Hayko BAĞDAT

Hayko BAĞDAT
Hayko BAĞDAT
Tüm Yazıları
Ruhban Okulu ve Peder Kosta
3.08.2013
3274

 Anekdot üzerinden kıssadan hisse yazısı okuyucuyu memnun ediyor mu bilemedim.

Fakat son demokratikleşme paketi ile yeniden gündeme gelen Ruhban Okulu meselesini hakkıyla anlatabilmek için bir hikâyem var aklımda.

Yazacağım galiba.

18-19 yaşlarında olmalıyım.


Büyükada
’nın tepesindeki Aya Yorgi Kilisesi’ne bir bayram ziyaretine gitmiştik.


Kosta
’yı orada tanıdım.

Kosta Türkçe, İngilizce bilmiyor, ben Rumca konuşamıyorum ama ne hikmetse can ciğer arkadaş oluverdik hemen.

Yunanistan’dan gelmiş, papaz adayı bir genç Kosta.

Papaz olmanız için evli olmak şarttır, ruhban olmak için bekâr olmazsan olmaz, o başka konu ama.

Bana hayallerinden bahsetti.

Stajını tamamlayacak, evlenecek, papaz olacak, Atina’da yaşayacaktı.

Ben de tarih okuyacak, üniversiteyi bitirince büyük adam olacaktım.

Kosta sözünü tuttu, ben okulu bırakıp Dersim’e askere gitmek zorunda kaldım.

Askerlik boyunca, bana, birilerine tercüme ettirip mektuplar yolladı.

Savaşın en yoğun zamanları olduğundan, benim için çok endişe ediyordu.

Yine de askeriyeye durmadan İncil ve İsa kartpostalı göndermeyeydi iyiydi.

Üç dört yıl sonra, bir gün Kosta ağlayarak evi aradı.

Rumca ağladığından mevzuu tam anlayamadım elbet. Hemen anneme uzattım telefonu.

Eşiyle Türkiye’ye gelecekmiş, beni göreceği için sevinçten ağlıyormuş.

Geldi de.

Tarlabaşı Bulvarı’nda bir otele yerleşmişler.

Hiç Ortodoks papaz gördünüz mü?

Lobide, 1.85 boyu, göbeğine kadar uzun sakalı, siyah cübbesi, boynunda kocaman haçı ve kalpağı ile yaşlı kadınların elini öpmek için sırada beklediği adama dikkatli bakınca tanıyabildim.

Kosta, sana ne oldu böyle” diyebildim sadece.

Tarlabaşı Karakolu’nun yanındaki Hasır meyhanesinde yiyelim diye konuşmuştuk.

Tarlabaşı’nda yaklaşık bir kilometrelik yolu Kosta’nın o kıyafetiyle yürümek ilginç bir deneyim oldu hepimize.

Kosta durumu çok normal görüyor, yoldan geçenlere selam veriyordu.

Cüneyt Arkın filmleriyle büyüyen bir nesil olduğumuzdan olsa gerek, biz tehlikenin farkında, tedirgin hâllere bürünmüştük bile.

Sorun olmadı, meyhaneye vardık.

Hasır, merdivenle inilen, bodrumda, salaş, küçük ama lezzetli bir mekân.

Hâlâ var mı bilmiyorum.

Kosta ve eşi ile beraber dört çift idik.

İçeri girdiğimizde bir sessizlik oluşuverdi.

Karşı masamızda, sohbetlerinden anladığım Diyarbakırlı, dört abi oturuyor.

Arka masamızda biraz daha genç müdavimler.

Masaya servis yapıldı, ortaya Hasır’ın spesiyalleri kondu.

Kosta birden ayağa kalkıverdi.

Masayı kutsayacakmış!

Mecbur bizim masa kalktı ayağa.

Kürtlerin alışkanlığındandır, Diyarbakırlı abiler, hızlıca aralarında süreci değerlendirdiler.

Seri bir şekilde onlar da ayağa kalkıverdi.

Sonra ellerini önlerine kavuşturup duayı dinlemeye başladılar.

Kosta, onların masayı da kutsadı mı bilemiyorum.

Endişeden pek kendimde değildim o anlarda.

Çok neşeli geçti gece.

Kosta, dönüşte de yürümek isterken, biz çoktan üç taksi durdurmuştuk bile.

300 milyon Ortodoks yaşıyor dünyada.

Ekümenik Patrik bu, nüfusun ruhani lideridir.

Patrik, Ruhban Okulu sayesinde dünyanın her yerinden öğrencileri Türkiye’ye getirip burada eğitim almalarını sağlayıp, dünyaya atamak istiyor.

Bu talebi, Ortodoks kiliseleri arasında çıkan bazı anlaşmazlıklar için hayati bir önlem olarak nitelendirebiliriz.

Ne Vatikan benzeri bir yapılanma özlemi, ne Fetih ruhuna hakaret, ne de tevhid-i tedrisata karşı bir isyan.

Ruhban Okulu’nun, Türkiye ile ilgisi oldukça sınırlıdır, mesele Ortodoks dünyası ile ilgilidir.

Bizlere düşen tek görev ise dünyaya bizi Kosta’nın gözüyle anlatabilecek misafirlerimize göstereceğimiz konukseverliktir.

Kosta’ya yaptık daha önce.

Bence yine yaparız...


[email protected]

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar