Aslı Aydıntaşbaş
Dünyanın Türkiye’den umudu kestiği bir dönemde, tatlı bir esinti oldu CHP’nin Adalet Yürüyüşü.
Farkında mısınız? Ne kadar çabalasalar da “Bu Adalet Yürüyüşü trafiği tıkıyor” dışında mantıklı bir karşıt argüman geliştirebilen çıkmadı. Etrafta bağırıp çağıran komplo teorisyenlerini saymıyorum. Onlar dışında iktidar blokundan kimse çıkıp “Ne yürüyüşü. Burada zaten adalet var!” diyemedi.
Nedeni, Türkiye’deki gidişatın artık trajikomik ve kimin kontrolünde olduğu son derece meçhul bir baskı rejimine dönüşmüş olduğu gerçeğinin, iktidar bloku içinde de sessiz sedasız kabul görüyor olması. Uzunca bir süredir bu sütunda, sadece muhalif kesimlerin değil, AKP içinde, özellikle de “AKP elitlerinde” bir rahatsızlık olduğunu yazıyorum. Bilerek konuşuyorum. Bu yürüyüş bu açıdan önemli.
Nasıl olmasın rahatsızlık? Çok değil, sadece son günlerde yaşananlara bakın.
Daha düne kadar Meclis’teki üçüncü partiyi temsil eden HDP lideri Selahattin Demirtaş, kendisine açılan 127 davadan birinde ifade vermek için sabaha karşı 3’te Edirne’den Ankara’ya götürülecekken, cezaevi ring aracında kelepçe takılmak istendi. Reddetti; mahkemeye çıkamadı. Zulüm mü değil mi siz karar verin.
Ertesi gün polis adliyede Reyhanlı saldırısında ölenlerin ailelerine saldırdı, kafa göz yardı, sonra “Pardon ya, biz sizi HDP’li sanmıştık” diye özür diledi.
Yıllardır insan hakları savunucusu olarak tanınan 12 kişi, memleketteki insan hakları tablosu iyiden iyiye dibe vurunca Büyükada’da “Olağanüstü hal döneminde insan hakları mücadelesi nasıl yapılır” diye bir seminer düzenledi. Ve anında “Bunlar darbe yapacak, Gezi çıkaracak” mealinde bir gizli tanık ifadesiyle gözaltına alındılar.
Listeyi uzatabilirim ama anladınız siz meramımı. Aklı çalışan herkes, memlekette kontrolsüz bir savrulma olduğunun farkında. “Yok efendim bunlar ajan, onlar terörist, şunlar Almanya” diye kamufle edilemeyecek bir akıl tutulması var.
Ve Adalet Yürüyüşü bu durumu iyice afişe etti.
Yine de, bugünden yarına büyük bir değişim beklemeyin. Birkaç gün önce Hereke civarında Kemal Kılıçdaroğlu’nu ziyaret etme imkânı buldum. Adalet Yürüyüşü’nün öğle molasıydı. Hiç de lüks olmayan karavanında öğle sıcağında dinleniyordu. Kemal Bey’i her zamanki gibi ve de son derece gerçekçi buldum. Bu yürüyüşün Türkiye’deki otoriter savruluşu bir sihirli değnek gibi değiştirmeyeceğini biliyor. Devrim hayalleri peşinde değil. İnsanları sokaklara döküp ikinci bir Gezi başlatmak niyetinde hiç değil; zira bunun sadece kitlelere zarar vereceğini görüyor.
Bu aşamada öncelikli hedef, içeriye cesaret aşılamak, dünya kamuoyuna da “Biz de varız bu ülkede. Türkiye’de tek ses iktidar değil. Burada hak mücadelesi veren geniş bir kesim var” diyebilmek. Kemal Kılıçdaroğlu’nun New York Times için kaleme aldığı makale bu yüzden dikkat çekici. Tam Türkiye’nin itibarı yerle bir olmuşken, Batı buralardan ümidi kesmişken, Adalet Yürüyüşü muazzam bir ilgi gördü dünya medyasında.
Anladığım kadarıyla CHP’nin başarmaya çalıştığı ikinci konu, orta vadede Türkiye’nin ihtiyacı olan ‘demokrasi bloku’ için bir tuğla koyabilmek. Nihayetinde 2019’a giden süreçte, demokrasi bloku içinde CHP dışında Kürt seçmen, demokrat sağ ve otoriterleşmeden rahatsız olan muhafazakârlar da olmalı. CHP bu blokun lideri olamaz; ancak ister istemez ‘oyun kurucu’ rolünü üstlenebilir. CHP liderinin asgari müşterekler üzerinden hareket etmesi, siyaset ortaklarını dikkate alması, kimseyi ürkütmemesi bu yüzden.
Başka da yol yok zaten...
Yazarlar
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.08.2018
26.08.2018
23.08.2018
20.08.2018
18.08.2018
13.08.2018
10.08.2018
5.02.2018
3.02.2018
29.07.2018