Nevzat CİNGİRT

Elveda Lenin ve Düzce Belediyesi…
10.12.2025
102

Patronumuzun sinema televizyon mezunu olduğu bir kurumda sinema üzerine kelam etmek biraz cesaret ister; umarım haddimi aşmış sayılmam…

Ustalar “Sinema, hayatın içinden koparılıp dondurulan bir anın yeniden can bulmuş halidir” der. Ve devam ederler: “Bir fotoğraf karesi gibidir ama tek farkla; sinema, yalnızca o ana değil, o anın öncesine ve sonrasına dair de söz söyleme imkânı sunar.”

Bazen bir film, yıllar sonra çıkar gelir karşınıza; hiç beklemediğiniz bir anda bugünü yüzünüze tokat gibi çarpar.

Tıpkı geçtiğimiz Cuma günü Düzce’nin Sesi gazetesine düşen o haber gibi…

Düzce’nin özellikle kış aylarında boğuştuğu hava kirliliği artık gizlenebilecek, üstü örtülebilecek bir sorun olmaktan çıktı. Bu şehirde nefes almak bile mücadeleye dönüşmüşken, Düzce belediyesinin bizzat göğe duman savurduğuna şahit olmak başka tür bir sızı bırakıyor insanda.

Çamköy şantiyesinden yükselen gri bulutlar soğuk, keskin ve en çok da umursamazca tüterken, insanın içinden şu geçiyor:

“Birileri bu sorumluluğu görmüyor mu, duymuyor mu?”

Belki de en ağır olanı bu; herkesin gözü önünde, ama kimsenin üzerine alınmadığı bir gerçek…

Normalde ne beklersiniz?

Bir açıklama…

Küçük bir mahcubiyet…

En azından “konuyu inceliyoruz” cümlesi…

Ama hayır, biz tam tersini izledik.

Düzce Belediyesi Sosyal Medya ekibi devreye girdi ve “Bulutların Raksı’’ adlı video paylaştı.

Videoyu izleyen biri sanır ki o gri bulutlar zehir değil; şehre bahşedilmiş bir romantizm, bir dans…

Sanki festival günü, sanki görsel şölen…

Oysa o sisin içinde yaşayanlar, her sabah göğüslerinde taşıdıkları ağırlığın ne olduğunu çok iyi biliyor.

Dışarıdan bakan biri videodan yola çıkarak Düzce’de dumanların içinde mutluluktan birbirine sarılmış insanlar olduğunu düşünebilir.

Ama dışarıdan görünen ile içeride solunan her zaman aynı değildir.

İşte tam burada, yıllar önce izlediğim Elveda Lenin beliriverdi zihnimde.

Bazen sinema, yıllar sonra hayatta karşılığını en ince ayrıntısına kadar bulur. Hem de hiç beklemediğiniz yerden…

1989’da Berlin Duvarı yıkılır, sınırlar erir, iki Almanya tek bir devlete dönüşür; dünya başka bir yöne savrulurken, Demokratik ya da bilinen adıyla Doğu Almanya’da yaşayan Alex isimli evlat inançlı bir komünist olan felçli annesine duvarların yıkıldığı gerçeğini söylemek yerine, onun yüreği kırılmasın diye annesine yepyeni, sahte ama umut dolu bir dünya kurar.

Gerçek, özenle saklanır, yaşadıkları evin perdeleri sıkı sıkıya kapatılır, camın ardındaki kapitalist panolar, Cola ve Pepsi rekmalları görünmesin diye ev sinema platosuna dönüştürülür.

Eski haberler yeniden çekilir, kurgu gerçek diye sunulur.

Bazen hakikat saklanır; kimi zaman sigara dumanı gibi sinsi yayılarak, kimi zaman parlak bir sis perdesinin ardına saklanarak…

Ama her durumda değişmeyen bir gerçek vardır: Hakikat bir yolunu bulur, dışarı sızar.

Bugün Düzce Belediyesi’nin hazırladığı videoları izleyen, Düzce’de yaşamayan birinin zihninde bambaşka bir şehir canlanabilir.

Logoyu görmeseniz, “Bu Düzce değildir” dersiniz.

Çünkü perdeye yansıyanla pencereden görünen birbirini tutmuyorsa, mesele tam da orada başlar.

Sinema bir illüzyon sanatıdır, kabul…

Ama hayat, hele ki nefes aldığımız hava, illüzyon kaldırmaz.

Biz sadece istiyoruz ki:

Perdedeki görüntü ile pencereden baktığımız manzara aynı olsun.

“Raks eden bulutlar” değil; gökyüzü mavi, nefesimiz temiz olsun.

Çünkü bu şehirde yaşamayı seçen herkes, buna hakkı olduğuna inanıyor.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar