Aslı Aydıntaşbaş
New York - Dün, birkaç haftalık bir ABD gezisinden sonra İstanbul’a uçmaya hazırlanıyordum ki, Enis Berberoğlu’na tutuklama kararı verildiği haberi geldi.
Ne kafa kaldı, ne yazı. “Bir dost daha mı hapishaneye gidecek?” diye kara kara düşünmeye başladım.
Enis, yılların gazetecisidir. Şu an CHP milletvekili olsa da bizler onu hep gazeteci kimliğiyle tanıdık. Sadece biz değil, bir dönem Hürriyet’in genel yayın yönetmeni olması vesilesiyle, Türkiye’yi yöneten kadrolar da Enis’i yakın tanıdı. Terörist ya da casus olmadığını en iyi onlar biliyorlar. Onlarca defa Cumhurbaşkanı’nın uçağında seyahat etti; Türkiye’nin en hassas kurumlarındaki brifinglere katıldı. Bir zamanlar gazeteciliğiyle saygı gören bir insanın devran dönünce hapis cezasına çarptırılması, vicdanları sızlatmıyor mu?
Diyeceksiniz ki, vicdan sızlatan o kadar çok şey var ki! Doğru, var. Cezaevlerinden gelen mektuplar var; sesini duyuramayan ancak ağır mağduriyetler yaşayan vatandaşlar var; hapiste meslektaşlarımız var. Var da var.
Peki, bu ülke ne zaman bir “normalleşme” dönemine girecek? Hep aynı karanlığın içinde, hep aynı cümlelerle mi yaşayacağız? Havada asılı cümlelerin, bitik ezberlerin esiri mi olacağız? Türkiye’yi yöneten insanlara seslenmek istiyorum. Siz, bu durumun sürdürülebilir olduğunu düşünüyor musunuz?
Cevabı ben vereyim. Sürdürülebilir değil. İçten içe kendini kemiren, kurumları iflas etmiş bir ülke görüntüsündeyiz. Sürekli enerjisini içeride tüketen, “iç düşman” kavramına esir olmuş ve başını kaldırıp alternatif bir oyun kuramayan bir durumdayız.
Türkiye’ye yönelik iç ve dış tehdit olmadığını savunacak değilim. Haşa! 15 Temmuz darbe girişimini, hep birlikte yaşadık. Toplumda ağır travmalar var. Kürt meselesi her gün yürek yakan bir şiddet sarmalı olarak devam ediyor. Daha da ötesinde, Ortadoğu’da Türkiye’yi kuşatmaya yönelik yeni bir hamle olduğu da aşikâr.
Bütün bunlar gerçek. Ama yine başa dönelim: Biz buradan nasıl çıkarız? Türkiye için yazılan “orta ölçekli Ortadoğu otokrasisi” senaryosunu yırtıp atma imkânı yok mu? Hep vasatın hüküm sürdüğü, yıllar yılı tükenmişlik sendromu yaşayan bir ülke olarak mı kalacağız?
Türkiye için tek çıkış yolu, demokrasiye dönüş. İç ve dış sorunlarla yüzleşebilmenin başka imkânı yok. Yukarıda anlattığım kısırdöngüyü kırmanın başka yolu da yok.
Çok büyük adımlardan söz etmiyorum. Kimse hayal görmüyor. Ama artık Türkiye’yi yöneten kadroların “normalleşme” sözünü telaffuz etmeye başlaması lazım. Kısıtlı da olsa, yavaş da olsa nor-malleş- me. İhtiyacımız olan bu.
Normalleşme sürecinin ilk adımı, tutuklu Cumhuriyet gazetesi yöneticilerinin temmuz ayındaki duruşmada serbest kalması olmalı. Bu, Türkiye’de inanılmaz bir rahatlama yaratır. Hukuk sisteminin tamamen kaybettiği meşruiyet ve inandırıcılık zeminini toparlamasının ilk adımı olur. Avrupa Konseyi ile durma noktasına gelen sürecin yeniden başlayabilmesine ve Ankara’nın istediği gümrük birliği müzakerelerine imkân tanır. İçeride ve dışarıda pozitif yankısı olur.
Demokrasinin bu kadar gerilediği bir yerde, Türkiye’nin bir anda düzelmesini kimse beklemiyor. Ancak bu yaz ağızlardaki söz, “Normalleşme” olmalı. Özellikle iktidar bloku içindeki makul isimler ve gazeteciler, bu mottoyu ağızlarına pelesenk etmeli.
Çünkü günün sonunda bu dipsiz kuyudan hep birlikte çıkmak zorundayız.
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.08.2018
26.08.2018
23.08.2018
20.08.2018
18.08.2018
13.08.2018
10.08.2018
5.02.2018
3.02.2018
29.07.2018