Aslı Aydıntaşbaş
Uzun zamandır ABD seçimlerinde Donald Trump değil de Hillary Clinton seçilmiş olsaydı, hayatımızda neler değişirdi diye düşünüyorum.
Bazı okurlar, “Bize ne Amerika’nın başında kim olduğundan?” diye düşünebilir. Nihayetinde, ABD binlerce kilometre ötede ve ekonomik ilişkimiz zayıf. Üstelik “Ahmet de gelse, Mehmet de gitse ABD’nin politikaları değişmez” görüşü hâkim.
Maalesef bu doğru değil. İster “kelebek etkisi” deyin, ister “filler tepişmesi”; ABD’de Demokratlar değil de Donald Trump’ın iktidara gelmesinin Türkiye’ye ve buradaki demokrasinin kalitesine ağır bir bedeli oldu. Donald Trump sadece bize gülünesi anlar yaşatan bir dünya lideri değil. Belli bir misyonla iktidara geldi. Ve bu misyon, şimdiden Türkiye’nin demokrasi rotasından çıkmasında etken oldu; yarın bu coğrafyayı bambaşka yerlere çekecek. Bakın anlatayım.
Trump yönetiminin bizlere birinci faturası, insan hakları ve demokrasi konusunu Türk-Amerikan diyaloğundan çıkartmak oldu. Kimileriniz ABD’nin zaten ‘değerler’ değil sadece “çıkar odaklı” politika yaptığını düşünebilirsiniz. Ancak bu doğru değil. Clinton döneminden bu yana Türkiye-ABD ilişkilerini yakın takip eden bir gazeteci olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki Türkiye’nin ‘Avrupalılaşması’ ve ‘demokratikleşmesi’, iyi-kötü tüm Amerikan yönetimlerinin ortak politikası oldu. Hatırlayın Obama’nın son yıllarında Washington’dan art arda gelen insan hakları uyarılarını. Türkiye’de ‘gazeteci tutuklamaları’ başlayınca, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden Türkiye’ye gelip o dönem hapiste olan Can Dündar’ın eşi Dilek ve oğlu Ege ile bir araya gelmişti. Bir aralar Beyaz Saray sözcüsü her gün ifade özgürlüğü ve hukuk devleti diyordu.
Bunların hepsi bitti. Trump, daha seçim sürecinde Türkiye’deki insan hakları tablosuna önem vermediğini 22 Temmuz’da New York Times’a verdiği mülakatta deklare etti. (Bizim hükümet de zaten bu yüzden daha ilk andan onu sevdi.) Hillary Clinton iktidara gelseydi, bugün ABD Başkan Yardımcısı tutuklu Cumhuriyet yazarlarının ailelerini ziyaret ediyor, ABD elçisi Diyarbakır’a uçup Selahattin Demirtaş’ın eşiyle çay içiyordu. Amerika, Türkiye’deki anti-demokratik gidişat konusunda net bir mesaj yollardı.
Tam tersi oldu. Washington’dan “Biz bakmıyoruz. Kafanıza göre takılın” mesajı geldi. Bunun doğrudan sonucu olarak da hükümet, Türkiye’deki demokrasi açığını bir ‘sorun’ veya ‘utanç vesilesi’ olarak görmekten ziyade, sahiplendi.
İkinci sıkıntı, Trump’ın Ortadoğu’nun mezhepsel ayarlarını iyice allak bullak etmeye meyilli bir politik duruş sergilemesi. ABD Başkanı, geçen haftaki Suudi Arabistan gezisinde, Suudi Kralı ve Mısır lideri Sisi’yle kol kola girerek bir kez daha “halklar değil rejimlerle dost; demokratlar değil diktatörlerle kanka” olmaktan beis duymadığının altını çizdi. Trump’ın İran’a yönelik sert sözleri ve Suudlarla yapılan milyarlarca dolarlık savunma anlaşmaları, bölgedeki Sünni-Şii mezhep gerilimini şimdiden yükseltti. Sünni bloku sertleşirken İran da boş durmuyor: Irak ve Suriye üzerindeki etkisini ‘devlet dışı aktörler’ ve vekâlet savaşları üzerinden her geçen gün arttırıyor.
Hal böyleyken işimiz hayli zor. Bu gerilimin sınırımızın hemen ötesinde bile yansımaları var. Iraklı Şii milisler, Sincar üzerinden Suriye sınırına kadar geldi. İran, İran sınırından Akdeniz’e kadar sağlam bir hat istiyor. Trump’ın Sünni cephesi kurma girişimleri karşısında Irak-İran-Şii milisler ve Esad’la başlayan ancak başka aktörlerle genişlemeye müsait cephe var. Belli ki PKK, her iki cepheyle de iyi geçinmeye çalışacak, Rakka’da ABD, Sincar’la Şii milislerle ittifak yapacak.
Peki ya Türkiye? Türkiye’nin yapması gereken ise, bu mezhepsel girdaba direnmek, PKK bahanesiyle Sünni cephesinin koçbaşı haline gelmemek, mezhepüstü bir söylemi ne pahasına olursa olsun tekrarlamak, çoğulculuğu kucaklamak, kendi sınır ve çıkarlarını gözetmek olmalı. Yoksa bizi fena kullanacaklar...
Gelelim üçüncü sıkıntıya. Suudlara bayılan Trump, Avrupalılardan nefret ediyor. Sürekli Angela Merkel’e laf sokuşturuyor, tweet atıyor, AB karşıtı söylem geliştiriyor. Trump’ın Avrupa Birliği fikrine ve güçlü bir Almanya’ya karşı olduğu izlenimi ise, Avrupa’da tam tersi bir etki yaratıyor; Almanya’yı daha da güçlü, AB’yi daha da kararlı hale getiriyor.
Bu durum, Ankara’da birilerinin hoşuna gidiyor olsa da bize iyi değil. Avrupa- ABD gerilimi Türkiye için sıkıntılı bir dönem demek. ‘Batı İttifakı’ denen olgunun çatırdaması, bizi çok daha kırılgan, çok daha manipülasyona açık bir yerde bırakacaktır. Savunmadan ekonomiye kadar etkileri menfi olacaktır.
Benden söylemesi...
Yazarlar
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları





























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.08.2018
26.08.2018
23.08.2018
20.08.2018
18.08.2018
13.08.2018
10.08.2018
5.02.2018
3.02.2018
29.07.2018