Aslı Aydıntaşbaş
Kuşkusuz kurallar belli olsa, keyfi bir düzen olmasa, bel altı vurulmasa, hak ve demokrasi mücadelesi çok daha kolay olacak. O zaman tüm zorluklara katlanmak, baskıları göğüslemek daha bir mümkün gözükecek.
Ancak gel gör ki, ne oyunun kuralları ne de memleketin kanunları belli. Maçın hakemini de, kaleyi de, takımın ligdeki yerini de, her saniye değiştiriyorlar. Sonra da zaten eli kolu bağlanmış insanlardan hak mücadelesi bekliyorlar.
Kolay değil.
Bunları söylememe neden olan, cuma günü hukuk devleti noktasında yaşanan iki vahim gelişme. Daha doğrusu, bize hukuk devletinde yaşamadığımızı hatırlatan iki olay. Birincisi, malum Selahattin Demirtaş’ın mahkemesi. Demirtaş, sokağı doldurup taşıran büyük bir sevgi seliyle Bakırköy’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakaretten mahkemeye çıktı. HDP liderinin tutuklanmasının ne kadar vahim bir durum olduğunu, yaptığı basın toplantılarına istinaden terör bahanesiyle 6 milyonluk milli iradenin gasp edilmesinin ne büyük bir tarihi çirkinlik olduğunu anlatmama gerek yok. Bunları zaten yazdım geçmişte.
Ancak Demirtaş’ın cuma günü mahkemeye çıkması bambaşka bir açıdan bir hukuk ihlaliydi. HDP lideri, hâlâ milletvekili. Demirtaş’ın dokunulmazlığı, Ahmet Davutoğlu’nun başbakan olduğu dönemde sadece bazı spesifik dosyalar için kalktı ve bu dosyalardan yargılanıyor. Ancak cuma günü hâkim önüne çıktığı dava, dokunulmazlığı kalkan davalardan biri değil.
Haliyle hâkimin kendisine dava açması, sorgulaması, tamamen hukuk dışı.
Ama “gücü gücüne yetene” dönemindeyiz ve hukuk kimsenin derdi değil.
İkinci vahim ihlal, Anayasa Mahkemesi’nin 3 önemli sembolik basın davasıyla ilgili verdiği kararın, keyfi bir biçimde (ve muhtemelen hükümet talimatıyla) bir alt mahkeme tarafından tanınmaması. Daha doğrusu, anayasaya aykırı bir biçimde reddedilmesi. Hükümet sözcüsü Bekir Bozdağ’ın açıklamalarına paralel olarak alt mahkemenin Anayasa Mahkemesi kararını fiiliyatta yırtıp atması.
Ezcümle, Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yıldönümü yaklaşırken, fiili olarak Anayasa Mahkemesi’nin kapısına kilit vurulması.
Anayasa Mahkemesi’nin uzun bir sessizlikten sonra 3 ayrı kararla Cumhuriyet Kitap Eki Yayın Yönetmenimiz Turhan Günay, Mehmet Altan ve Şahin Alpay’ın hak ihlali başvurularını haklı görmesi, sadece demokrasi açısından olumlu bir gelişme değil, dünya kamuoyunda potansiyel olarak Türkiye’nin önünü açabilecek bir adımdı. Anayasa Mahkemesi gazetecilerin tutuksuz yargılanması yönünde bir içtihat oluşturabilirse, Türkiye’yi tüm dünya nezdinde ayıplı bir otoriter rejim yapan gazeteci davalarında bir rahatlama sağlanabilirdi.
Ancak rejim, hak-hukuk meselelerine “Türkiye’nin önünü açmak”, “Adaletin yerini bulması” ya da “Mağduriyetleri gidermek” perspektifinden bakmıyor.
Bu tarz rahatlamaları, “Surda gedik açmak” olarak görüyor. Ve bundan korkuyor.
Bırakın 74 yaşındaki Şahin Alpay’ın tutuksuz yargılanmasını, yandaş medyada TBMM önünde maddi sıkıntıları nedeniyle kendini yakan vatandaşa yönelik nefreti gördünüz. Ona bile tahammül yok. Mümkün olsa, darbe girişiminden yargılayacaklar.
Dedim ya, kurallar değişiyor, kanunlar oyuncak oluyor. Bildiğimiz ahlaki parametreler yok karşımızda. Haliyle sözün ve mantığın bir değeri de yok.
Böyle bir durumda hak mücadelesi vermek çok zor, çok.
(Not: Az önce mektup yasağı yeni kalkan Nazlı Ilıcak’tan bir mektup aldım. Bir sonraki yazımda Nazlı Hanım’ın aktardıklarının bir bölümünü paylaşacağım.)
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.08.2018
26.08.2018
23.08.2018
20.08.2018
18.08.2018
13.08.2018
10.08.2018
5.02.2018
3.02.2018
29.07.2018