BirGün yazarı Yaşar Aydın, Erdoğan'ın tekrar cumhurbaşkanı adayı olması için Meclis'te erken seçim kararı alınması gerektiğini ve bunun için 360 milletvekiline ihtiyaç olduğuna dikkat çekti.
Yirmi ay sonra aday Erdoğan mı olacak?
Cumhur İttifakı, son Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunun yapıldığı 28 Mayıs 2023 tarihinden bu yana bir sonraki seçim için hazırlık yapmak zorunda kaldı. Zorunda kaldı çünkü bu sistemle ülkeyi uzun süre yönetemeyeceklerinin onlar da farkında. 31 Mart 2024 yerel seçimleri de Saray iktidarının bu görüşünü pekiştirdi. O tarihten bu yana da tüm güçleriyle koltuklarını korumanın, bunun için de bir sonraki seçimin hazırlığına giriştiler.
Suriye’de Esad’ın devrilmesi, Trump’ın yeniden ABD Başkanı seçilmesi gibi bölgesel ve ulusal gelişmeleri de fırsata çevirerek yelkenleri dışarıdan gelen rüzgârla şişirmeye çalıştılar/çalışıyorlar. Bölgesel gelişmeleri Kürt sorunu çerçevesinde içeride ittifak genişletmenin yolu olarak dizayn etme girişimi de yine bu koltuğu bırakmama çabası olarak okunabilir.
Erdoğan bir kez daha aday olmak istiyor. Anayasa’ya rağmen aday olmuştu, ikinci kez Anayasa’ya rağmen aday olma niyetinde. Bunun için Meclis’in erken seçim kararı alması gerekiyor. Yani 360 milletvekilinin desteğine ihtiyaç var. Bunun için de Cumhur İttifakı’nın en az 35 milletvekilini daha yanına çekmesi lazım. CHP, 2025 sonrası bir tarihi erken seçim olarak görmediğini ve destek vermeyeceğini açıkladı. Geriye İYİ Parti ya da DEM’den birinin veya tüm sağ muhafazakâr partilerin vereceği destek kalıyor. Meclis açılışında ortaya çıkan fotoğrafa bakınca Erdoğan’ın bunu başarabilecek kabiliyette olduğunu söylemek mümkün. Erdoğan, önümüzdeki 20 ay içinde yapılması muhtemel olan seçimin bir kez daha Anayasa’yı çiğneyerek adayı olacak gibi görünüyor.
TÜM KOŞULLARIN OLUŞMASI LAZIM
AKP ve MHP ortaklığı, en azından bugün için, başka bir alternatif bulabilmiş değil.
Erdoğan’ın aday olup seçim kazanacak noktaya gelmesi için önümüzdeki 20 ayın onun istediği biçimde geçmesi gerekiyor.
Bunun için birden fazla koşulun aynı anda gerçekleşmiş olması şart:
• Emperyalist ülkelerin ve Batı’nın desteğini almalı.
• Muhalefet en az ikiye bölünmeli.
• Son 5-6 yıldır muhalefet cenahında yer alan Kürtler ya da milliyetçiler içinden en az birini yanına çekmek zorunda.
• Siyaset, Erdoğan’ın belirlediği şekilde muhalefetin sahasında oynanan bir oyuna dönüşmeli. Bu da bir yıldır süren yargı müdahalesinin devam edeceğini gösterir.
• Halkın temel sorunlarının konuşulmaması, bu konularda çözüm arayan hareketlerin ortaya çıkmaması gerekiyor.
Tabii tüm bunlarla birlikte kendi iç ilişkilerinin de zedelenmemesi gerekli. Oysa hem ulusal hem de uluslararası zeminin birçok başlıkta ittifakı çelişkili pozisyonlara itiyor. Kıbrıs’tan ABD ile ilişkilere kadar neredeyse her önemli konu, ittifakın ayağına dolanmaya başladı. İşleri her geçen gün daha da zorlaşacak.
Türkiye sonbahar itibarıyla seçim atmosferine girdi. Cumhur İttifakı bundan sonra atacağı her adımı sandığı düşünerek atacak. Kimse çok orijinal fikirler ya da şapkadan tavşan çıkarmasını beklemesin. “Mutlak butlan” bitecek, casusluk başlayacak. O bitince başka bir konu bulacaklar. Yapacakları her adım yukarıdaki beş başlığı bir arada tutmak üzerine olacak.
Tüm bu koşullar altında iş dönüp dolaşıp muhalefetin ne yapacağına geliyor.
ANCAK ‘DEĞİŞİM’ HAYAL KURDURUR
Sevgili Ozan Gündoğdu, sosyal medya paylaşımında “AKP’nin kurduğu düzen hiçbirimize huzur vermiyor da, ‘Bu düzenin başına kim geçsin?’ sorusuna esaslı bir cevabımız da yok. Çaresiz biçimde bozuk düzene alışıyor ve çürüyoruz. Neşemizi kaybettik, yaşayıp gidiyoruz. Yok mu bize hayal kurdurabilecek bir siyasal hareket?” dedi ve oldukça da fazla tepki aldı. Özellikle CHP seçmeninde “Adres de isim de belli” mealinde itirazlar oldukça yüksek.
Sevgili Ozan’a minik bir itirazım olacak. AKP dönemine ilişkin tespitlere katılmakla birlikte kurulacak “hayalin” insanların benimsemesi ve başarılı olması için bu düzenin dışında olması gerekir. Mesele bir partinin yerine bir başka parti ya da bir adamın yerine başka bir adam getirme meselesini çoktan aştı. Kimi getirirsen getir, hayal de kuramazsın, neşeni de geri alamazsın.
Düzeni değiştirmeyi önüne koymayan hiçbir kişi veya parti Saray iktidarını yenemez. Kabul edilmeli ki bu düzenin en iyi bekçisi Erdoğan ve Bahçeli’dir. Onları aşacak birini bulmak mümkün değil. İki şahsiyet bu düzenin kendisidir. O yüzden tek adama karşı çok genç, çok kadın, çok emekçi; tek partiye karşı çok örgüt, çok örgütlülük; tek sese karşı çok ses ve tabii ki bu seslerin birlikteliğinden çıkan armoni.
İTİRAZ KARDEŞLİĞİ VE MUHALEFETİN BİRLİĞİ
Umur Talu’nun T24’teki yazısı bu tartışmada zihin açıcı. Talu, Türkiye’de gerçekleşen mücadelelerden örnekler verdikten sonra “Karşındaki her cinsten barikata karşı, dayanışma ve mücadele barikatı kelime olarak da fiilen de yüzyıllardır mücadelelerde var. Miras budur. Umut da onun içinde kâh uyur, kâh uyanır!” diye bitirmiş yazısını. Umut etmek, hayal etmek ve harekete geçmek.
Kuşkusuz bunu politik bir hedef ve programla yapmak.
Önümüzde çok kritik 20 ay var. Bu günler sadece siyaseti değil, ülkenin geleceğini de belirleyecek. Saflar netleşti. İnsanları olmadık soruşturmalarla tutuklayıp televizyonlara, şirketlere çöken Yeni Şafak örneğinde görüldüğü gibi, kendi arkadaşlarının bile güvenmediği düzenin sahipleri Türkiye’de eskiyi, yıpranmış, köhnemiş olanı temsil ediyor. İyiliğin, güzelliğin ve yeni olanın sahiplerinin kararlılıkla bir adım öne çıkma zamanı.
Editör: N. Cingirt






























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.