Elif ÇAKIR
Avukat Serdar Öktem İstanbul’un göbeğinde, güpegündüz bir vakitte ofisinin çıkışında, arabasının içinde uzun namlulu silahlarla taranarak öldürüldü. Evet Serdar Öktem sıradan bir isim değil. 30 Aralık 2022 günü Ankara’nın ortasında, yine güpegündüz bir vakitte uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden eski Ülkü Ocakları Başkanı Doç. Dr. Sinan Ateş’in katli davasının kilit isimlerinden biriydi. “Tasarlayarak kasten öldürmeye yardım” suçlamasıyla yargılanmış, 2 yıla yakın bir zaman tutuklu kalmış, sonrasında ise adli kontrolle serbest bırakılmıştı. Öktem’in telefon kayıtları, şifreli verileri, cinayet planlaması ve şüpheli bağlantılar açısından delil potansiyeli taşıyan hususlar olarak dava açısından önem arz ediyordu.
Serdar Öktem’in savcılık ifadesinde telefon baz kayıtlarının sorulmasına verdiği “Geçirdiğim ağır Covit sonrası unutkanlık yaşadığım için hatırlamakta güçlük çekiyorum” yanıtı ve telefonunun şifresini ‘hatırlamıyorum’ diyerek vermemesi… Yine duruşmalarda telefonun şifresiyle ilgili hakimle arasında yaşanan diyalogdaki “Şifreyi hatırlasam da avukatlık kanunun 36’ıncı maddesi kapsamında da vermezdim” sözleri bütün dikkatleri üzerine çekmişti.
Bir önemli ayrıntı da Sinan Ateş öldürüldüğü sırada Serdar Öktem Ülkü Ocakları Başkan yardımcısıydı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Serdar Öktem’i İstanbul’un göbeğinde öldürülmesi sonrası peş peşe yaptığı operasyonla 6 kişiyi gözaltına aldı. Ankara’da da 23 kişi gözaltına alındı.
Savcılığın ilk tespitine göre Avukat Serdar Öktem’in katledilmesinin Sinan Ateş davasıyla bir ilgisi yok. Daltonlar isimli organize suç örgütü Serdar Öktem’i aralarındaki husumet nedeniyle öldürmüş.
Daltonlar isimli suç çetesi, 18 yaşının altındaki gençlerin ellerine verdiği uzun namlulu silahlarla İstanbul’un göbeğinde, gündüzün “husumetlilerini” öldürmek üzere taratıyorlar.
Bütün bunlar henüz iddia aşamasında elbette.
Serdar Öktem’in neden öldürüldüğü savcılık soruşturması neticelendiğinde ortaya çıkacak.
***
Ama şunu net olarak biliyoruz ki bu suikast, Serdar Öktem için de devlet içinde sürpriz, beklenmedik bir durum değilmiş. Göstere göstere, geliyorum diye diye gelen bir saldırıda hayatını yitirmiş.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü 17 Mayıs 2025’te Bakırköy ve Şişli Emniyet Müdürlüğüne Daltonlar isimli suç örgütünün “Serdar Öktem’e saldırı düzenleyebileceği” bilgisinin olduğunu belirterek adli ve idari önlemlerinin alınmasını ve Öktem’e de ‘can güvenliği’ tebligatı yapılmasını istemiş.
20 Mayıs’ta Cumhuriyet Başsavcılığı İstanbul Emniyet’ine Serdar Öktem’le ilgili Daltonlar çetesinin saldırıda bulunacağı “önemle” bildirilmiş. Bütün bunlara rağmen Serdar Öktem’e yakın koruma kararı çıkmamış, çağrılı koruma hakkı verilmiş…
Devletin ilgili yetkilileri ne düşündüler de “çağrılı koruma” hakkı verilmesine karar verdiler acaba?
İçişleri Bakanlığı bu soruya yanıt vermek zorunda. Çünkü devlet içinde birilerinin kendi yetkilerini kötüye kullandığı, kendi şahsi çıkarlarına, isteklerine, keyfine göre kullandığı bilinmedik bir şey değil. Serdar Öktem’in hayati tehlikesi olduğu halde yakın korumaya gerek yok, çağrılı koruma olsun diyen ve çağrılı koruma kararının altına imza atan yetkili isimlerin de sorgulanması gerekiyor.
Çünkü netice ortada, ülkemizde biri daha devlet alması gereken önlemleri almadığı, görevini yerine getirmediği için İstanbul’un göbeğinde öldürüldü.
Serdar Öktem’in ismini Sinan Ateş davasındaki kritik önemini falan bir kenara koyun. Ortada ülkemiz açısından dehşet verici, bu ülkede yaşayan bir vatandaş olarak hepimizi ürküten bir ülke gerçeği var.
Türkiye nereye gidiyor gerçekten?
Daltonlar çetesi, Redkitler çetesi, Anucurlar suç örgütü, Gündoğmuşlar çetesi… Ülkemizde bu çeteler, mafyalar, suç örgütleri nasıl ellerini kollarını sallaya sallaya çoğaldı. Ülkemiz nasıl çete cehennemine dönüştü?
Eurostat’ın (Avrupa İstatistik Ofisi) verilerine göre Avrupa ülkeleri arasında cinayet sonucu hayatını kaybedenlerin sayısının en yüksek olduğu ülke açık ara Türkiye. Türkiye’nin durumu ortadayken şimdi kim kalkıp da ülkemize bühtan ediyorlar diyebilir. Nitekim Adalet Bakanlığının ve TÜİK’in verileri de Eurostat’ın verilerini doğruluyor. TÜİK’in verilerine göre hırsızlık, yaralanma, silahla adam öldürme suçlarının son 10 yılda 7 kat artığını gösteriyor.
