hele ki gençlere,
“razı olun” denmez. Zira bir ülkenin dinamizmine, hiçbir şey, gencin
kanaatkârından, aklı “fazla başında” olanından daha çok zarar vermez.
Gelin
görün ki, geçmişi ve somut şartları tali sayan maksimalistlikle,
değişime direnen gericilik arasında sadece bir pamuk ipliği var.
Bu sınırı yok etmemek için de, maksimalist
tavırda ısrar ederken, bugüne ve gelmekte olana her lanet edenin
“ilerici”, geçmişi eleştirmek için hatırlatanın ise “gerici”
olmayacağını akılda tutmalı.
Geçmişin yükünden kurtulma hakkımızı kullanırken, bugün ve geleceğe her türlü tarihsel kıyastan azade konforlu bir konum izafe edilmemeli. Çünkü bu, anı sağlıklı bir analize tabi tutmamızı engeller, algılarımızı güdükleştirir.
Anın
algısını sorgulamak ve felaket tellallarının manipülasyonlarını açık
etmek için, daha önce de atıfta bulunduğum, Liberal Düşünce dergisinde
yayımlanan Stephan Davis’in bir makalesine göz atalım.
Tepki sorunlar azaldıkça artar
Davis makalesinde, iç karartıcı bir karamsarlığın, iç açıcı bir iyimserlikte bulunmayan cazibesinin nedenini Herbert Spencer’ın şu formülüyle tartışıyor.
“Bir
sosyal sorun ya da olay hakkındaki kamu ilgisinin ve endişesinin
boyutu, onun gerçek ya da fiili/güncel oluşumunun aksine gelişir.”
Evet, Spencer 1891 tarihli “Özgürlükten Köleliğe” isimli makalesinde “sorunlar ne kadar iyileşme sürecine girerse, onların fenalıkları hakkındaki feryatlar, o kadar gürültülü olmaya başlar” diyor. Türkiye’ye de rahatça uyarlayabileceğimiz pek çok örnek de veriyor.
Örneğin;
18. yüzyıl sonralarında cehalet yaygındı. Okuma yazma bilmek
ayrıcalıktı. Ancak bu dönemde, okuma yazma oranının yüzde 99’lara
vardığı 1900’lerde düzenlenen kamu cahilliği kampanyalarının bir tekine
bile rastlanmıyordu.
Aynen bizde savaşın sürdüğü 90’larda
atılan barış çığlıklarına, Kürtlerin haykırışına kulaklarını tıkayıp “ya
sev ya terk et” diyen beyaz Türklerin ve ana akım medyanın, silahların
sustuğu 'Çözüm Süreci’nde Kürt sorununu keşfetmesi gibi. Ya da gelir
adaletsizliğine ve toplumsal refaha dair vurgunun, kişi başına gelirin
yerlerde süründüğü dönemlerde değil, 10 bin doları bulduğu günümüzde
yoğunluk kazanması gibi vs.
Bugün, dünü hatırlayanları gülümseten, “hepimiz öleceğiz” hezeyanlarının artmasını bir de bu gözle değerlendirin.
Sesi artan bu gotik duyarlılığın, sorunların artmasından değil, dünün
kaotik ortamından beslenenlerin hayal kırıklığı olabileceğini
de düşünün. Çünkü hakikaten bu denli hızlı bir gelişimi ve dönüşümü
beklemiyorlardı. Tıpkı, Şahan’ın oynadığı reklam filmdeki “Tosun”
karakterinin, gücünü, teknolojisini bildiği halde, rakip firmanın
yeniliklerine şaşırmak zorunda kalıp “hiç bu kadarını 'bekliyordum'
aslında” demesi gibi.
Maksimalistliğinizi, savaşın sürdüğü, 17
bin faili meçhulün yaşandığı günlerde, darbe dönemlerinde yakınanlara
gülüp, bu sorunların ortadan kalktığı dönemlerde felaket tellallığına
soyunanlara malzeme yapmayın.
Unutmayın, korku
filmlerinde felaketin işaretlerini herkesten önce gören ve insanları
“hepimiz öleceğiz” diye uyaran karakterler komedi filmlerinin
“gülünçleridir”.
Doğru yerde doğru zamanda.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019