Aslı Aydıntaşbaş
Farkında mısınız, devlet, yavaş yavaş fabrika ayarlarına dönüyor.
Eskiden iktidar partisine ‘Ankaralılaştınız’ dendiğinde, müthiş alınırlardı. Şimdi ise alınmıyorlar çünkü Türkiye, hızla 90’lı yıllardaki devlet modeline geri dönüyor. Bunun temel aktörü de evet iktidardaki İslamcılar.
Demokrasi ve İslamcılık vaadiyle iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi, iktidardan düşmemek için hızla devletleşiyor, devletleştikçe de 15-16 yıl önceki kuruluş iddialarından bir bir vazgeçiyor.
Bundan neyi kast ediyorum? 90’lı yıllarda karşımızda, baskıcı, kontrolcü, Kürt hareketiyle mücadele eden devlet modeli vardı. Buna o yıllarda ‘statüko’ deniyordu. Yüzeyde hafif bir Kemalizm esintisi olsa da aslında devletin temel karakterini tanımlayan, ne laiklik ne de Kemalizmdi. 90’lı yılların devleti, ‘tehdit’ tanımlarıyla kendini şekillendiren ve toplumu özgürleştirmek değil onu ‘kontrol etmek’ için dizayn edilmiş bir devletti.
Hukuk da, ekonomi de bu, ‘kontrolcü devlet’ ya da o gün sıkça kullanılan tabiriyle ‘ceberut devlet’ anlayışının bir uzantısı olarak şekillenmişti. ‘Milli ekonomiye’ uygun bir iş dünyası profili doğdu, buna uygun ‘sanatçılar’ oluştu ve tabii ‘yerli ve milli’ medya o dönem üzerine düşen görevi fazlasıyla yerine getirdi.
90’lı yıllarda devlet değişemiyordu ve düşünemiyordu. Bir akıl tutulması içinde, vasatlığa teslim olmuş, herkesin yanlış olduğunu bildiği şablonlarla patinaj yapıyordu. Örnek mi istiyorsunuz? ‘Manisalı çocuklar’ olayını hatırlar mısınız? Gençlerin çoğu Manisa davasını hatırlamaz. Yıl 1995. Çoğunluğu lise çağındaki 16 çocuk, duvara yazı yazmak ve bildiri dağıtmak suçundan gözaltına alınmış ve akıl almaz işkenceler görmüştü. Örgüt üyeliği ve terör suçundan. 16 yaşındaki bir çocuğa işkence yapmak bir devlete ne fayda sağlar? Hiç. Ama düşünemiyordu sistem.
Gençlerin gördüğü eziyet, tüm Türkiye’yi ‘sistem’ denilen ceberut ve baskıcı yapıdan iğrendirmişti. Manisalı çocuklar, Türkiye’de yanlış giden her şeyin sembolü oldu.
Ve ardından büyük deprem geldi. 1999. Sistem, depremle birlikte yerle bir oldu. Çöktü.
İşte Adalet ve Kalkınma Partisi, ilk çıkış ve yükseliş döneminde bu kokuşmuş düzenin karşıtı olarak kendini tanımladı ve bu sayede rağbet gördü. Ceberut devletin karşısına demokrasi ve İslamcılık karışımı bir değişim hareketi vaat ettiği için toplumda bir karşılık buldu. AKP, bir protesto hareketiydi.
Ancak bugün gelinen noktada iktidar partisi, hem gerçek İslamcılık hem de demokrasiden uzaklaştı ve daha da uzaklaşmaya mahkûm. Bilerek ya da bilmeyerek, iktidar partisi bugün devletin ‘fabrika ayarlarına’ dönüşünün temel enstrümanıdır. O fabrika ayarları, Türkiye’nin aynı zamanda küresel sistem içinde belli bir rol oynamasını öngörüyor. Ve içeride demokrasiyi işletemeyen AKP’nin artık bu rolü oynamak dışında başka seçeneği kalmadı.
Siz bakmayın görüntüdeki ‘İslamcılık’ sosuna. O aynı 1990’lı yıllarda ‘Kemalizm’in suiistimal edilmesi gibi kamuflaj amaçlı ve yüzeyde seyreden bir durum. Tuhaf bir İslamcı- milliyetçi ideoloji. Ama gerçek İslamcılık değil çünkü değişim iddiası yok. Bugün karşımıza İslamcılık diye sunulan, bildiğimiz devlet tapınmacılığı.
Ama iş burada da bitmeyecek belli ki. Adalet ve Kalkınma Partisi, önümüzdeki dönemde İslamcılıkla mücadele etmek zorunda kalacak. Kontrol ettiğini sandığı, açıp kapama vanasını elinde tuttuğunu düşündüğü İslamcılık kartı, ciddi bir cihatçılık tehlikesi olarak Türkiye’yi vurmaya başladı. Bu yüzden artık kaçarı yok. IŞİD’ciler, Nusracılar, iki gün sonra diğerleri bir bir evlerinden alınacak. IŞİD’i karşısına alan Türkiye, bundan sonra cihadizm ve radikal İslamla mücadelenin temel üssü olacak.
İslamcılık vaadiyle ortaya çıkan AKP’nin bundan sonraki misyonu, global anlamda selefi İslamcılık ve radikalizmle mücadelede koçbaşı olmak olacak.
Kısacası dünya, Selefi cihatçılık akımıyla mücadeleyi yıllardır burada İslamcılık havası estirenlere yaptıracak. Ankara ister Rusya’yla ittifakını genişletsin, ister Trump Amerika’sına dönsün. Dünya Türkiye’ye bu rolü dayatacak.
Aynı Pakistan gibi diyeceğim ama dilim varmıyor.
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.08.2018
26.08.2018
23.08.2018
20.08.2018
18.08.2018
13.08.2018
10.08.2018
5.02.2018
3.02.2018
29.07.2018