Özel, Ankara mitinginde Erdoğan'a seslendi: Bu meydanda senden korkmayanlar var!
Özel, Ankara mitinginde Erdoğan'a seslendi: Bu meydanda senden korkmayanlar var!
14.09.202519:39
Haber Merkezi
30

Özgür Özel, partisinin Ankara'da "Vesayet Değil Siyaset! Kayyuma, Darbeye Hayır!" sloganıyla düzenlediği mitingde konuştu. Tayyip Erdoğan'a seslenen Özel, "Ey Erdoğan, Tandoğan Meydanı'nı hiç böyle gördün mü? Meydana varan bütün sokaklar sonuna kadar dolu, kimse ayrılmıyor görüyor musun? Bu meydanda senin gibi korkanlar değil, senden korkmayanlar var. Bu meydan direniyor, mücadele ediyor" dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Ankara'da "Vesayet Değil Siyaset! Kayyuma, Darbeye Hayır!" sloganıyla düzenlediği mitingde konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a seslenen Özel, "Bugün sarayında oturup bu meydandan korkanlar da var. 12 metrelik hücrelerinden bu meydana coşanlar da var. Sarayından bakana sesleniyorum. Ey Erdoğan, Tandoğan Meydanı'nı hiç böyle gördün mü? Meydana varan bütün sokaklar sonuna kadar dolu, kimse ayrılmıyor görüyor musun? Bu meydanda senin gibi korkanlar değil, senden korkmayanlar var. Bu meydan direniyor, mücadele ediyor" dedi.

'TÜM OTOKRATLAR MEYDANLARDAN KORKAR'

Özel'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"Türkiye İttifakı'nın tüm renkleriyle kol kola bu meydandayız. Bugün 'vesayet değil, siyaset' diyenler burada. 'Kayyuma, darbeye hayır' diyenler, 19 Mart darbesinden sonra 54'üncü kez bu meydanda direnenler burada.

Bugün burada eylem için toplandık. Saraylar saltanatlar çöker, kan susar bir gün. Zulüm biter. menekşeler de açılır üstümüzde. Bugünleren geriye bir yarına gidenler kalır bir de yarınlar için direnenler. Bugün bu meydanda ekmeği küçülen, geleceğinden kaygı duyanlar var. Bugün bu meydanda emeği çalınanların bir dayanışması, omuz omuza durması ve yarına güvenle bakmaları için birlikte olmaları var.

Tüm otokratlar meydanlardan korkar. Bugün sarayında oturup bu meydandan korkanlar da var. 12 metrelik hücrelerinden bu meydana coşanlar da var. Sarayından bakana sesleniyorum. Ey Erdoğan, Tandoğan Meydanı'nı hiç böyle gördün mü? Meydana varan bütün sokaklar sonuna kadar dolu, kimse ayrılmıyor görüyor musun? Bu meydanda senin gibi korkanlar değil, senden korkmayanlar var. Bu meydan direniyor, mücadele ediyor.

'TÜRKİYE'NİN BÜTÜN DEMOKRATLARI, DEMOKRASİNİN TARAFINDAYIZ'

Son günlerde yaşadığımız bütün süreçlerde iktidarı ilk devrettiğimiz Demokrat Parti'nin ziyaretiyle başlayan, DEM Parti'nin, Zafer Partisi'nin ziyaretleriyle, Yeniden Refah Partisi'nin ziyaret talepleri ve iyi dilekleriyle, İYİ Parti'nin, DEVA'nın, Gelecek Partisi'nin, Saadet Partisi'nin paylaşımları, telefonlarıyla, sahadaki dostlarımız gibi Türkiye İşçi Partisi'yle, EMEP'le, SOL Parti'yle omuz omuza Türkiye'nin bütün demokratları, demokrasinin tarafındayız.

Bu ceberut iktidar, zeytinlere saldırdığında bütün partiler birleştik direndik. imzalarla AYM'ye gideceğiz. Zeytini korurken de demokrasiyi korurken birlikteyiz. CHP ana muhalefet partisidir ama muhalefetin patronu değildir. Bütün kardeşleriyle omuz omuzadır. partimiz yıllarca darbelerin hedefi oldu. Kapatıldı, genel başkanlarımız tutuklandı ama her zorluğu milletimizle yendik. 47 yıl sürdü, ikinci parti olduk, birinci parti olamadık. Ancak demokrasiden şaşmadık.

