Mustafa PAÇAL
12 Eylül 1980 Askeri Darbesi ülkenin siyasi ve toplumsal yaşamında önemli bir kırılmanın tarihi olarak akıllara kazındı. Askeri darbe tüm yönleriyle yaşamın her alanında yıkımlara neden oldu ve adeta o güne kadar “iyi” olan ne varsa zarar gördü ya da hayattan silindi gitti.
Ancak askeri darbe en büyük zararı devlet ve siyaset alanında yarattı.
Darbeyle birlikte Kemalist devlet ideolojisi güçlendi ve kendi dışındaki tüm siyasi ve toplumsal çevrelere ateş açtı. On binlerce insan ve siyasi, toplumsal yapılanma bundan çok büyük zararlar gördü.
Partiler kapatıldı. Sendikalar, sayısız dernek ve vakıf gibi örgütlenme ve yapılanmalar dağıtıldı.
İnsan hak ve özgürlükleri ile düşünce ve ifade özgürlüğü gibi temel insan hakları kullanılamaz oldu. Ve açılan davalar sonucu binlerce insan mahkûm edildi.
İşkencenin bir sorgulama yöntemi olarak kullanılması sıradanlaştırıldı. İdam cezaları ve cezaevlerinde sürdürülen zulüm artık günlük haberler arasında yer alıyordu.
İşte ülkenin ve toplumun üzerine karabasan gibi çöken bu kâbus dolu yıllar herkesin ama herkesin üzerinde atlatılması zor bir travmaya neden oldu.
Bu yanıyla 12 Eylül faşist rejiminin geride bıraktığı bu insanlık ve hukuk dışı durum herkeste ve her çevrede farklı etki yarattı.
Bir başka etkiyi de siyasa alanda yarattı.
İktidar gelmek ve iktidarı korumak için her türden zorbalığı ve hukuksuzluğu mübah görme zihniyetini siyasete yerleşti.
İyi hatırlıyorum, Özal’ın “bir kere anayasa delinmekle bir şey olmaz.” noktasından bugün anayasanın uygulanmama noktasına kadar vardık.
Hasılı belli çevrelerde bir daha böylesi bir karanlık döneme geri dönülmemesi özgürlükçü demokrasi ve hukukun üstünlüğünün hakim olduğu bir toplumsal düzenin kurulması için verilecek mücadelenin önemini benimsese de diğer farklı siyasi çevrelerde ise askeri darbenin yarattığı baskı rejimini siyasi yöntem olarak benimsediler.
Darbe sonrası iktidar olan Turgut Özal’ın ANAP’ı tamamen darbeci generallerinin kurmuş olduğu siyasi rejimin sınırları içinde iktidara geldi.
ANAP ekonomik liberalizmin gereği olan serbest piyasacı bir ekonomik model üzerinden ülkeyi kalkındırmaya çalışmış olsa da aynı ANAP, toplumsal ve siyasi alanda liberal değerlerin yanına pek yaklaşmadı.
Arkasından 90’lı yıllar adeta iç savaş yılları gibi geçti.
Tansu Çiller, Mehmet Ağar ve Doğan Güreş iktidarı olağanüstü hal uygulamalarıyla 12 Eylül rejimini adeta geri getirdiler.
Sonrası 2002 yılı sonuyla başlayan Ak Parti iktidarı diğer iktidarlara göre daha mağdur toplumsal kesimlerin siyasi temsilcisi olarak iktidara gelse de ondan önceki iktidarın uyguladığı IMF programına bağlı demokrasiye yakın gözükerek hareket etti.
Siyasi alanda ise Avrupa Birliği (AB) ekseninde bir demokratik açılım siyaseti izledi. Başarılı da oldu ve 2005 yılına gelindiğinde AB ile tam üyelik müzakereleri düzeyine gelen ülke statüsü kazanmıştı.
Ama olmadı 17-25 Aralık ve 2018 başkanlık rejimi değişikliği ile siyasi süreç bambaşka bir yöne doğru savruldu. Türkiye hızla hukuk ve demokrasiden uzaklaştı ve tam bir otoriter rejim altına alındı.
Doğu ve Güneydoğu illerinde seçilmiş belediye başkanlarının yerine kurmaca iddialarla kayyum atanması uygulaması daha da yaygınlaştırıldı.
19 Mart 2025 tarihi demokrasi tarihi bakımından tam bir kara leke olarak tarihe geçti. Ekrem İmamoğlu önce gözaltına alındı ve sonra tutuklandı. Hakkında dört bin sayfalık bir iddianame hazırlandı. İddianame bir örgüt yapısından bahsediyor. Bu örgütün işlediği suçları sıralıyor. İstenen cezalar bin yılları aşıyor.
Türkiye tam olarak askeri darbe yıllarından da beter olarak nereye gideceği belli olmayan bir karanlık ülkeye döndürüldü.
Neden?
Çünkü 12 Eylül Askeri Darbesi ile hesaplaşamadık. 12 Eylül darbesi Anton Çehov’un silahı gibi siyaset duvarında asılı duruyordu.
Çehov, “O silahın orada asılı durmasının bir nedeni olmalıydı ve ilk perdede değil devamında ki perdelerde bu silah ateşlenmeliydi.” der.
Evet o silah orada asılı kaldıkça patlatılması kaçınılmaz olacaktı ve öylede oldu.
Ve biz o silahı asılı olduğu yerden alıp çöpe atamadık.
Silah patlamaya devam ediyor.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTBİRİNCİ PARTİ KARASIZLAR... 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselDezenflasyon havlu mu attı? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpEnflasyon raporu: Bozulan diyet ve kredibilite sorunu 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan, DEM Parti, dağda kart kurttan Kürde 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTCMB'den gelen itiraf 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALAnton Çehov’un silahı gibi… 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞHUKUKTAN UZAKLAŞAN NEYE TUTULUR? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRVerilerle toplumsal sıkışma: Kredi limiti artık yaşamı belirliyor, halk borçlanarak hayatta kalıyor 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMuhsin Batur’un utanıp anlatamadığından gururlananlar... 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKendi yaptığınla muhalefeti suçlama yeteneği 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan siyaseten hata mı yaptı? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBu kadar şirket kanunsuz iş yaparken ‘devlet’ neredeydi? 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATOPLUMSAL BARIŞIN HUKUKSAL TEMELLERİ; DEMOKRATİK TOPLUMUN İNŞASI... 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTotalitarizmin meşrulaştırılması Müslümanların adalet tasavvurunu zedeledi 17.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
15.04.2021
10.02.2021
13.01.2021
23.12.2020
7.02.2020
22.10.2020
12.10.2020
2.09.2020
26.08.2020