Hayko BAĞDAT
Eşi bizim Ermeni okullarından birinde çalışıyordu. Okul, daha çok yetim çocuklarına sahip çıkmak için kurulmuş birkaç yüzyıllık bir yapıydı.
Zengin ailelerin çocuklarının gittiği diğer mektepler genelde her imkânı sunan afili binalardı. Eğitim kalitesinden öğlen yemeğine kadar kusursuz sayılırlardı. Ne de olsa zenginin çocuğuna nohut yedirilmez, matematik eksik öğretilmezdi. O okulların yöneticileri de okuldaki çocukların aileleri gibi zengin ve nüfuzlu insanlardı.
Oysa bizim okul taklidi yapan yetimhanenin işi diğerlerinden daha zor yürüyordu. İşin içinde fakirlik varsa gönüllülük esastı. Ve bu teamül hiçbir zaman Ermeni’de başka Türk’te başka işlemedi.
O tarihlerde Türkiye’de Ermeni olmak ‘yaşanan son uluslararası gelişmeler’ sebebiyle oldukça zorlaşmıştı. Asala, Avrupa’nın göbeğinde diplomatları katlediyordu. Ateş açılan arabaların içinde o diplomatların aileleri de öldürülüyor, memlekette önü alınamaz bir öfke büyüyordu.
“Tamam, 18 oldu…”
Eşinin çalıştığı yetimhanenin çocukları için günlük süt gerekiyordu. Ve bir grup gönüllü her gün bu sütü temin etmek, okula taşımak, boş güğümleri gece yıkamak ve ertesi gün bu işlemi tekrarlamak için sözleşmişti.
Evin önünde o günkü sütleri emektar arabasına yüklerken kafasını kaldırıp eşine seslendi: “Tamam, 18 oldu…” Yetim çocukları için gereken tam 18 litre süttü ve o gün de gereken kadarı temin edilmişti.
Emektar arabanın plakasının polis telsizinden anons edildiğini bilmeksizin okula varıp çocukların sütlerini teslim etti. Artık işe gidebilirdi. Oysa çok vakit geçmeden karakoldaki sorguda öfkeli iki polise bütün bunları anlatmaya çalışırken buldu kendini.
O gün Asala 18’nci diplomatı katletmişti. “Tamam, 18 oldu” cümlesini duyan kulaklar her kimse diplomatı vuran Ermenilerden birini teşhis ettiğini düşünmüş olmalıydı.
Çünkü o sabahki Hürriyet gazetesinin manşeti ‘Katil Ermeniler Yine Vurdu’ diye atılmıştı. Ermeni ve katil artık birbirini tamamlayan iki kelime haline dönüşmüştü…
Tam da bu yüzden
Ahmet Hakan’ın kızdığı bir gazeteciye önce ‘aşağılık Alman’ diye yazı yazması, sonra hatasını anlayıp özür dilemesi etrafında başlayan tartışma tam da bu yüzden kıymetlidir.
Önüne gelene ‘terörist Ermeni’ diyen Melih Gökçek’e ‘Ermeni’ dedim diye tazminat ödememdeki ironik durum tam da bu yüzden ilginçtir.
Nefret söyleminden nefret suçuna evrilen süreç, farkında olmadan gösterilen ırkçılık tam da budur işte.
Sıradan bir Alman’ın, Ermeni’nin, Yahudi’nin, transın, Alevi’nin, Kürt’ün hayatını tehdit eden hal budur işte.
301 işçinin hayatını kaybettiği facianın yaşandığı madeni işleten Soma Holding’in sahibi Alp Gürkan için ‘O patronun damadı Yahudi’ diye manşet atan Yeni Akit suç işlemiştir yani.
Bu gazete “Kamuoyuna açıkladıkları ihanet bildirisiyle devlete kin kusan ve açıkça PKK propagandası yapan mandacı akademisyenlerin kimisi Ermeni aşığı, kimisi eşcinsel sempatizanı, kimisi ise azılı din düşmanı çıktı” derken de kötülük peşindedir.
‘Azgın Yahudiler Mescid-i Aksa’yı bastı’ manşeti de böyledir.
Emin Çölaşan’ın BDP heyetinden bir grubun Washington ziyaretleri sırasında Ermenilerle görüşmesini ‘İhanetin fotoğrafı’ olarak başlığa çekip “Türkiye’nin bölünmesi açısından Kürt-Ermeni işbirliğinin temelleri atıldı” diye yazması da suçtur.
Davutoğlu’nun daha geçenlerde Bingöl’de “Ben bugün Zazaca ve Kürtçe hitap ettim. Eskiden olsaydı kıyamet kopardı. Silahları bırakacağız deyip neden daha çok silahı ülkeye soktular. Sur’da olanları, Silopi’de olanları istismar ediyorlar. Ermeni çeteler gibi Rusya’yla işbirliği yapıyorlar. Gidip Moskova’da temsilcilik açıyorlar” demesi de nefreti çoğaltır yani…
ABD ziyaretinde protesto edilen Erdoğan’ın “Orada attığımız her adımın başarısızlığa uğraması için âdeta kendilerini yırttılar. Bunun için bölücü terör örgütünün, Ermeni çetecilerin, paralel ihanet çetesinin ortak gösterilerine destek vermekten, kalp krizi yalanına kadar sergilemedik çirkinlik bırakmadılar. Yapılanları gördükten sonra Allah Türkiye’yi ve milletimizi bunlardan korusun demekten kendimi alamıyorum” diye konuşması da aynı sonuca varır.
Önce söz, sonra kurşun
Sanırım binlerce örnek verebilirim buradan sizlere. Ama gerek yok. Mesele son derece açık. Anlamak isteyene elbette…
Bizim memlekette önce söz gelir, ardından kurşun yağar.
Sözü söyleyen hep ölü taklidi yapar. Ama mağdur, katilinin tek olmadığını bilir işte.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025
29.01.2025
23.01.2025
15.01.2025
8.01.2025
18.12.2024
11.12.2024