Melih ALTINOK
Kimileri, Başbakan Erdoğan’ın kürtajla ilgili çıkışını da “diktatörün” level atlaması olarak okudu.
“Şeriat” özlemi jinekolojiye “kadar” sızmıştı.
Bu kadar da olmazdı, falandı filandı.
Bu öngörüye dair ellerindeki tek delil (!) “kara senaryonun henüz gerçekleşmemesi” olanların demokrasiye nasıl bir anlam yükledikleri aşikâr. Ama biz yine de hatırlayalım. Bir ülkede seçimin demokratik sayılması, dolayısıyla iktidarın ve edimlerinin meşru kabul edilmesi için hangi evrensel koşulların aranması gerekiyormuş:
Önce vatandaşlar ayrım yapılmaksızın seçimlerde oy verme hakkına sahip olacak. Seçime katılacak kişi ve partilere yasak getirilmeyecek. Propaganda serbest olacak. Herkes yalnızca bir oy kullanacak. Oylar gizli kullanılacak, açık sayılacak. Oylama her türlü baskı ve etkiden uzak bir ortamda yapılacak.
Şimdi, seçim ve referandum dönemlerinde BDP’nin “realitesinin” (herhalde iktidar partisine mal edilemeyecek) tehditlerini, adam kaçırmalarını, cinayetlerini saymazsak, memlekette Avrupa normlarında demokratik ve şeffaf seçimlerin olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bu durumda hükümet kuracak kadar seçmenin yürütme yetkisi verdiği o partinin liderinin, tabanıyla uyumlu olarak, gündelik yaşam pratiklerine dair dünya görüşünü yansıtan açıklamalarda bulunması hangi alanın muhatabı olacak bir konudur.
Olsa olsa o partinin siyaseten durduğu yerin niteliğini gösterir, değil mi? Dolaysıyla kürtajı, bizler gibi, ne erkeği ne de devleti ilgilendiren, kadının bedensel mülkiyet tasarrufu olarak görenlerin Başbakan’ın sözkonusu çıkışını eleştirecekleri yegâne düzlem moral değerler arenasıdır.
İşi rejim tartışmasına çekmek zorlamadır. Çocuk aldırmanın serbest olduğu kimi diktatörlüklerin aksine kürtaj yasağını çatır çatır savunan kitle partilerinin olduğu ABD’nin ve Avrupa ülkelerinin demokrasilerine halel geldiği de görülmemiştir.
Ve üzülerek bildiririm ki, o siyasi cenahın da, bu yaklaşıma katılmayan bizlerin sandığının aksine kendi içerisinde son derece tutarlı argümanları vardır.
Örneğin, “Yaradılış” gereği, kadının doğurganlığını, bireysel değil toplumsal bir konu olarak değerlendirmeleri ilk akla gelendir.
Kanaatlerin çarpıştırıldığı bu münazarada, kemiksiz “normal” ve “doğru” olana, hakikate dair bir cevap anahtarına sahip olmadığımıza göre, herkesin tuttuğu görüş kendinedir.
Söyleyeceğinizi, tezinizi söyler, siyaseten, fikrî alanda mücadelenizi sürdürür, yeri gelince de mizahınızı yaparsınız.
Milleti de yukarıda sıraladığımız evrensel demokrasi ilkelerine riayet ederek görüşleriniz doğrultusunda ikna edersiniz. Hatta mevzu eğer varoluş sorununuzsa, abartıp, kuracağınız iktidarda yasal düzenlemelerle kürtajın tartışılmasını teklif dahi ettirmezsiniz. Siz modern onlar selamet...
Ancak, peşinen söyleyelim, bu “özgürlük mücadelesini” de siyasi örgütlenmelerinizdeki ve kültürünüzdeki homofobik yaklaşımları, erkek egemen söylemlerinizi, şiddet fetişizmini, pozitivistliğinizi, “gaylere bıyık zorunluluğu” getiren pratiklerinizi falan tartışmaya açmadan yürüttüğünüz takdirde komik olursunuz.
İşte şimdi olduğu gibi biri de çıkar “Kartezyen rasyonalistliğinizi” (Hayek) yüzünüze vurur. “Bırak bireysel hayatımı, günümü ve geleceğimi, geçmişimi bile planlayan solun toplumsal mühendisliğine gık demeden elin muhafazakârının yasakçılığını tartışmak sana mı kaldı” deyiverir.
Cem Yılmaz’ın, filmlerindeki argonun çocuğuna kötü örnek olduğu söyleyip “film olmamış” diyen izleyicisine verdiği yanıtı hatırlamıyor olamazsınız:
“Çocuk bu mu? Peki ya çocuk olmuş mu? Sen çocuğun potasyumunu koyma, vitaminini verme, sonra film olmuş mu? Bi git...”
Spermler çocuğa, çocuklar ölüye mi dönmeli yurdumda
Ha, eğer “Herkesin kürtaja ya da başka bir mevzua yaklaşımı meşrebince farklı olabilir. Buradaki sorun Başbakan’ın aşırı yorumu, ‘her kürtaj bir Uludere’dir’ sözü” diyenlerdenseniz, benden bir çay için.
Zira kürtaj konusundaki çıkışı yalnızca Başbakan’ı ilgilendirir. Ama güvenliğini sağlamaya, sağlığını korumaya memur olduğu vatandaşlarının canı kişisel tasarrufu değildir.
Belli ki Başbakan’ın talihsiz metaforunun müsebbibi, Bakan Şahin’in Uludere’de katledilen çocuklar için sarfettiği “ama onlar da kaçakçıydı” şeklindeki “istenmeyen çocuk” lapsusu.
Ne acı...
Size bir şey söyleyeyim mi Sayın Başbakan, o “istenmeyen vatandaş” iması yapılanlar, belki de bu devletin en hayırlı evlatlarıydı. İş, aş, sosyal güvence vermediğiniz halde ekmeğini taştan çıkartan, canı pahasına ticaret yapıp size yük olmadan piyasalarını yaratan müdanasız çocuklar.
Ama siz, en risksiz yatırımlarına teşvik, hatta ödül dağıttığınız işadamlarınızdan esirgemediğiniz hakkaniyetin bırakın kırıntısını vermeyi, TSK’nın bombalarının hayattan “aldığı” bu hayırlı evlatlarınızı unuttunuz, ailelerine sitem ettiniz.
Kabineden kürtajı için hâlâ geç sayılmayan Bakan’ı boş verip, acımızı kazıdınız.
Anneleri aldırmamıştı o küçücük çocukları, öldürülmeselerdi, büyüselerdi ne iyiydi değil mi?
Yazarlar
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019