'DEMOKRASİYİ DE BARIŞI DA BİZ GETİRECEĞİZ'

"Bu savaş değil, yarıştı. Bu gece bitti dedik. Bu seçimin kaybedeni yok, kazananı var dedik. Hizmet, yoksula sahip çıkmak dedik. Başkanların ceplerinde şehrin altın anahtarı yok, CHP iktidarının anahtarı var dedik. İstanbul'da Ekrem Başkan, Ankara'da Mansur Başkan hep birlikte çalışıp milletin gönlüne girince, anketlerde önde sonuç alınca karşımızdakiler bizim 47 yıl gösterdiğimiz sabrı, metaneti, demokrasiye saygıyı 47 ay göstereceklerdi. O günden genel seçimlerin takviminin başlamasına 47 ay vardı. Değil 47 ay, 47 gün sabredemediler. Daha ilk yenilgide demokrasi treninden indiler. Dünyadaki diğer otokrasileri aşan bir saldırıya giriştiler. önce seçimle otoriterlik kuranlar şimdi seçimsiz bir otokrasiye geçme hevesindeler. Çok partili rejime saldırıyorlar. bu iktidar demokrasi istemiyor. biliyorlar ki demokrasi olsa sandıktan çıkmayacaklar, adalet olsa kendi suçlarını örtemeyecekler, barış olsa bu milleti kutuplaştıramayacaklar. And olsun ki demokrasiyi de barışı da biz getireceğiz.

AKP bu ülkeye iyi gelmedi. Emekliye, gençlere, çocuklara, kadınlara, ormanlara, sokaktaki can dostlarımıza iyi geledi. Önce cumhuriyetin tüm kazanımlarını şirketleştirdiler. FETÖ ile ortak oldular devletin tüm kadrolarını ele geçirdiler. FETÖ ile birlikte anayasayı değiştirdiler. Balyoz'daki Ergenekon'daki zulümleri bu ülkeye yaşattılar. Bu ülkenin bilim insanlarına, iş insanlarına, askerlerine kumpaslar kurdular. o tarihlerde bizler Ergenekon kumpası, Balyoz kumpası derken ateş olmayan yerden duman çıkmaz, darbeyi savunuyorsunuz mahcup olacaksınız dediler. Sonra kendi şımarttıklarının darbesini yediler. 17-25 Aralık belgeli hırsızlıklarının üzerini örttüler. Erdoğan dedi ki para milletin cebinden mi çıkıyor ki yolsuzluk olsun. Ayakkabı paralarından çıkan paraları önce FETÖ'cüler koydu dediler, sonra faizi ile geri istediler.

İşlerine gelince müzakere ettiler, işlerine gelince sivil siyaseti hedef gösterdiler. barışın umudunu da siyasete alet ettiler. Gün geldi akan kandan medet umdular, gün geldi akan kanı durduracağız diye akan kandan medet umdular. Bu kumpasçılara karşı biz kazanacağız. Bu meydan kazanacak, Türkiye'nin demokratları kazanacak."

'EMEKLİNİN MAAŞI 4'TE 3 AZALDI'

"Emekli AKP öncesine göre, altına göre 4'te 1 maaş almaktadır. zaten bu yoksulluğu da iliklerine, kemiklerine kadar hissetmektedir. En düşük memur maaşı AKP öncesi 14,5 çeyrek altın alırken şimdi sadece 5,5 çeyrek altın alabilmektedir.

Türkiye’yi bu duruma getirenler Türkiye’deki en zengin %20’ye servetin yüzde doksanını kalan %80’e servetin yüzde onunu layık görmüşlerdir. En zengin %1 servetin yüzde kırkını geri kalan 99 geri kalan %60’ı paylaşmaktadır. işte AK Parti’nin kara düzeni böyle bir düzendir. Bu kara düzende hayat pahalı, emek ucuzdur. Ekmek pahalı, emek ucuzdur. Örgütlenme özgürlüğü, grev özgürlüğü tehdit altında değildir saldırı altındadır. Bu iktidar işçi düşmanıdır, grev yasakçısıdır. Bugün Türkiye’de işçilere bir maaş zammında üç kere kazık atılmaktadır. TÜİK‘in enflasyon oranları, Tayyip’i üzmeyen istatistik kurumu TÜİK‘in enflasyon oranları alınacak denir. Burada TÜİK'in makyajlı yarı yarıya enflasyonu hesaba katılmaktadır. Diğer taraftan TÜİK‘in enflasyonu da alınmayıp enflasyonun 15 puan altında beklenti enflasyonuyla zam verilmektedir. Ayrıca büyüyoruz diye övünenler büyümeden emekçiye de emekliye de pay vermeyip onların iyice küçülmesini sağlamaktadırlar. Buradan Ankara’dan hem memleketin başkentinden hem bürokrasinin başkentinden ama hem de emeğin başkentinden Türkiye’deki bütün emekçilere sesleniyorum. Mutlaka sendikalı olun, mutlaka sendikalı olun. En kötü sendika sendikasızlıktan iyidir. Sendikalara üye olun ama böyle dedim diye de en kötü sendikaya da gitmeyin birazcık hakkınızı arayanlara sahip çıkın.

