Melih ALTINOK
Meclis Soruşturma Komisyonu, eski bakanlar Zafer Çağlayan, Egemen Bağış, Muammer Güler ve Erdoğan Bayraktar'ın Yüce Divan'a sevk edilmemesine karar verdi.
Karar 5 'evet’e karşın 9 'hayır' oyuyla alındı. Bu durumda, komisyondaki hükümet milletvekillerinin fire vermeden hayır oyu verdiği anlaşılıyor. Demek ki oylama öncesi, AK Partili vekiller üzerinde içeriden-dışarıdan ve medya aracılığıyla oluşturulmaya çalışılan baskı etkili olmadı.
Tabii ki komisyonda blok hâlinde hareket eden muhalefet sonuçtan memnun değil. “Adaletin yerini bulmadığını” söylüyorlar. 17-15 Aralık’ın ve sonrasında örgütlenen kampanyanın baş aktörü Cemaat ise doğal olarak daha agresif.
Aslında başlı başına bu tepkinin kendisi bile, “Aklanma fırsatı” denilen sürecin palavradan ibaret olduğunun kanıtı. Zira muhalefet için adaletin yerini bulması ancak “peşin hükmün tescili” ile mümkün olacaktı.
Öyle ya, madem Meclisteki komisyonun adı geçen bakanları Yüce Divan’a sevk etme meşruiyetine sahip olduğu kabul edilerek bu oylamaya gidildi. O hâlde şimdi aynı komisyonun iradesine niçin saygı duyulmuyor?
“Ret kararının siyasi olduğu” eleştirilerine gelince… Komisyonda yer alan CHP’li, MHP’li ve HDP’li milletvekilleri siyasi bir figür değil mi? Onların iradelerini kemiksiz bir vicdanın ve adalet arayışının tezahürü görüp iktidar partisi vekillerininkini “patlıcan” saymak hangi meşruiyete sığar? Halkın bir kesiminin, makul ve makbul vatandaşın oyunun diğerlerinden daha eşit olduğunu düşünen faşizan kafalara layıkıyla sığar, haklısınız.
Evet, komisyonun kararı sonrası verilen tepkiler, dört eski bakanın Yüce Divan’a gönderilmesi hâlinde çıkacak sonucun nasıl kullanılacağını ortaya koydu. İstenilen AK Parti’nin, “mahkemelerden beğenilen bir mahkemede” illaki suçlu ilan edileceği bir “yargılama” süreciydi. Aksi ciddiye bile alınmayacaktı.
Ama oyun bozuldu.
Paralel Yapı’nın soruşturma komedisi ve yargının takipsizlik kararları ortadayken, bir kuru jest uğruna bu tuzağa iyi niyetle de olsa alet olanların biraz daha netleştiğini umuyorum.Şeffaflık Komisyonu için bastıralım
Yüce Divan tuzağı, Paralel Yapı ve müttefiklerinin eseri olsa da, Yeni Türkiye yolsuzlukla mücadeleyi kendine dert etmek zorunda. Ve bu konuda yapısal çözümler geliştirmek de kuşkusuz öncelikle Davutoğlu Hükümeti’nin görevi.
Daha önce bu sütunda “Şeffaflık Komisyonu Tasarısı”ndan bahsetmiştim. Kamu kaynakların ihale ve komisyonlardaki katakulliler aracılığıyla sömürülmesini engellemeyi amaçlayan bu tasarı üzerindeki çalışmalar sürüyor.
Yolsuzluğun kişilerin tasfiyesinden çok usulsüz ilişkilerin tasfiyesiyle mümkün olacağı şeklindeki çağdaş ve kurumsal tedbirleri öngören bu tasarının kamuoyu desteğine ihtiyacı var.
Eğer tasarı yasalaşırsa, ihalelerin ve komisyonların her aşaması, sivil toplum temsilcilerinin yer alacağı bir komisyon tarafından şeffaflaştırılıp sürekli kamu denetimine açık hâle getirilecek. Bu ilerleme aynı zamanda AB üyeliği ve bazı fasıllarla ilgili Türkiye’nin elini fazlasıyla güçlendirecek.
Meclis’teki vekillerimizin ve medyanın derdi gerçekten üzüm yemekse buyursunlar, desteğimiz sonsuz. Bakalım göreceğiz, niyetleri üç beş "günah keçisi"ni taşlayıp “işine” eskisi gibi devam etmek miymiş, yoksa herkesi ve her ilişkiyi standarda bağlayacak bir kurumsallaşmayı inşa etmek mi?
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019