Melih ALTINOK
Gücünü ve prestijini temel olarak askerî vesayetin zayıflatılması yönündeki takdire şayan adımlarına borçlu olan AK Parti, son dönemde yine bu alandaki tutumunu “yükseltememesi” hatta dönem dönem “geriletmesi” nedeniyle kıyasıya eleştirilmeye başlandı.
Bu eleştirilerin tavan yapmasında, kuşkusuz Başbakan Erdoğan’ın Uludere sonrasında “ordu millet el ele” klişesini sıkça sahiplenmesi etkili oldu.
Bu tavsamayı, AK Parti’nin Ankaralaşmasına bağlayanlar da var; Ruşen Çakır’ın dünkü yazısında iddia ettiği gibi “Ankara’nın AKP’lileşmesi” ile açıklayanlar da.
Ankara’da çalışan bir gazeteci olarak, önyargılarımdan sıyrılıp, hükümetten ve partiden ulaştığım isimlerde samimi şekilde bu sorunun yanıtını arıyorum.
Ulaştığım sonuçsa, partinin pek çok isminin demokrasi adına kararlılıkları ve garantileriyle, hükümet adına yapılan açıklamaların uyumsuzluğunun çözümlemeye muhtaç yüksek kontrastlı tablosu.
Şu âna kadarki görüşmelerin sonucunda ulaştığım parçaları toplayınca bana en ikna edici gelen kurgu ise şöyle:
Uludere’de, MİT’in bazı unsurlarının dahli olduğu iddialarının gerçeği yansıtmadığı konusunda Erdoğan ilk anlardan itibaren ikna edildi/oldu. Ancak Taraf’ın olayın resmini çekip rötuşsuz yayımlamasından başka bir şey olamayan “Devlet halkını bombaladı” manşetinin de netçe yansıttığı gibi ortada bir “suçlu” vardı. Ve kuşkusuz ki Erdoğan da bu durumun farkındaydı.
Erdoğan da sıkışmasını, olayın hemen ardından yaptığı grup konuşmasında, hedef tahtasına oturtulan ancak olayda dahli olmadığına inandığı MİT’i sahiplenerek aşma stratejini denedi. Tartışmayı, artık her çıkışını gerekçelendirmek için kullanılan anlık öfkesinden ötürü değil, bilinçli olarak Taraf eksenine kilitledi. Böylece, ilerleyen günlerde Uludere’de askerin dahli olabileceğine dair beklenen bir sonucun açıklanmasının ardından, ulusalcı kanattan gelecek “ordu tasfiye ediliyor” eleştirilerini şimdiden bertaraf etmek için MİT üzerinden “devleti sahipleniyorum” mesajı verdi.
Hükümete yakın kaynaklarım, bu senaryonun gerçeği yansıttığına eminler.
Uludere’nin ardından soruşturma sürüyor bahanesiyle acılı vatandaşlarından bir özrü esirgediği, onların yanında olduğunu hissettiremediği için ilk günden beri eleştirdiğim Başbakan’ın ve hükümetin, soruşturma sonucunda askerin sorumluluğunu teşhis eden bir açıklamayı kamuoyuna yapacaklarını düşünüyorum.
Erdoğan’ın, Başbuğ’un tutuklanmasının ardından “arzularını” dile getirmesi, BDP Eşbaşkanı Demirtaş’ın “onbaşı” çıkışı karşısında Genelkurmay Başkanı Özel’e sahip çıkması da bu sonuç hesaplanarak geliştirilmiş stratejinin bir devamı gibi görünüyor.
Ne var ki, soruşturma sonucunda beklenen açıklamada “hata” ve “kusur” gibi vicdanları yaralayıcı bir terminolojinin kullanılması ihtimali de çok yüksek.
Hükümet, belki bu “absorbe” taktiğiyle ulusalcıların, milliyetçilerin vs. eleştirilerinin etkisini hafifletecektir ama bu durum, Uludere konusunda çok kötü bir sınav verdikleri gerçeğini değiştirmeyecek.
Zira ne askerî vesayet karşısındaki ricatlara tahammülü kalan AK Parti’nin tabanı ve “kozmopolit” destekçileri bu tavrı destekliyor ne de yakın tarihten çıkardıkları dersleri sindiren pek çok AK Partili bu tutumu açıkça sahiplenebiliyor.
Uludere’den sonra geçen her dakika hükümetin aleyhine işliyor.
Üzülüyoruz da, çünkü olan reform umudumuza, Türkiye demokrasisine oluyor.
90’s
Başbakan’ın Uludere’nin ve Başbuğ’un tutuklanmasının ardından dozunu arttırdığı “ordu millet” vurgusuna dair kafa yorarken, Youtube’da bir videoya rastladım.
Yıl 1993. Refah Partisi hamle yapmış ve Türkiye yükselen bu “İslamcı hareketi” tartışıyor. Ordu göreve sloganları ısıtılıyor. Kanal 6’da Neşe Düzel’le Dinamit programını yapan Ahmet Altan da o zaman Refah Partisi’nin İstanbul İl Başkanı Tayyip Erdoğan’ı, partinin yöneticilerinden Bülent Arınç’ı, muhalif İslamcı bir dergiyi yöneten Mehmet Metiner’i ve birkaç ismi daha programına davet etmiş.
Aslında 90’ların iğrenç kruvaze ceketlerine ve saç şekillerine girmek eğlenceli olurdu ama...
Programda Kürt sorunu ve militarizm konusunda o döneme göre marjinal sayılabilecek açıklamalar yapılıyor.
Ancak programda söz alan Arınç, konu ordunun bu gidişata dur diyebileceği tartışmasına gelince, “Bu ordu Bulgar ordusu, değil Yunan ordusu da değil. Ordu- millet, bin yıllık medeniyetimize takılan isim budur” diyor. Darbeci zihniyeti ancak “çürük elmalar” düzeyinde eleştiriyor. Erdoğan da gerçek Atatürkçünün kendileri olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Mehmet Metiner ise “Asker- millete karşıyım. Eğer yeni bir devlet tanımlanıyorsa, asker- millet, asker- Refah el ele özdeyişinin devlet yönetiminde işlerlik kazandırılmasını demokrasi açısından sakıncalı buluyorum” diyerek karşı çıkıyor.
Bildiğiniz üzere bu programdan birkaç yıl sonra, ne Yunan ne de Bulgar ordusu olan TSK, üstelik de yalnızca çürük elmalarıyla değil, emir komuta zincirinde Refah Partisi’ni devirdi.
Ordu millet el ele, daha nice 28 Şubatlara!
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYADevlet, Komün ve Demokratik Sosyalizmin İnşası; Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu... 14.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları






























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019