Ali BAYRAMOĞLU
Uluslararası arena, son birkaç yıldır devletler arası sıcak çatışmaların ve gerilimlerin doğuşuna ve artışına tanıklık ediyor.
Bu gelişmelerin kuvvetli ve yeni bir iklim oluşturarak devletin stratejik hesaplarını ön plana çıkardığı açık.
Siyasetin topluma arz ettiği artan oranda, çatışmalar ve çatışma ihtimali, güç, silah, güvenlik ulusal fayda ve varoluş unsurları... Buna paralel olarak dengeler ve algılar da kayma yaşıyor. Devlet, topluma oranla, güvenlik; pasif güce kıyasla, çatışma kültürel etkileşim karşısında alan ve değer kazanıyor. Bütün bunlar, milliyetçilik, göç, millî ekonomi esintileri içeriyor. Önemlisi, sınırları kapalı “ulus-devlet” fikrine geri dönüşe dair ipuçları taşınıyor. Pek çok ülkede, güçlü siyasi irade, ulusal güç ve güven arayışı tekrar siyasetin temel taşlarından birisi olmaya doğru ilerlerken, çok kültürlü toplum fikrinin yerine tek kültür düzenini talep eden bir toplumsal irade büyüyor. Bunun bir ucu, otoriter eğilimlere, popülist düzenlere ve meşruiyetine, sindirmesine açılıyor. Diğer ucu ise toplumlarda içe kapanma eğilimini besliyor.
Velhasıl; dünya ufku, geleceği, bireyi açık toplumun tanımladığı, özgürlükçü değerlerin hükümran olduğu günlerden uzaklaşıyor; hatta bunlara, ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi liberalizme dair krizler yaşayarak kapalı arenalara doğru ilerliyor.
Bu gidişin riski veya anlamı, bu köşede sık dile getirdiğim üzere, devletlerden siyasete ve toplumlara uzanan otoriterleşme eğilimidir.
Tekrar ve sistematik olarak vurgulayacak olursak buna zemin hazırlayan üç büyük faktör bulunuyor.
Nüfus baskısı altındaki taşıyıcı ekonomilerin her yere sirayet eden büyüme krizi, enerji tedarik sarsıntıları ve maliyet enflasyonu gibi unsurlarıyla derinleşen, hızla toplumsal alt ve orta katmanlara yansıyan global ekonomik sarsıntı faturaları bunların birincisidir. Kriz, tahrik ettiği işsizlik ve eşitsizlik hâlleriyle ciddi sınıfsal ayrışmalara yol açarken, ortalama refah gibi temel beklenti ve talepleri sistematik olarak karşılıksız bırakıyor.
Bir diğer faktör, tarihte birçok kez görüldüğü gibi büyük göçler ve büyük kültürel karşılaşmaların sarsıcı etkilerinden oluşuyor. Bunun ürettiği içe kapanma, içe kapanmanın beslediği öteki alerjisi, demokratik ilkeler ve siyaset arasındaki doğru orantıyı olumsuz etkiliyor.
Üçüncü faktör ise sert siyasal karşılaşma, irrasyonel ve radikal meydan okumaların yükselmesiyle karşımıza çıkıyor. Siyasal, ideolojik, kültürel, dinsel alan kontrolü arayışı ve bu istikametteki çatışmalar, toplum karşısında devlet ve hükümran siyaset alanını genişletiyor. İŞİD dalgası, Ortadoğu’nun silah ve ölümle altüst oluşu, meydan okumalar ve milliyetçilikler bunun örnekleri arasında bulunuyor.
Türkiye’nin bu gelişmelerden payını almadığı düşünülebilir mi?
Erdoğan’ın siyasi anlamı, son yazımda sözünü ettiğim sadece gerçekleştirdiği büyük dönüşümün yanında, yeni global dalgayı temsil etmesinden geliyor.
Şu iki husus önemli:
Erdoğan’ın otoriter güç siyaseti bu dalgaya uyumlu, doğrulanma/doğrulanma kaynaklarını bu dalgadan, bu dalgayı kuşatan global gelişmelerden alıyor, güç ve değer arasında ilişki kurarak onu tam temsil ediyor
Muhafazakâr toplumsal eğilimler ve beklentiler, Erdoğan’ın üzerinde sörf yaptığı milliyetçilik, güçlü devlet ve gelecekle, yeni global siyasi iklimle kesişiyor. İlke yerine faydayı, demokrasi yerine güç ve başarıyı ödüllendiriyor. Milliyetçilik böyle tarif buluyor.
Global siyaset ve ülke siyaseti ilişkisi güçlü…
Yeni siyaset zemini bu…
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.12.2025
6.12.2025
4.12.2025
30.11.2025
27.11.2025
22.11.2025
20.11.2025
15.11.2025
13.11.2025
8.11.2025