Melih ALTINOK
Yaygın internet ağı ve vb. araçlar sayesinde mekân ve zaman kısıtlayıcılarından kurtulan enformasyon akışı yalnızca sermayeyi değil, demokrasi talebini ve enternasyonalist dayanışmayı da özgürleştirdi.
Ancak bu yoğun akışın yarattığı güvensizlik nedeniyle oluşan komplo teorisi fırtınası ciddi bir yan etki olarak belirdi.
Ciddi, çünkü manipüle edilmiş bilgilerin de en az gerçekleri kadar kolay iletilebildiği günümüzde şüpheciliğin vardığı boyut, kanıtları, tanıkları ve itirafları şuracıkta duran Musevi Soykırımı’nın bile aslında olmadığı türünden uç noktalara ulaşmış durumda.
Komplo teorileri daha çok uzun süreli politik, ekonomik veya ahlaki çöküntü yaşayan veya kendilerine karşı önemli bir tehdit yöneldiğini düşünen toplumlarda kabul görüyor.
Ayrıca küreselleşmenin, yerele çakılı kalmış ideolojilerle henüz başlarında olduğumuz “yeni çağı” okumaya çalışan insanlar üzerinde yarattığı “varoluşsal emniyetsizlik” de sisler arasındaki arayışta komplo teorilerini en kolay ulaşılan teselli mertebesine yükseltiyor.
Bu kolektif paranoyanın izlerini, Diktatör Kaddafi demokratikleşme, özgürlük ve şeffaflaşma gibi naif taleplerle sokağa çıkan halkına savaş ilan etmişken, katliamları anbean canlı olarak dünyaya ulaşırken, uluslararası toplumun müdahalesinin altında buzağı arayanlarda da görüyoruz.
Yeterlilikleri eleştirilse de BM’nin ve NATO’nun Bosna’ya, Kosova’ya, Darfur’a müdahalelerini göz ardı edip, yalnızca Irak örneğinin karanlık safhalarından yola çıkılarak kurulan analojik kıyaslamalarla emperyalist batı umacısı taşlanıyor. Kahvehane sohbetlerindeki “Petroldür ağabey petrol” nidaları “size stratejist diyebilir miyiz abi ve ablalarca” medyada dillendiriliyor.
Chavez’inden, Ahmedinejad’ına üçüncü dünyanın otuz iki kısım tekmili birden neandertalleri faşist Kaddafi’nin yanında saf tuttular bile.
Hâlâ kapitalizmin bilgi çağı öncesindeki tekelci niteliği üzerinden yürüyorlar. Bir dönem sırf Halepçe’de çoluk çocuk 5000 Kürdü gazlayan Saddam’ı “yerli malı haftası kafasıyla” kahraman ilan ettikleri gibi, şimdi de Kaddafi’nin yeşil kitabında boncuk avındalar.
Ama’lı cümlelerle söze başlayan, daha aklıselim ve iyi niyetli bir noktada duran kesimlerin “bilmiyorum artık niye” şeklinde okunabilecek göz kırpmaları da ne yazık ki komplo teorilerden fazlasıyla nasibini almış durumda.
Örneğin STV Ankara Temsilcisi Abdullah Abdülkadiroğlu geçenlerde Britanya ordusunun bir yıl önce 200 bin çöl botu siparişi verdiğini hatırlattı. Doğru olabilir elbette. Ancak bu bilginin, Tunus, Yemen, Mısır ve Libya’daki halk hareketlerinin batının bir komplosu olduğu dair “müthiş bir kanıt” olarak okunması gerektiğine katılmıyorum. Bu zor çıkarsama yerine daha basit ve göz önünde olanı, Britanya dış politikası ve istihbaratının ta ikinci dünya savaşında bile pek çok örneğine rastladığımız başarılı çalışmalarını hatırlıyorum, o kadar.
Ama depremi bile bir gün sonra haber alan hantal bir devlet organizasyonun vatandaşları olan bizler için, dünyadaki hareketlilikleri stetoskop hassasiyetiyle ölçen ve olası sonuçlara dair projeksiyonlar çizen zengin ve güçlü devletlerin bu gibi hazırlıklarının şaşırtıcı olmasına şaşırmıyorum elbette.
Başta bilişim teknolojisi olmak üzere katma değer üreten yatırımları sayesinde elde ettiği kemiksiz ve dertsiz servetiyle, alayı ‘Hollanda Sendromu’ndan mustarip doğal zenginliğe sahip ülkeleri medeni şekilde sömüren batının, açık işgal gibi başa bela yolları tercih etmeyen yeni konseptini artık biz muhaliflerin de görmesi gerekiyor.
Yeni bin yılın dilini öğrenmeyi ve konuşmayı reddedip işin kolayına kaçtıkça, komplo teorilerin dehlizlerinde dolandıkça inanın kolay lokma oluyoruz.
Haklısınız durum acil. Ama kahrolsun emperyalizm diye bağırmakla ya da batının gücünü tartışmasız hale getirdiğimizi fark etmeden dillendirdiğimiz komplo teorileriyle ne arada kalan Libyalılara ne de yeni katliamlara engel olmak mümkün.
Tehdit değiştiyse, tesbit, önlem ve tepki de değişmeli.
Yerine şimdilik başka bir alternatif koyamadığımız uluslararası toplumun elzem müdahalelerine ilerleyen miyobumuz karşısında artık kifayetsiz kalan gözlüklerimizi çıkararak bakmalıyız.
Şimdilerde bir ritüele dönüşen tel’in aktivistliğinden, koalisyon güçlerinin karar mercilerine hava harekâtının Paris’te yapılıyormuş gibi azami hassasiyetle sürdürülmesi gerektiği mesajını güçlü bir şekilde iletmek için kamuoyu yaratma noktasına varmalıyız.
Türkiye hükümetini de sürece sivil ölümlerine aşırı hassasiyet gösteren insani müdahale (humanitarian intervention) noktasında katılması için iteklemeliyiz. İslam faktörü ve tarihi nedenlerle Arap coğrafyasında daha insani refleksler göstermesini beklediğimiz Türkiye bu müdahalede etkili bir tampon olacaktır.
Biliyorum bu dil daha az “janjanlı.” Hatta bu taleplerle sokağa çıksanız, yazı yazsanız size devrimci bile demezler.
Ama kayıplar havuzundan bir çocuğu çekip almak mümkünken, desinler diye, modern çağın çileciliğinin risksiz sığ sularında sırt üstü yatıp umacılara küfretmek de olmaz ki kardeşim!
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019