'MİLLET BU İKTİDARDAN DESTEĞİNİ ÇEKMİŞTİR'

"Millet bu iktidardan desteğini çekmiştir, millet kendi dertleriyle dertlenen bir iktidar umuduna bel bağlamıştır. Veresiye defterlerini kapatan, 762 tane kreş açarak yoksulun çocuğuna da erken yaşta eğitim hem de annesine istihdam olana sağlayan CHP’li belediyelere, 77 öğrenci yurdu açarak yoksulun çocuğunu cemaatlere tarikatlara değil eşit hizmet alacakları belediye yurtlarına yönlendiren CHP’li belediyelere, yoksullara süt verenlere, beslenme çantalarını dolduranlara, kırtasiye desteği verenlere 'hoşgeldin bebek paketi' ile yoksulun çocuğuna hoşgeldin diyenlere ve yatağındaki yaşlıya da kundaktaki çocuğa da bu milletin evlatları diye sahip çıkan belediyelere sarılmış son seçimlerde kendi değişen Türkiye’ye değişim vaat eden Cumhuriyet Halk Partisi’nde karar kılmıştır. Partimiz 47 yıl sonra Türkiye’nin birinci partisi olmuştur. AK Parti kurulduğu günden itibaren ilk kez yenilmiştir. Milletin kararına saygı duyması, hatayı kendinde araması, bizimle hizmette yarışması gerekirken en kötü yola en berbat yola tenezzül etmiştir. Millete umut vaat edemeyen iktidar, milleti korkutarak ve baskı altına alarak ayakta kalmayı tercih etmiş. Bunu denemektedir bugün. Türkiye’de demokrasi ile göreve gelen bir iktidarın demokrasi treninden inmesinin ve ülkeyi sandıkla değil baskıyla yönetme tercihinin ağır sonuçlarıyla karşı karşıyayız. Milletimiz ağır bedeller ödemektedir. İşte bu anlayış cumhurbaşkanı adayını belirleyeceğimiz 23 Mart tarihine giderken bundan dört gün önce 19 Mart tarihinde cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu‘nu gözaltına almış, tam dört gün gözaltında tutmuş. 15 buçuk milyon seçmenle kendisi cumhurbaşkanı adayı gösterilirken onu demir parmaklıklar arkasına koymuştur. Buradan hep birlikte seslenmek isteriz ki bizim cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu."

'DİRENECEĞİZ!'

"Şu anda Adana’dan İzmir’den Antalya’dan İstanbul’dan 17 belediye başkanımız bizleri cezaevlerinde birer siyasi tutsak olarak izlemektedirler ve bugün Zeydan Karalar‘ın doğum günüdür. Onu buradan sevgiyle selamlıyoruz. İyi ki doğdun Zeydan başkan, iyi ki doğdun! Öyle çok kötülükler var ki hangi birini anlatsak... Geçirdiği kansere ve doktorların kalırsa nükseder demelerine, değerleri bozuluyor demelerine rağmen Mehmet Murat Çalık maalesef tahliye edilmedi. Büyük bir tehlike altındadır. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanımız Muhittin Böcek, 14 ilaç içerek yaşam mücadelesi vermekte, sürekli cezaevi ile hastane arasında gidip gelmektedir. Eşinden ayrı tek çocuğu olan kadın bürokratlarımızın önlerine iftiranameler ittirilmekte, 'Silivri’ye gitme evladına kavuş' denmekte. Bu iftiraya direnince uzaktaki cezaevlerine gönderilip 28 kişilik koğuşa 42. olarak yatırılmakta, nöbetleşe uyutulmakta. Geri çağrılıp at imzayı denmektedir. Anneler, eşler, kardeşler, kayınbiraderler sırf iftira atmak istemeyenleri yıldırmak için hasta evlatlar sırf babaları tehdit için şantaj için içeride tutulmakta, iş adamlarının şirketlerine el konmakta. Dededen babadan gelen şirketi geri istiyorsan iftiraya imza at denmektedir. Aynı FETÖ borsası kurulduğu gibi İBB borsası kurulmuş. Adalet araması gerekenler borsalarda pazarlıklara tutuşmuştur. Bunun için bir kez daha şunu ifade etmek isterim ki Tayyip Erdoğan bundan 180 gün önce şöyle dedi; 'Göreceksiniz bir aya kalmaz birbirlerinin yüzüne bakamayacaklar. Ailelerinin gözüne bakamayacaklar' Şimdi buradan milyonların içindeyim, 10 milyonların önündeyim. Ankara’nın ve Türkiye’nin gözünün içine bakarak söylüyorum bu dava siyasidir, iddialar iftiradır, arkadaşlarımız masumdur, yapılan darbedir. Geleceğin cumhurbaşkanına, iktidarına darbedir! Direneceğiz direneceğiz direneceğiz!"

