Melih ALTINOK
Türkiye gündemi, dün gece bazı polislere yönelik başlatılan operasyonla Gazze ekseninden paralel yapıyla mücadeleye doğru kaydı.
Operasyonların gece yarısı yapılması, hedefteki grubun “sahur vakti geldiler” ajitasyonlarına neden oldu. Ancak savcılık kaynaklarından yapılan açıklamaya göre bu ivediliğin nedeni, kimi savcı ve polislerin operasyonu şüpheli meslektaşlarına bildirmeleriydi. Zaten pazartesi akşam saatlerinden itibaren de sosyal medyada ve bazı internet sitelerinde operasyona dair ön alma “haberlerine” hep birlikte şahit olduk.
Aslında gelişmeyle ilgili olarak buraya kadarki girizgâhımız bile, söz konusu operasyonun hayatiliği hakkında fikir vermeye yetiyor değil mi?
Yargının kamu görevlilerine yönelik başlattığı bir soruşturma, yine kamu görevlisi olan kişilerce engellenmeye çalışılıyor. Resmî birimlerce yasa dışı dinlenmiş olmalı ki, ülkenin İçişleri Bakanı ile İstanbul Valisi arasında geçtiği iddia edilen bir konuşma, sanki olağanüstü bir diyalogmuş gibi anında ortalığa saçılıyor. Operasyona “komplo” havası verilmeye çalışılıyor. Devlet içerisinde otonom hareket eden bu örgütlü grup, organik bağı olan medya aracılığıyla algı operasyonu yürütüyor. Sosyal medyada tek bir merkezden yönetilen üretilmiş hesaplardan satırı satırına aynı “tehdit” mesajları yayılıyor. Operasyonun hedef aldığı isimler ve haklarındaki suçlamalar, 17-25 Aralık’la değil ağırlıklı olarak Çözüm Süreci ile alakalı olmasına karşın, “yolsuzluğun üstü örtülmeye çalışılıyor” deniliyor. Yine “Hırsız var” retoriği sistematik olarak işleniyor…
İşte “paralel yapılanma” tanımının kusursuz bir örneği!
Ben bu ülkede söz konusu vesayet odaklarıyla doğrudan bağlantısı olanlar ve Mehmet Barlas’ın tabiriyle askerî vesayetin tasfiyesiyle kimyası bozulanların dışında hiçbir vatandaşın böylesine kaotik bir ortamda yaşamak istediğini düşünmüyorum. AK Partili, CHP’li, MHP’li ve HDP’li seçmenin, bu yakın vesayet tehdidi karşısında aralarında kıran kırana süren meşru ve demokratik siyasi mücadeleyi tali sayacaklarına inanıyorum. Zira mağduriyet zincirinde eksik halka kalmaması tüm Türkiyeliler olarak bizi bu olgunluğa ulaştırdı.
Ne var ki ciddi bir seçim arifesinde olan “siyasi” aktörlerin tümünün, Türkiyeli seçmenin demokrasi ve sivil siyaset açısından umut verici bu yaygın konsensüsünü kavrayamadığını görüyoruz.
Tayyip Erdoğan seçim vaadi olarak Çözüm Sürecinin devam ettirilmesinin ardından paralel yapıyla hukuk ve adalet sınırları içerisinde kararlı mücadeleyi sayan tek aday. CHP’nin ve MHP’nin köşk adayı Ekmeleddin İhsanoğlu Cemaat çevrelerinden gördüğü destekle mest olmuş durumda. HDP’nin adayı Selahattin Demirtaş ise ne yazık ki gerçekten de söylediği gibi sazdan başka bir şey çalmıyor. Oylarını istediği Kürtler başta olmak üzere hepimizin hayat memat meselesi Çözüm Süreci’ne kastettiğini gizleme gereği bile duymayan paralel yapıya mağduriyet türküleri yakıyor.
Ondan sonra gelsin, anketlerde oyu yüzde 55 civarında çıkmasına karşın Erdoğan’ın seçimi kazanacağına inananların oranının yüzde 70’e varması üzerine deruni sosyolojik tespitler…
Ülkenin demokrasisinin tüm kesimlerce çözüm bekleyen temel problemi ve önümüzdeki üç beş yıl için artık icracı bir makam olan Köşk’e aday isimlerin tutumları buyken, sonuca şaşırmanın âlemi ne? İnsanlar istikrarlı, demokratik ve ilk şartı öngörülebilirlik olan güvenli bir ülke arzu ediyor. Dolayısıyla da siyasi farklılıklarından ötürü oy vermeyeceklerini söyleseler bile, söz konusu birincil taleplerini karşılayacak adayı söylemlerinden “tanıyorlar.” Elbette “tanınmamak” için çırpınanları da…
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYADevlet, Komün ve Demokratik Sosyalizmin İnşası; Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu... 14.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019