***
İktidarın artık şapkasını önüne alıp ciddi ciddi bunu düşünmesi ve diline pelesenk ettiği, söylemde yücelttiği milli iradeye bu sorunun cevabını ve ülkenin bu hale nasıl geldiğini izah etmesi gerekiyor.
Cevabını bilmediği bir soru da değil nitekim.
Çünkü hukuk sadece adaletin tesisini sağlayan bir kavram değildir, hukukun olmadığı bir ülkede ekonomi çöktüğü gibi düzen de bozulur. Hukukun olmadığı bir ülkede çeteler boy gösterir. Hukukun can çekişmesi çetelere hayat verir.
Kuralların olmadığı yerde çeteler ellerini kollarını sallaya sallaya adam öldürür, demokratik sistemin zayıfladığı yerde çeteler yuvalanır adam vurur, yargı sistemin üzerinde siyasal baskılar arttığında suç örgütleri çoğalır. Hukuksuzluğun adaletsizliğin derinlik kazandığı bir ülkede çeteler boy gösterir.
Bunu en iyi çetelerle, mafyalarla mücadele vaadiyle iktidara gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan biliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan iktidarının ilk döneminde Başbakan olarak suç örgütlerinin hangi ortamları sevdiğini sık sık açıklıyordu. “Hukuk devleti rutin dışına çıkarsa, devlet hukuktan uzaklaşırsa, çete olur, mafya olur, zulüm olur, kanunsuzluk olur, hortumculuk olur” diyordu.
Erdoğan AK Parti iktidarından önceki siyasi iktidarları işaret ederek “İşte öncekiler diyordu ki devlet bazen rutin dışına çıkabilir! Biz hayır diyoruz, hayır! Hukuk devleti rutinin dışına çıkamaz! Hukuk devleti rutinden çıktığında, çeteler, mafyalar, terör şebekeleri birbirini besler. Artık bu karanlık filmi izlemek istemiyoruz.”
Hukuktan uzaklaşmasının, rutin dışına çıkmasının devletin meşruiyetini zedelediğini söyleyen Erdoğan “Devlet bizim iktidarımızla meşruiyet kazandı” diyordu. Partisinin suç örgütlerine, mafyalara, çetelere geçit vermediğini söyleyerek.
Ve çetelere, mafyaya geçit veren, onların büyümesine izin veren, mafyayla, çetelerle mücadele etmeyen iktidarları milletin tasfiye ettiğini söylüyor, hukukun hayati önemini şöyle anlatıyordu:
“Hukuksuzluk siyaset için de ekonomi için de ticaret için de kabul edilemez bir sorundur.”
Ülkemizin yeniden karanlık film günlerine dönmemesi için iktidarın bir an önce hukuka dönmesi gerekiyor.
Çünkü çeteleri, suç örgütleri besleyen hukuksuzluk ortamıdır.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTPrusias ad Hypium’den Akçakoca cezaevine… 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAdaya da gidildi; peki bundan sonraki hamle ne? 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasÖcalan ziyaretinin kilitlediği çözüm 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilDevlet Bahçeli, MHP ve Kürt Sorunu: Çelişkiler, strateji ve olasılıklar 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan artık masada 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni sürecin ilk büyük krizi: CHP’nin İmralı kararı 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENDeepfake mi? 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolSıra Mansur Yavaş’ta mı? 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAİmralı’ya Gidiş; Tarihsel Bir Eşik ve Yeni Dönemin Habercisi... 25.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÖrgütüne silah bıraktırırken Öcalan’ın “teröristbaşı” olduğunu hatırlayanlar…. 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCHP’siz İmralı olur ama çözüm süreci olmaz 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEİmralı konusu 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciZindan yetmedi bir de ‘Açlık Cezası…’ 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİBB İDDİANAMESİ… 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin toplumsal trendleri: Eriyen orta sınıf, sosyal gettolar, anlık tatmin ekonomisi ve gelec 24.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP'ye haksızlık ediliyor 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANİmralı ziyareti fırtınası 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYDünya gündemi ve Türkiye'de barış sureci 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist stratejiye dair hayati tartışmalar 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBravo CHP’ye!!! 22.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezİBB iddianamesi: İslamî kesimden örnek yorum 22.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanCHP’nin kendi geleceği ile büyük Kürt imtihanı 21.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen Çalıkuşuİmralı’ya gidilsin mi gidilmesin mi… 21.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMeclis komisyonu İmralı’ya gidecek ama nasıl… 21.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDünya değişirken İBB İddianamesi! 20.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİthal eti kimler paylaşıyor? halktv.com.tr şirket şirket ortaya çıkardı 20.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli’nin dediği olursa 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli neden “gerekirse ben giderim” dedi? 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselDezenflasyon havlu mu attı? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan, DEM Parti, dağda kart kurttan Kürde 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALAnton Çehov’un silahı gibi… 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpEnflasyon raporu: Bozulan diyet ve kredibilite sorunu 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTCMB'den gelen itiraf 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
5.11.2025
17.10.2025
8.10.2025
7.10.2025
4.10.2025
30.09.2025
24.09.2025
19.09.2025
14.09.2025