MANSUR YAVAŞ'A TEŞEKKÜR

"Bu meydana gelen bütün bulvarların sonuna kadar gittik, arkada iken gördüm ucu yok bucağı yok. Muhteşem bir buluşmada milyonlar olarak Ankara’dayız. Teşekkür ederken bu kentin Büyükşehir Belediye Başkanı 19 Mart darbesinden beri hep birlikte verdiğimiz büyük mücadelede Ekrem başkanın en önemli yol arkadaşı. Ona en çok sahip çıkanlardan biri Mansur Yavaş başkanımıza da özel bir teşekkür etmek isterim.

Dört kişiden üçü bu yalanlara inanmıyor. Bu davaların siyasi olduğunu, bunların iftira olduğunu biliyor. Kendimize güvenimizden halen daha yazılmayan iddianamelerin ne kadar boş söylenenlerin ne kadar yalan olduğunu biliyoruz ve büyük bir özgüvenle tekrarlıyoruz. Buyrunuz, 1 Ekim de açılacak Meclis'te yasal düzenlemeyi yapalım, TRT’de bir kanalı bu mahkemeye tahsis edelim. İsteyen bütün özel televizyonlara yayını verelim, iftiralar da canlı yayında açılsın cevapları da canlı yayında verilsin. Hodri meydan! Belediye başkanlarını sürekli tehdit edenler, yıllar önce gelmiş müfettişler incelemiş ve temiz raporlarını vermiş. Yıllar sonra bir suçtan suçlu aramak yerine bir kişiyi suçlu ilan edip ona suç bulmak için didik didik yapanlar artık siyasete doğrudan müdahale noktasındadır. Aynı iş adamı 378 kez ihale almış bunların 75’i CHP’den hepsinde soruşturma, Başkanlar içeride. 303’ü AK Parti’den kimseye dokunmuyorlar. MHP’nin Kütahya Belediye Başkanı aynı kişiye ihale vermiş. Bakın, alın onu da getirin içeri atın Silivri’de tutun demiyorum. Dosyasını ayırıp Kütahya’ya yolluyorlar ama bizim Adanalı belediye başkanlarımızı İstanbul’a getirip Silivri’de yatırıyorlar, dosyalarını yollamıyorlar. CHP’li belediyelere gidip sen de çalışmışsın ya AK Parti‘ye katıl ya Silivri’ye. Bu tehditlere direnen kahramanlar olduğu gibi topuklayıp tabanları yağlayanlar oldu. Yaptıkları işten emin olmayanlar ve AK Parti’ye teslim olanlar tarihteki yerini aldılar. Daha geçen hafta eşinin yanında Bayrampaşa Belediye Başkanımız Hasan Mutlu‘ya AK Parti‘ye katılacaksın ya sen de hapse atılacaksın dediler. Bu bugüne kadar gelen üçüncü teklifti. Hasan Mutlu ben belediye başkanlığını ömrüm boyunca hayal ettim, haysiyetsizlik yapmam dedi. Sabah gelip Hasan Mutlu‘yu aldılar. Bunun için Hasan Mutlu gibi direnenler, Ekrem İmamoğlu gibi direnenler, 17 belediye başkanımız gibi direnenler tarihteki yerini alıyorlar. Açık söyleyelim Recep Tayyip Erdoğan kaybettiği belediyeleri almak için her türlü her türlü oyuna hileye imkan tanımıştır. Rozet taktığı belediye başkanı vekilinin onunla birlikte ayrılanların o kayıtlarda olduğunu bilmeden CHP kongresine ses kaydıyla sataşmaktadır. Oysa AK Parti o ses kayıtçılara kucak açmıştır.

Erdoğan’a sesleniyorum. Gaziosmanpaşa seni istemiyor, Bayrampaşa seni istemiyor, Beykoz seni istemiyor, Aydın seni istemiyor, Türkiye seni istemiyor. Kendine güveniyorsan; ben güveniyorum. Partine güveniyorsan ben partime güveniyorum. Adaylarına güveniyorsan ben hepsine güveniyorum. İki Kasım’da getir sandığı, millet versin kararı. Hodri meydan!"


Editör: N. Cingirt
Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Öcalan partisi yolda...
Her Taraf
14.09.2025
Öcalan partisi yolda...