Aslı Aydıntaşbaş
Sözün bittiği, kelimelerin anlamsızlaştığı yerde, çaresiz çırpınışlarla cümleler kurmaya çalışıyoruz.
Siz benim ne düşündüğümü, ben de sizin ne düşündüğünüzü, memlekete bakıp aklınızdan neler geçtiğini çok iyi biliyorum.
Birbirimizi değiştirmek için değil, gidişatı durdurabileceğimizi varsaydığımız için hiç değil; aslında sadece birbirimize destek olmak için yazıyor ve okuyoruz. Enkaz altında kalmış kurtarılmayı bekleyen bedenlerin çaresizliğiyle, “Ben buradayım. Sağ tarafta, bak, bak. Sen ne durumdasın? Yaşıyor musun?” diyebilmek için...
O yüzden okurlar bazen “Tam aklımdakini yazmışsın” dediğinde, mutlu oluyorum. Daha ne olsun! Bu dönem böyle. Birbirimizi ikna etmekten ziyade güç vermemiz gerekiyor. Hâlâ ayaktayız, nefes alıyoruz, yazıyoruz diyebilmek için.
Hemen keskin bir dönüşle Meclis’teki başkanlık sistemi tartışmalarına dönelim. Normal koşullarda, demokratik bir tartışma ortamı ve geniş bir demokrasi paketi çerçevesinde seçim yasası ve buna bağlı olarak parlamenter ya da başkanlık sisteminin revize edilmesi düşünülebilir. Ancak normal koşullar yok ve normal bir dönemden geçmiyoruz. Türkiye, uçurumun ucunda, düşmemek için son hamlelerini yapıyor. Bu ortamda mevcut anayasa paketinin yapılışı, tartışıl(ma)ma şekli ve muhteviyatı, memleket sorunlarını çözmek değil derinleştirmek dışında bir işe yaramıyor.
Tedirginim, çok tedirginim ülkenin geleceğiyle ilgili.
Türkiye’nin şu anki ihtiyacı, Cumhurbaşkanı’nın yetki ve hukukunu genişletmek değil. Türkiye’nin uçurumdan aşağı yuvarlanmamak için çok daha ivedi ihtiyaçları var. 4 TL’ye yaklaşan bir dolar sorunu var. Dibe vuran bir ekonomi var. Dış dünyada büyük sıkıntılar var. Komedi unsuru olmuş bir hukuk düzeni var. Her gün derinleşen bir demokrasi açığı var. İmaj sorunu var. Terör var. Savaş var.
Bütün bunların çözümü de güçlü, daha güçlü, daha daha güçlü bir “irade” değil. Liderliğin mutlak yetkilerle donatılması değil. Bütün bunların çözümü öncelikle demokrasi.
Çok basit anlatayım. 10 yıl önce Türkiye, 1. Lig demokrasi olma hevesiyle reformlar yapıp standartlarını yükselttiğinde, kişi başına yıllık gelir neredeyse 12 bin dolara yükselmişti. Ruhen ve madden zenginleştik. Memleket dünyanın gözbebeği oldu, depara kalktı. İfade özgürlüğü ve kimlikler coştu. Çözüm süreci başladı. Bunların hepsinin birbiriyle ilintili olduğunu hatırlatıyorum.
Bir de bugünün tablosuna bakalım. Meclis’teki tartışmaları ve o pespaye televizyon yorumlarını dinliyorum. Seviye fena halde 3. lige düşmüş durumda. İnanılmaz bir lümpenlik var ve bu frekans, frekans yaşamlarımızı kaplamış durumda. Yaşamak istemeyeceğimiz bir ülkenin temelleri atılıyor ve buna itiraz kanalları günbegün kapanıyor.
“Yapılacak hiçbir şey yok.” “Bu senin yaşamak istediğin ülke değil.” “Sen buraya ait değilsin” duygusunu hepimize aşılıyorlar. Sadece size ve bana değil. Sağcı, solcu, laik-dindar, Türk-Kürt, liberal-muhafazakâr... İyi kötü demokrat geçinen tüm duyarlı vatandaşlara aynı mesaj veriliyor. Ve herkes, biraz daha kabuğuna siniyor.
Peki ne yapacağız? Bilmiyorum. Bilsem, dan dan yazardım ama bilmiyorum. Kimsenin de bildiğini sanmıyorum. Sizin de benim gibi düşündüğünüzü, benzer kaygılar taşıdığınızı, bu ülkenin insanlarını sevdiğinizi biliyorum. Bağırıp çağırmanın, öfkenin bir anlam ifade etmediğini biliyorum.
Ama onun dışında bir şey bilmiyorum.
O yüzden de sadece karanlıkta yürürken bir ıslık çalıyorum. Belki duyan olur diye...
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.08.2018
26.08.2018
23.08.2018
20.08.2018
18.08.2018
13.08.2018
10.08.2018
5.02.2018
3.02.2018
29.07.2018