Berat ÖZİPEK
Bir yandan tarihi bir süreç yaşıyoruz. Ezberler bozuluyor, duvarlar yıkılıyor ve Türkiye yüz yıl önceki hatalarını telafi etmek için kararlı adımlar atıyor.
Kürt meselesinde düğümleri çözen cesur adım MHP Liderinden geliyor mesela. Bunun tüm ezberleri bozan sarsıcı etkisini görmemek mümkün değil.
Kürt ve Alevi Cumhurbaşkanı yardımcısı önerisi tartışılabilir elbette. Ama Lübnan’ı anlamadan, ulus devleti ve onun mevcut şeklini bulunmaz Hint kumaşı sanan ve Türkiye’nin “Lübnanlaşacağından” korkanların reflekslerini bir yana bırakacak olursak, söz konusu öneri bu konuda da bir çözüm çabasını gündeme getirmesi bakımından değerli.
Küresel ve bölgesel dengelerin değişmesi ve ortaya çıkan tehditler, yıllar içinde olgunlaşan çözüm perspektiflerinin ve tahakkuk eden fikirlerin bazen umulmadık biçimde gündeme gelmesinin katalizörü oluyor ve Türkiye’de yeni bir sayfa açılıyor.
Ercüment Akdeniz örneği
Ama diğer yandan, geride bırakmaya çalıştığımız geçmiş bizi sırtımızdan yakalıyor. Normalleşme ve özgürleşme doğrultusunda hukuki güvenceleri yeniden tesis etmek için ihtiyaç duyduğumuz atmosfer, bizzat o adımları atan devletin çeşitli erkleri tarafından yapılanlarla bozuluyor.
Sivil ve siyasi haklarla ilgili sorunlarla, düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik olarak açılan davalar ve devam eden hukuka aykırı kararlar da varlığını devam ettiriyor.
İşin kötüsü, bu konuda iktidarı doğru yönde eleştirecek bir ana muhalefet yok. CHP, gerçekten ifade özgürlüğünü kullananlarla tescilli ırkçıları ayıramadığı, ayrımcılık yasağını ihlal eden ve tam da bu yüzden cezalandırılması gerekenleri de “fikir suçlusu” ilan edip hepsini bir kefeye koyduğu için bu konudaki eleştirilerinin de bir etkisi olmuyor.
Sivil ve siyasi haklarını kullanan ifade özgürlüğü mağdurlarıyla kamu gücünü kullanırken hukuka aykırı davrandığını (ayrımcılık suçu işlediğini) alenen ilan edenleri eşitlemek, görüntüyü bulanıklaştırdığından dolayı mağduriyetlerin görünmesini de güçleştiriyor.
Oysa doğru yönde eleştirmek isteyen için örnekler var; Emek Partisi eski başkanı ve gazeteci Ercüment Akdeniz’in durumunda olduğu gibi, yargı erkinin işleyişini, adalet ve hukuk açısından eleştirmeyi gerektiren örnekler bunlar.
Ercüment Akdeniz 18 Şubat 2025’te gözaltına alındı ve konuyu hukuki açıdan değerlendirenlerin serbest bırakılacağı yönündeki beklentilerinin aksine 21 Şubat’ta tutuklandı.
Akdeniz, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Kongresi (HDK) tarafından düzenlenen toplantılara katılmak ve bu toplantılarda PKK/KCK çizgisine paralel ifadeler kullanmak ve silahlı terör örgütüne üye olmakla suçlanıyor. Bu bağlamda 2012-2013 yıllarındaki dinleme kayıtları da delil olarak kullanılıyor.
Yargının söz konusu dinlemelerde bir suç varsa neden 13 yıl bekledikten sonra harekete geçtiği sorusu bir yana, HDK yargı kararıyla terör örgütü ilan edilmiş bir yapı değil. Hali hazırda İstiklal Caddesi’nde binası var ve açık adresinde faaliyetlerine devam ediyor. Dolayısıyla herhangi bir kişiyi onunla ilişkisi nedeniyle suçlamak veya davetine katılmayı suç olarak yorumlamak hukuki bakımdan anlamlı bir delil teşkil etmiyor.
Öte yandan “HDK üyeliği üzerinden dava açılıyor ama iddianameye konu olan bütün olaylar EMEK Partisi’nin faaliyetleriyle ilgili” diyor avukatı. Dinlemedeki konuşmaların da Akdeniz’in o dönemde başkanlığını yürüttüğü siyasi partinin faaliyetleriyle ilgili olduğunu vurguluyor.
Ercüment Akdeniz’in duruşması yarın gerçekleştirilecek. Onun davası sadece üyesi olduğu gazete ve siyasi parti çevresindeki kişiler tarafından değil, farklı görüş ve çevrelerden olup onun hukukunun korunmasını ve adaletin yerini bulmasını isteyenler tarafından da izlenecek.
Yeni bir sayfa açabilmek
Silahların yakılması muhteşem bir tarihi anı ifade ediyor. İnkarla başlayan bir sorunun 100 yıl sonra sulh yoluna girmesi, yeni bir milat olarak kabul edilmeli.
Bu yeni süreci hak temelli bir perspektifle güçlendirmek gerek.
Türkiye’nin kadim sorunlarını çözme noktasında atılan cesur adımları destekleyecek bir atmosfere ihtiyacımız var. Bunun için devletin tüm kurumlarıyla eşzamanlı biçimde bu atmosfere uygun biçimde faaliyet göstermesini sağlamak ve söz konusu kurumları bu yeni yaklaşım doğrultusundan işlevselleştirebilmek gerek.
Yargı erkinin ise herhangi bir siyasi gündeme değil hukukun üstünlüğü ilkesine uygun biçimde kararlar alması, sürece güven artırıcı bir etki sağlayacak unsurların başında geliyor. Onun özgürlük, adalet ve barışa en büyük katkısı, meselelerin kolayca siyasi ihtilaf konusu haline getirildiği bir toplumda, herkes nezdinde kararının ağırlığının olmasına, hukuki bakımdan tartışmayı sonlandıracak sözün ondan gelebilmesine bağlı.
Yargının, insanların adalet duygularını tamir edecek şekilde işlev gördüğüne ve hukuka uygun kararlarla ihtilafları çözüldüğüne dair bir kanaatin kalıcı hale gelmesi önemli.
Siyasi ifade hürriyetinin genişlemesi ve bu alandaki mağduriyetlerin giderilmesi ise esas olarak tüm kurumlarıyla devletin sorumluluğu.
Bölünmüşlüğü aşarak aramızda güveni tesis edebilmek için buna ihtiyacımız var.
Yazarlar
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKürt sorunu: Aslında çözülmesi en basit sorunumuz 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİyi yönetimi hak ediyor muyuz 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
13.07.2025
28.06.2025
21.05.2025
20.02.2025
16.01.2025
8.01.2025
20.11.2024
8.11.2024
30.10.2024